Avrupa kıtasının geleceğinin belirlenmesinde kilit rol oynayacak iki ülke Almanya ve Rusya’dır. Almanya, hem AB, hem de Euro bölgesinin geleceği açısından belirleyici konumda. Yunanistan’la yaşanan son kriz bu gerçeği herkese hatırlattı. Syriza hükümetinin kemer sıkma politikalarından ve dev dış borçlardan kurtulma hayalleri Almanya duvarına çarpıp dağıldı. Sonuçta Yunanistan geri adım atmak zorunda kaldı. Bundan sonra ne olacağı Yunanistan’a bağlı. Ya kredi verenleri tatmin edecek reform programı ortaya koyacak, ya da 4 ay sonra yine iflas noktasına gelecek. Çipras hükümeti, Almanya’nın sert duruşu karşısında yelkenleri indirdi. Başka seçeneği de yoktu. Bu şekilde Almanya hem Yunanistan’a, hem de ekonomik sorun yaşayan diğer Euro bölgesi ülkelere kimin patron olduğunu hatırlatmış oldu. Yunanistan kriziyle oluşan tablonun AB ve Euro bölgesi için kötü bir tablo olduğuna kuşku yok. Syriza hizaya getirilmiş olabilir ama Euro bölgesinin sorunlarına köklü çözüm üretilmedi. Sadece zaman kazanıldı. Dünyaya yansıyan imaj kötü.
Reuters web sitesinde yer alan analizinde John Lloyd, AB’nin krizlere çözüm üretmek yerine “yama yapmakla” yetindiğini yazdı. Ukrayna bağlamında Rusya ile yaşanan kriz konusunda “Minsk yaması” üretildi. Yama hiç tutmadı. Rusya yanlısı güçler ateş kese uymuyor ve ilerlemeye devam ediyor. Putin, Avrupalılarla dalga geçiyor. AB laf üretmekten başka bir şey yapamıyor. Yunanistan krizi konusunda 4 aylık uzatma “yaması” üretildi. Ama, sorun çözümlenmedi. Yamanın tutup tutmayacağı belli değil. AB’nin hem içte, hem dışta önemli sınavlarla karşı karşıya olduğu ve sınavları iyi vermediği ortada. Uluslararası arenada önemli aktör olma iddiaları mazide kalmış gibi.
AB’nin iç ve dış sorunlar karşısında ürettiği politikalarda Almanya’nın rolü tartışmasızdır. AB’nin ve NATO’nun doğuya genişleyerek oluşturduğu düzeni değiştirmeye çalışan Rusya ile Almanya arasındaki ilişkiler yaşlı kıtanın geleceğini belirleyecek. Süper güç ABD, Ukrayna krizinde Almanya’nın öncülük yapmasını kabul etti. Başkan Obama Minsk’e gidip Putin’e sert mesaj verseydi belki durum farklı olurdu ama bunu yapmadı. Suriye’de “artık iktidardan gitmelidir” dediği Beşar Esad konusunda pasif kalarak sorunun kangrenleşmesine neden olan Obama’nın Rusya konusunda farklı davranması beklenebilir mi? Merkezi otoritesi, polisi, mahkemeleri olmayan uluslararası ilişkilerde büyük güçlerin polis görevini yerine getirmesi gerekir. Polis olmayınca hırsızlıklar, suç oranı artar. Şimdi Ukrayna konusunda ve Ortadoğu’da yaşananlar bu durumu yansıtıyor. ABD’nin pasif tavrı nedeniyle Avrupa’da Almanya’nın ne yapacağı önemli.
Rusya’nın ne yapmak istediği çok açık. Rusya, doğu Avrupa’da statükonun korunmasını değil değişmesini istiyor. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’nın oluşan statükoyu bozmak istemesi gibi, Rusya, Soğuk Savaş sonrasında eski Sovyet coğrafyasında oluşan statükoyu kendi lehine değiştirmek istiyor. Bunun için askeri güç kullanıyor. Kafkaslar ve Doğu Avrupa’da var olan “donmuş anlaşmazlıkların” çözümlenmesine katkıda bulunmak yerine kendi amaçları doğrultusunda bunlardan yararlanıyor. Rusya, AB ve Batı ile ilişkilerini işbirliği değil rekabet temelinde götürüyor. Bu durumun yakında değişmesi beklenmiyor.
Peki, Avrupa’nın geleceğini ellerinde tutan Almanya ve Rusya arasındaki ilişkiler ne durumda? Prof. Hannes Adomeit tarafından kaleme alınan“German-Russian Relations: Change of Paradigm versus‘Business as Usual’” başlıklı Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IFRI) raporuna göre 2014 yılında Almanya-Rusya ilişkilerinde ciddi kötüleşme meydana geldi. İlişkilerdeki kötüleşme 2014’te başlamadı ama Mart 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi ve Ukrayna’nın doğu bölgelerinde askeri güç kullanarak ayrılıkçılığı desteklemesi bardağı taşıran gelişmeler oldu. Soğuk Savaş sonrasında Almanya Rusya ile “özel ilişkiler” oluşturmuştu. IFRI raporuna göre bu dönem geride kaldı. Şimdi “anlaşmazlıkları yönetme” dönemi yaşanıyor. Almanya, uluslararası ilişkilerde daha etkin rol oynamak istiyor ve Ukrayna krizinde Avrupa adına pazarlıkları yürütüyor. AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlarda öncülük yapıyor ve Rusya Minsk Anlaşması’na uymadığı sürece yaptırımları kaldırmayacak. Alman kamuoyunun Rusya’ya bakışında ciddi değişiklik oldu. Rusya’ya olumsuz bakanların oranı arttı. Putin’in politikalarını değiştirmesi beklenmediğine göre Almanya-Rusya ilişkileri eski günlerine dönmeyecek.
AB ve ABD, şu ana kadar Putin’i durduramadılar. Bundan sonra durdurabilirler mi? Stalin Boğazlara göz diktiği zaman Başkan Truman ona “dur” demişti. Şimdi Batı’da Truman gibi liderler yok. Obama ve Merkel Putin’i caydırmıyor.