Site icon Londra Gazete

Guardian: Tehlikeli zamanlar

Paris’te gerçekleştirilen terörist saldırının yankıları devam ediyor. Bir yanda acı ve üzüntü var. Diğer yanda da ne yapılması gerektiği konusunda tartışmalar yer alıyor. Avrupa’daki Müslümanlar çok zor durumda. Aşırı sağcılar gayet memnun. Ellerini ovuşturuyorlar. Fransa’nın ve Batı’nın bu konuda ne yapacağı çok önemli. İşte bu noktada The Guardian gazetesinin uyarıları son derece önemli. “The Guardian view on the response to terror: the attack on Charlie Hebdo was a crime, not an act of war” başlıklı değerlendirmeyi herkesin, özellikle hükümetlerin okumasında büyük yarar var. Yazıya kısaca göz atalım.

Değerlendirmenin altbaşlığı esas mesajı veriyor. Avrupa için tehlikeli zamanlar sözkonusu. Siyasi ve dini liderlerin soğukkanlılığı, sakin olmayı korumaları gerekir. Ortadoğu ve dünyanın diğer bölgeleri için de tehlikeli zamanlar sözkonusu. Ama, Paris saldırısı ile tüm Avrupa önemli bir sınavla karşı karşıya. Doğru tepkilerin verilmesi, doğru politikaların geliştirilmesi, terörizmle mücadele ve konunun kültür çatışmasına dönüşmemesi için çok önemli.

Guardian şu çok önemli tespitle analizine başlıyor: Paris’te olan savaş değil suçtur. Çok haklı olarak 11 Eylül saldırılarından sonra Başkan Bush’un “Terörle savaş” ilan etmesine ve bunun zararlarına atıfta bulunuyor. İşlenen suç çok korkunç olabilir. Bunu savaşla karıştırmamak gerek. George Bush’un izlediği hatalı politikalar şimdi yaşadıklarımızın önemli nedenleri arasındadır. Bu hataların tekrarlanmaması gerekir. Guardian, Fransa’da bazı çevrelerin ülkenin savaşla karşı karşıya olduğunu ve kendisini savunması gerektiğini söylediklerini aktarıyor. Eski cumhurbaşkanı Sarkozy’nin bu mealdeki açıklamalarını hatırlatıyor ve bunun yanlışlığına işaret ediyor. Aşırı sağ grupların Müslümanlara karşı intikam saldırıları başlatabilecekleri uyarısı yapıyor ve 24 saat içinde 5 Müslüman karşıtı saldırı rapor edildiğini aktarıyor. Böyle bir şey Paris saldırısının arkasında olanları çok memnun edecektir. Zaten amaçları bu. Fransa’da 6 milyon Müslüman yaşıyor. Bu insanları hedef almak en büyük hata olur.

Guardian, Fransa’da devletin ve halkın büyük bölümünün saldırıya soğukkanlı tepki gösterdiğinin altını çiziyor. Bölünme değil, ulusal birlik çağrısı yapılıyor. Tüm dinlerden dini liderler ve temsilciler hoşgörü çağrıları yaptılar. Guardian, Paris saldırısı sonrasında Fransa’nın iç istikrarının sınavdan geçeceğini belirtiyor. Pazar günü yapılacak gösteride verilecek mesajların önemine işaret ediyor. İşsizlik ve ırkçılık nedeniyle çok sayıda genç Müslümanın kendini yabancılaşmış, dışlanmış hissettiğini hatırlatıyor. Radikal İslamcı gruplar bu durumu kendi lehlerine kullanıyorlar. Fransa’dan çok sayıda gencin Suriye’ye giderek IŞİD’e katılması bunun göstergesi. Fransa’nın toplumsal modeli bu sorunlara çözüm üretmek durumundadır. Toplum tarafından reddedildiğini, dışlandığını hisseden, devamlı olarak ayrımcılık ve ırkçılıkla karşı karşıya gelen gençlerin topluma nasıl entegre edileceği konusunda somut politikalar üretilmesi gerekiyor.

Guardian, aşırı sağcı, yabancı düşmanı, ırkçı çevrelerin popülizm yaparak Avrupa’daki kitleleri etkilemeye çalışacağı, terörist saldırıya duyulan tepkileri kendilerine desteğe dönüştürmek için çaba harcayacakları uyarısında bulunuyor. Nitekim böylesi açıklamaları okuyoruz. “Biz haklı çıktık” diyorlar. Bu baskılar karşısında sadece Fransa’nın değil tüm Avrupa’nın uyanık ve soğukkanlı olması, uzun vadeli, akıllı politikalar geliştirmesi gerekir. AB ilkeleri hoşgörüye, farklı kimliklerin bir arada yaşamasına, hukuk devletine, düşünce özgürlüğüne, demokrasiye dayanır. Paris saldırılarına bu ilkeler temelinde tepki gösterilmesi saldırganların oyununu bozmak için şarttır.

The Guardian’ın analizini herkesin okumasında ve üzerinde düşünmesinde yarar var.

Exit mobile version