Site icon Londra Gazete

COP 25 İklim Konferansı

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Konferansı (COP 25) İspanya’nın başkenti Madrid’de çalışmalarına başladı. BM İklim Konferansı’na 196 ülkeden delegeler, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütü temsilcileri katılıyor. 50 civarında ülkenin liderlerinin konferansa katılması bekleniyor. Konferansın sloganı “Harekete geçme zamanı”. Konferans Şili’de yapılacaktı ama o ülkedeki protestolar üzerine Madrid’e alındı. Bir önceki iklim zirvesi COP 24 Polonya’da yapılmıştı. İki hafta sürecek olan konferansta 2015 Paris Antlaşması’nda alınan “karbondioksit salımının düşürülmesi kararının” eylem planı ele alınıyor. İklim Konferansı’nın açılış konuşmasını Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres yaptı. Genel Sekreterin konuşması çok çarpıcıydı. Dünyanın bir dönüm noktasında olduğunu belirten Guterres dünyanın “kararlılık ve kalıcı çözümler” yoluna girmesi gerektiğini söyledi. Fosil enerjilerin en düşük seviyede kalması ve 2050 yılına kadar sıfır karbon emisyonuna ulaşılması gereğini söyledi. Guterres, insanlığın önünde net bir tercih bulunduğunu, bunun ya dönüşü olmayan yola girmek ya da 2050 yılına kadar atmosfere salınan ve atmosferden çekilen sera gazlarını eşitlemek olduğunu söyledi. Guterres, küresel sıcaklıklar ve deniz seviyesindeki artışların son beş yılda rekor kırdığı, okyanusların asitlendiği, buzulların eridiği, karasal ve deniz çeşitliliğinin tehdit altında olduğu, kuraklığın ve doğal afetlerin alarm verecek bir hızla arttığını söyledi. Hatırlanacağı gibi Madrid Konferansı öncesinde Avrupa Parlamentosu (AP) “İklim acil durumu” ilan etmişti.

Paris İklim Anlaşması çerçevesinde ülkelerin 2020 yılına kadar küresel ısınmayla mücadelede ulaşmaları gereken hedefler var. Madrid Zirvesi’nde gelecek yıl  Glasgow’da düzenlenecek COP26 zirvesi öncesinde müzakereler başlamış oluyor. Bilim insanları iklim krizinin her geçen gün derinleştiğini ortaya koyuyorlar. Hazırlanan raporlar durumun ne kadar kritik olduğunu gösteriyor. IPCC raporlarını hatırlayalım. Bu raporlar küresel ısınmanın bu yüzyılın sonuna kadar 1.5 dereceyle sınırlandırılması gerektiğini ortaya koyuyor. Küresel emisyonların azalmak yerine arttığını biliyoruz. Ülkeler iklim değişikliği konusunda hazırlanan ve tehlike çanları çalan raporları nasıl değerlendiriyorlar? Bu konularda ne yapmayı planlıyorlar? Bunlar Madrid’de tartışılacak konular. Konferansa sunulacak olan önemli raporlar var. Örneğin Germanwatch’un Küresel İklim Risk İndeksi ve WMO’un Küresel Karbon Bütçesi Raporu. Bu raporlar da konferansta tartışılacak. Konferansta ülkelerin hangi sektörde emisyonlarda ne kadar azaltmaya gideceklerini belirlemeleri, bunun için eylem planlarını hazırlamaları gerekecek. Konferansta “karbon piyasaları” konusu da ele alınacak. Uluslararası ticaretin iklime zarar vermeden nasıl yapılabileceği konusu da tartışılacak konular arasında.

İnsanlığın iklim krizi ile mücadelesinde en önemli anlaşma Paris İklim Anlaşması’dır. Donald Trump’ın bu anlaşmadan çekilmesi büyük bir hata. Trump beklendiği gibi İklim Konferansı’na katılmayacak. Ama ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ve bir çok örgütün temsilcileri konferansa katılıyor. Rusya’nın Eylül ayında Paris Anlaşması’nı onaylaması ile G20 üyeleri içerisinde bu anlaşmayı onaylamayan tek ülke Türkiye. Bu da Türkiye açısından çok kötü bir durum. Türkiye’ye yakışmıyor. Türkiye’nin bu konudaki pozisyonunda bir değişiklik beklenmiyor.

Hiç kuşku yok ki iklim krizi derinleşiyor. Küresel sıcaklıklar artıyor. Konferansın bu krize çözümler üretmesi gerekiyor. Peki bunu başarabilir mi? Bu tür konferanslardan çok büyük sonuçlar beklemek zor. Konferansta zor pazarlıklar yapılacak. Ayrıca küresel ısınma ile mücadelede top esas olarak büyük ülkelerdedir. ABD, Çin ve Hindistan birlikte dünyada karbon salınımının yüzde 85’ine neden oluyor. Bu ülkelerin etkin katılımı olmadan iklim krizine çözüm üretmek mümkün değil. Türkiye 2015-2018 döneminde karbon salınımını artıran ülkeler arasında. Her ülke sorumluluğunu üstlenmek durumunda. Bu yapılmazsa bizi felaket bekliyor.

İklim krizi reeldir. Sonuçlarını dünyanın çeşitli yerlerinde görüyoruz. Ülkeler ve vatandaşlar olarak görevimiz bu krizle mücadeleye katkı koymaktır. Umarız Madrid Konferansı umut verici mesajlara neden olur.

 

 

 

 

 

Exit mobile version