Site icon Londra Gazete

Libya çıkmazı

Şu anda Akdeniz’de en önemli sorununun Libya olduğuna kuşku yok. Kıbrıs’ta bu gerçeği ne kadar anlıyoruz? Bilmiyorum. Çok anladığımızı sanmıyorum. Akdeniz’deki gelişmeler nedeniyle Kıbrıs sorununda da önemli bazı değişikliler oldu, oluyor. Konu artık “müzakereler başlayacak mı, başlamayacak mı, referans noktaları üzerinde anlaşmaya varılacak mı, varlılmayacak mı” meselesi olmaktan çıktı. Eski ezberler geride kaldı. Politikacılar bu gelişmeleri yakından izleyip anlayamıyorsa havanda su dövmeye devam edecekler.Seçim kampanyası başlarken siyasi partiler ve adayları yeni realiteleri ne kadar anladıklarını ortaya koymalıdırlar.

Libya’daki çatışma bölgemizde yeni bir fay hattıdır. Bu hattın bir yanında Türkiye, Katar, diğer yayında Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Suudi Arabistan var. Rusya ve Fransa Türkiye karşıtı güçlerin yanında yer alıyor. Rusya’dan paralı askerler General Hafter tarafında savaşıyorlar. Yunanistan, Kıbrıslı Rumlar gibi aktörler de hızla General Hafter’in yanında yer alıyorlar. Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın apar topar Libya’ya giderek Hafter ile görüşmesi rastlantı değildi. Bu iki grup arasındaki vekalet savaşı sadece Libya’da değil, tüm bölgede devam ediyor.

Bu bölgesel satranç oyununda esas olan enerji kaynakları, bu kaynakların kimler tarafından çıkarılacağı, nerelerden geçerek uluslararası pazarlara ulaşacağı. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile yaptığı deniz yetki alanları ve güvenlik anlaşmalarının yürürlüğe girmesi sahada önemli değişikliler tarattı. Şimdiye dek Akdeniz enerji oyununda yalnız olan Türkiye kendine bir müttefik buldu. Diğer aktörler Türkiye ile Libya arasında imzalanan anlaşmanın yasal olmadığını savunuyorlar. AB de bu görüşe destek verdi. Konunun yasallık yönünü açığa kavuşturmak uzun hukuki süreçler gerektiğir. Yunanistan’ın önde gelen uluslararası hukukçularından Christos Rozakis, Ekathimerini’de yer alan “The Turkey-Libya pact and the Greek islands”başlıklı yazısında Uluslararası Mahkemeye başvurulmasını öneriyor. Tunus’la Libya ve Libya ile Malta arasındaki anlaşmazlıklara Uluslararasi Mahkeme’nin nasıl çözümler ürettiğini aktarıyor. Konunun Uluslararası Mahkemeye gitmesine Yunanistan sıcak bakıyor olabilir ama Türkiye Libya ile imzaladığı anlaşmadan memnun olduğu için buna kolay yanaşmayacaktır. Peki bu arada ne olacak? Libya iç savaşı nasıl bir seyir izleyecek? UMH hükümetini destekleyen Türkiye askeri yardımını ne kadar artıracak? Bu ülkeye asker gönderme noktasına gelecek mi? Sanırım esas ağırlık asker göndermekten çok eğitim ve kapasite artırmada olacak. Karşı taraf ne yapacak? Elleri kolları boş oturmayacakları muhakkak. Türkiye-Yunanistan-Kıbrıslı Rumlar üçgeninde neler yaşanacak? Risklerin arttığı bir dönemdeyiz. Soğukkanlı olmaya ihtiyaç var.

Hürriyet gazetesi köşe yazarı Sedat Ergin’in belirtiği gibi “gelinen noktada Türkiye’nin Libya ile imzaladığı deniz sınırları anlaşmasının sürdürülmesi ile Serrac’ın iktidarda kalması arasında doğrudan bir ilişkilendirme kurulmuştur.” Dolayısıyla Türkiye Serrac’ın iktidarda kalması için elinden geleni yapacak. Tüm bu gelişmelerin bölgedeki enerji jeo-politiği ile bağlantılı olduğuna kuşku yok. Türkiye yetkilileri yaptıkları tüm açıklamlarada Libya ile Kıbrıs’ı birlikte anıyorlar. Türkiye bu iki bölgede geri adım atmayacağını tekrarlıyor. Karşı taraftakiler de geri adım atmayacaklarını söylüyorlar. Kendi aralarındaki diplomatik koordinasyou güçlendiriyorlar.Büyük güçler Rusya, AB ve ABD bu durumdan nasıl yararlanabileceklerinin hesaplarını yapıyorlar. Zor ve karmaşık bir durumun oluştuğuna kuşku yok. Libya ve onunla bağlantılı olaylar bizi meşgul etmeye devam edecek.

