Site icon Londra Gazete

Davutoğlu Atina’da

Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, 3. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) toplantısı çerçevesinde 9 bakan ve işadamlarıyla Yunanistan’ı ziyaret ediyor. Türkiye ve Yunanistan yetkililerinin karşılıklı ziyaretleri her zaman önemlidir. İkili ilişkilerde zamanında İsmail Cem ve Yorgos Papandreau’nun başlatmış olduğu “yeni dönem” daha sonraki hükümetler tarafından üç aşağı, beş yukarı sürdürüldü. Gerginlikler yerini belirli alanlarda işbirliğine bıraktı. Ne var ki, Cem-Papandreu yumuşamasından günümüze kadar iki ülke arasındaki zor sorunlara kalıcı çözümler bulunamadı. Aradaki önemli anlaşmazlıklar devam ediyor. Bu anlaşmazlıklara bir de Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynakları konusu eklendi. Başbakan Davutoğlu’nun ziyareti durumu değiştirir mi? Sanmıyorum. Bunun hem iç politika, hem de bölgesel gelişmelerden kaynaklanan çeşitli nedenleri var. Sözkonusu anlaşmazlıklara çözüm bulunması kolay değil. “Sorunlarla yaşayarak” farklı alanlarda işbirliğini güçlendirme ve zaman içinde çözümlere ulaşma yaklaşımı devam edecek gibi.

Davutoğlu’nun Atina ziyaretini analiz ederken öncelikle Yunanistan’ın iç siyasetindeki durumu hatırlamakta yarar var. Tüm kamuoyu yoklamalarında muhalefetteki Syriza Partisi önde görünüyor. AB’nin dayattığı kemer sıkma politikalarına karşı çıkan Syriza, seçmenler arasında güçlü destek buluyor. Başbakan Samaras’ın partisi ikinci sırada, koalisyon ortağı Pasok’un oylarında ise büyük düşüş var. Gelecek Şubat ayında yeni Yunanistan Cumhurbaşkanının seçilmesi gerekiyor. Bunun için parlamentoda 180 oya ihtiyaç var. Koalisyon ortakları Yeni Demokrasi Partisi ve Pasok’un toplam oyu 154. Cumhurbaşkanı seçiminde hükümetin başarılı olmaması durumunda erken genel seçimler gündeme gelecek. Seçimleri büyük olasılıkla Syriza kazanacak ve Alexis Tsipras Başbakan olacak. Kısacası şimdiki hükümet siyaseten güçlü değil. Başbakan Samaras ve Dışişleri Bakanı Venizelos bunu hesaba katmak durumunda. Türk-Yunan ilişkileri gibi çok önemli ve hassas bir konuda cesur kararlar almaları zor. Sol Syriza iktidara gelirse bunun Türkiye ile ilişkilere olası yansımalarını şimdiden hesaplamakta yarar var.

Doğu Akdeniz’de hidrokarbon kaynakları nedeniyle yaşanmakta olan “mini kriz” de durumu zorlaştırıyor. Atina’nın Kıbrıslı Rumlarla birlikte Mısır ve İsrail’le geliştirmeye çalıştığı ittifak (aksi iddia edilse de) Türkiye’yi hedef alıyor. Doğu Akdeniz’de oluşan durum ve müzakereleri askıya alma kararı sonrasında Kıbrıslı Rumların Yunanistan’dan büyük beklentileri var. Başbakan Samaras bu beklentileri gözardı edemez. Atina’da yapılacak Türk-Yunan görüşmelerinde Kıbrıs müzakere sürecini başlatmak için formüller aranacağı kesin. Sanırım Yunanistan durumun yumuşatılmasını ve müzakerelerin başlamasını tercih eder. Ama, bunu sağlamak kolay değil. Taraflar arasında müzakereleri yeniden başlatma yönünde karar alınması önemli bir başarı olur. Ne var ki bu olasılık çok zayıf. Sayın Anastasiades’in New York’ta hastanede olduğunu unutmamak gerek. Onun onayı olmadan Yunanistan Türkiye ile müzakereler konusunda adım atmaz. Rum tarafı, müzakerelerin başlaması için ileri sürdüğü koşullardan vazgeçmez. Davutoğlu’nun bu koşulları kabul etmesi beklenmiyor. Dolayısıyla Kıbrıs sorunu, hidrokarbon kaynakları konusu ve bunlarla bağlantılı olarak Türkiye-AB ilişkileri önündeki engellerde önemli gelişmeler beklememeliyiz. Ege ile ilgili anlaşmazlıklarda da ciddi bir ilerleme beklenmiyor.Yine de Davutoğlu ziyareti havayı yumuşatıcı bir rol oynarsa önümüzdeki dönemde bazı adımlar atılması için zemin hazırlanmış olur.

Başbakan Davutoğlu’nun Atina ziyaretinde çok zor Kıbrıs sorunu ve bununla bağlantılı enerji konuları ön plana çıksa da iki ülke, ekonomi, ticaret, enerji ve benzeri alanlarda işbirliğini güçlendirebilir. Zor konularla ilgili diyaloğu sürdürebilir. Her iki tarafta da bu yönde irade var. Ekonomi, ticaret, enerji, turizm gibi konularda sağlanacak yakınlaşma ve işbirliği, daha uzun vadede aradaki zor anlaşmazlıkların çözümlenmesine katkıda bulunabilir. AB deneyimi bunu gösteriyor.

Davutoğlu’nun Atina ziyareti önemli. İki ülke işbirliğini geliştirme yolunda adımlar atmaya devam edecek. Kıbrıs, Ege, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynakları gibi konularda ufukta ciddi bir değişilik görünmüyor.

Exit mobile version