Site icon Londra Gazete

AB ve Akdeniz

Akdeniz’e kıyısı olan Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleri büyük istikrarsızlık yaşıyor. 2011’de patlak veren “Arap Baharı” veya “Arap Uyanışı”, önceleri iyimser beklentilere yol açmıştı. Ne yazık ki, şimdi gelinen nokta büyük bir karmaşa, kaos, istikrarsızlık, bazı ülkelerde iç savaş, şiddet ve göç var. Bu bölgelerin kısa sürede istikrara kavuşması beklenmiyor. Orta ve uzun vadede yeni yapıların oluşacağı muhakkak. Ama, oraya varıncaya kadar istikrarsızlık ve şiddet devam edecek gibi. Avrupa Birliği (AB) bu bölgenin yakın komşusu. Gelişmelerden etkileniyor. AB için birincil konu Kuzey Afrika ve Ortadoğu’dan gelen çok sayıda göçmen. Ne var ki, konu sadece göçmenlere indirgenemez. Uluslararası arenada önemli rol oynama iddiasında olan AB’nin Akdeniz bölgesine yönelik kapsamlı bir stratejiye ihtiyacı olduğu ortada. Halen AB’nin bu bölgelerde ne fazla etkisi, ne de sonuç alıcı politikaları var.

Hatırlanacağı gibi Nicolas Sarkozy, ülkesi Fransa’nın çıkarlarından hareketle, 2008’de bir Akdeniz için Birlik (Union for the Mediterranean) oluşturulmasına öncülük etmişti. Barcelona Süreci’nin yerini alan Akdeniz için Birlik 28 AB üyesi ülke ile Akdeniz’e kıyısı olan 15 ülkeden oluşuyor. Büyük iddialarla ortaya atılan Akdeniz için Birlik istenen sonuçları vermedi. “Arap Baharı” sınavında sınıfta kaldı. Ortadoğu’da tarihi gelişmeler yaşanırken ve bu gelişmeler Avrupa’yı yakından ilgilendirirken AB’nin sonuç alıcı bir Akdeniz politikası olduğunu söylemek mümkün değil. İtalya eski Dışişleri Bakanı ve 1995-1999 döneminde Avrupa Komisyonu üyeliği yapmış olan Emma Bonino, European Council on Foreign Relations web sitesinde yer alan makalesinde bu noktaya parmak basıyor. “The EU needs a Commissioner for the Mediterranean” (AB’nin Akdeniz için bir Komisere ihtiyacı var) başlıklı makalesinde, Libya, Suriye, Mısır, Irak, Filistin gibi ülkelerdeki anlaşmazlıkları ve gerginlikleri hatırlatarak, AB’nin Akdeniz’deki rolünün zayıf olduğunu belirtiyor. Benino, bölgenin Avrupa’ya ne kadar yakın olduğuna işaret ederek AB’nin yeni bir Akdeniz politikasına ihtiyacı olduğunu ve bu politikanın hayata geçirilmesi için Komisyon’da bir Akdeniz Komiseri görevi oluşturulmasını, bu göreve üst düzey bir kişinin atanmasını öneriyor.

AB şu anda ağırlıklı olarak Ukrayna sorunu ile meşgul. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik yayılmacı politikaları ve askeri müdahalede bulunma tehlikesi göz önünde bulundurulduğunda bu anlaşılır bir şey. Ancak, AB gibi büyük ve iddialı bir aktörün Ortadoğu’daki gelişmeleri göz ardı etmesi büyük hata olur. Emma Bonino, AB için Akdeniz bağlamında tehlike çanlarını çaldı. AB’yi yönetenlerin bu çağrıya kulak verip vermeyeceklerini önümüzdeki dönemde göreceğiz.

AB’nin yeni bir Akdeniz politikası oluşturması ve bir Akdeniz Komiseri ataması Kıbrıs ve Türkiye’yi yakından ilgilendirir. Bu nedenle “AB’nin Akdeniz politikasından bize ne!” deme lüksümüz yok. Bonino’nun ortaya attığı öneriyi ciddiye almak ve buna göre hazırlık yapmak gerek. AB’nin yeni bir Akdeniz politikası oluşturması Kıbrıs sorununa ilişkin bakışını, gelişmeleri nasıl etkiler? Türkiye’ye bakışını nasıl etkiler? Bunlar üzerinde kafa yormak, farklı senaryolar üzerinde çalışmak gerek. Emma Bonino, makalesinde AB’nin Türkiye’nin üyelik sürecini yeniden başlatması gerektiğini vurguluyor. Yani, Akdeniz’de etkili olabilmesi için AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var. En azından Bonino böyle düşünüyor.

AB, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yumuşak gücü ile etkili olabilir. Ticaret, insani yardım, kültür, eğitim, altyapı gibi alanlarda AB’nin yapabileceği çok şey var. Bölgede uzun vadede demokrasi ve insan haklarının gelişmesi için sivil toplum örgütlerinin güçlenmesi son derece önemlidir. AB, sivil toplumun güçlenmesine katkıda bulunabilir. Emma Bonino, AB kısa vadede bu ülkelerde önemli bir rol oynamasa da, orta vadede bunun değişmesinin mümkün olduğuna inanıyor. Başlangıç olarak Akdeniz ülkeleri için Erasmus programı öneriyor.

Her gün Ortadoğu’daki kanlı gelişmeleri, şiddet olaylarını, istikrarsızlığı izlerken konunun AB boyutunu göz ardı etmemek lazım. Bakalım AB kendinden bekleneni yapabilecek mi?

Exit mobile version