 

 

Şu anda Akdeniz’de en önemli sorununun Libya olduğuna kuşku yok. Kıbrıs’ta bu gerçeği ne kadar anlıyoruz? Bilmiyorum. Çok anladığımızı sanmıyorum. Akdeniz’deki gelişmeler nedeniyle Kıbrıs sorununda da önemli bazı değişikliler oldu, oluyor. Konu artık “müzakereler başlayacak mı, başlamayacak mı, referans noktaları üzerinde anlaşmaya varılacak mı, varlılmayacak mı” meselesi olmaktan çıktı. Eski ezberler geride kaldı. Politikacılar bu gelişmeleri yakından izleyip anlayamıyorsa havanda su dövmeye devam edecekler.Seçim kampanyası başlarken siyasi partiler ve adayları yeni realiteleri ne kadar anladıklarını ortaya koymalıdırlar.

Libya’daki çatışma bölgemizde yeni bir fay hattıdır. Bu hattın bir yanında Türkiye, Katar, diğer yayında Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Suudi Arabistan var. Rusya ve Fransa Türkiye karşıtı güçlerin yanında yer alıyor. Rusya’dan paralı askerler General Hafter tarafında savaşıyorlar. Yunanistan, Kıbrıslı Rumlar gibi aktörler de hızla General Hafter’in yanında yer alıyorlar. Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın apar topar Libya’ya giderek Hafter ile görüşmesi rastlantı değildi. Bu iki grup arasındaki vekalet savaşı sadece Libya’da değil, tüm bölgede devam ediyor.

Bu bölgesel satranç oyununda esas olan enerji kaynakları, bu kaynakların kimler tarafından çıkarılacağı, nerelerden geçerek uluslararası pazarlara ulaşacağı. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile yaptığı deniz yetki alanları ve güvenlik anlaşmalarının yürürlüğe girmesi sahada önemli değişikliler tarattı. Şimdiye dek Akdeniz enerji oyununda yalnız olan Türkiye kendine bir müttefik buldu. Diğer aktörler Türkiye ile Libya arasında imzalanan anlaşmanın yasal olmadığını savunuyorlar. AB de bu görüşe destek verdi. Konunun yasallık yönünü açığa kavuşturmak uzun hukuki süreçler gerektiğir. Yunanistan’ın önde gelen uluslararası hukukçularından Christos Rozakis, Ekathimerini’de yer alan “The Turkey-Libya pact and the Greek islands”başlıklı yazısında Uluslararası Mahkemeye başvurulmasını öneriyor. Tunus’la Libya ve Libya ile Malta arasındaki anlaşmazlıklara Uluslararasi Mahkeme’nin nasıl çözümler ürettiğini aktarıyor. Konunun Uluslararası Mahkemeye gitmesine Yunanistan sıcak bakıyor olabilir ama Türkiye Libya ile imzaladığı anlaşmadan memnun olduğu için buna kolay yanaşmayacaktır. Peki bu arada ne olacak? Libya iç savaşı nasıl bir seyir izleyecek? UMH hükümetini destekleyen Türkiye askeri yardımını ne kadar artıracak? Bu ülkeye asker gönderme noktasına gelecek mi? Sanırım esas ağırlık asker göndermekten çok eğitim ve kapasite artırmada olacak. Karşı taraf ne yapacak? Elleri kolları boş oturmayacakları muhakkak. Türkiye-Yunanistan-Kıbrıslı Rumlar üçgeninde neler yaşanacak? Risklerin arttığı bir dönemdeyiz. Soğukkanlı olmaya ihtiyaç var.

Hürriyet gazetesi köşe yazarı Sedat Ergin’in belirtiği gibi “gelinen noktada Türkiye’nin Libya ile imzaladığı deniz sınırları anlaşmasının sürdürülmesi ile Serrac’ın iktidarda kalması arasında doğrudan bir ilişkilendirme kurulmuştur.” Dolayısıyla Türkiye Serrac’ın iktidarda kalması için elinden geleni yapacak. Tüm bu gelişmelerin bölgedeki enerji jeo-politiği ile bağlantılı olduğuna kuşku yok. Türkiye yetkilileri yaptıkları tüm açıklamlarada Libya ile Kıbrıs’ı birlikte anıyorlar. Türkiye bu iki bölgede geri adım atmayacağını tekrarlıyor. Karşı taraftakiler de geri adım atmayacaklarını söylüyorlar. Kendi aralarındaki diplomatik koordinasyou güçlendiriyorlar.Büyük güçler Rusya, AB ve ABD bu durumdan nasıl yararlanabileceklerinin hesaplarını yapıyorlar. Zor ve karmaşık bir durumun oluştuğuna kuşku yok. Libya ve onunla bağlantılı olaylar bizi meşgul etmeye devam edecek.

 

 

Exit mobile version