Site icon Londra Gazete

Dünyanın en ilginç seçimleri

Bugün dünyanın en büyük ve en ilginç seçimleri başlıyor. Hindistan dünyada nüfus büyüklüğü açısından ikinci sırada. Çok uzak olmayan gelecekte Çin’i geride bırakarak dünyanın en kalabalık ülkesi olacak. İşte bu çok kalabalık ve çok büyük ülkede bugün parlamento seçimleri başlıyor. Çeşitli dilleri, dinleri, etnik grupları barındıran Hindistan bağımsızlığını kazandığı 1947 yılından beri demokrasi ile yönetiliyor. İlk seçimler 1951 yılında yapılmış. O gün bugündür düzenli olarak seçimler yapılıyor. Demokrasinin genellikle ekonomik açıdan gelişmiş, zengin olmakla bağlantılı olduğu sanılır. Hindistan son zamanlarda önemli ekonomik ilerlemeler sağlasa da henüz zengin ülkeler grubunda değil. Çok büyük nüfusunun önemli kısmı yoksul. Buna rağmen demokrasiye bağlı kalmış olması yoksul ülkelerin de demokratik olabileceğini gösterir. Hindistan dünyanın en büyük demokrasisi.

Bugün başlayacak ve 7 aşamadan geçerek 19 Mayıs’ta tamamlanacak bu dev seçimlerde 900 milyon seçmen oy hakkına sahip. 15 milyon genç seçmen ilk kez oy kullanacak. 543 seçim bölgesi ve on bin civarında aday var. Adaylar parlamentonun alt kanadındaki (Lok Sabha) 545 sandalye için yarışacaklar. 500’e yakın parti seçimlere katılıyor. Seçimlerde bir milyona yakın seçim sandığı kurulacak. Yaklaşık 11 milyon kişi görev yapacak. Bu kadar büyük bir ülkede sandık güvenliğini sağlamak kolay değil. Seçimlerin olaysız, normal olarak gerçekleşmesi için sıkı güvenlik önlemleri alınıyor.

Hindistan’da Mayıs 2014’te yapılan seçimleri karizmatik politikacı Narendra Modi ve partisi Bharatiya Janata Partisi (BJP) kazanmıştı. 2004’ten 2014’de kadar ülkeyi Kongre Partisi önderliğinde koalisyon hükümetleri yönetmişti. BJP, Hindu milliyetçisi bir parti. Narendra Modi popülist bir politikacı. Gujarat eyaletinden geliyor. Bu eyalette binden fazla Müslümanın katledilmesi olaylarında gerekli önlemleri almamakla suçlanmış ama Yüksek Mahkeme tarafından aklanmıştı. Modi’nin Başbakanlığa yükselişi Hindistan’ın dünyada milliyetçilik ve popülizmin yükseliş eğilimini izlediğini gösteriyor. Modi, Hindistan’ı kuran Gandi ve Nehru’nun çok kültürlülük, hoşgörü vizyonuna karşı “Hindu ulusu” yaratma vizyonunu öne çıkarıyor. Diğer popülist liderler gibi tüm gücü kendi elinde toplamaya, tüm kurumları kendi denetimi altına almaya çalışan bir lider. Ülkeyi tek başına yönetiyor. Bakanların fazla önemi yok. Muhalefeti bir tür “düşman” olarak görüyor. Eleştiriden hoşlanmıyor. Parlamentoya pek hesap vermiyor. Basının karşısına çıkmayı sevmiyor. Önemli mevkilere yeterli donanıma, deneyime sahip olmasalar da kendine yakın insanları getiriyor. Farklı görüş belirten insanlar baskılarla, tehditlerle karşılaşıyorlar. Hindistan’da yürütmeye belirli sınırlamalar getirebilecek güç yargı ve özellikle Yüksek Mahkeme. Modi ülkenin en karizmatik, popüler lideri olmaya devam ediyor. 100 milyon üyesi olan partisi seçim işlerinde çok usta.

Modi, ülkesini ekonomik açıdan kalkındırma, milyonlarca insana istihdam olanağı sağlama vaadi ile iktidara gelmişti. 2025’e kadar 100 milyon kişilik istihdam yaratma, 2022’ye kadar çiftçilerin gelirini ikiye katlama gibi vaadleri var. Ancak ekonomi konusunda çok başarılı olduğu söylenemez. Modi hükümeti, halkın ihtiyaçlarını karşılamada pek başarılı olamadı. Şimdi merak edilen şey Başbakan Modi’nin seçimleri yeniden kazanıp kazanmayacağı.

Hindistanın seçmenleri ülkenin geleceği konusunda karar vermek durumunda. Kutuplaştırıcı Modi’yi ve partisini mi, yoksa bütünleştirici, kucaklayıcı alternatifleri mi seçecekler? Dev Hindistan’ın geleceği sadece bu ülkeyi değil, bölgesini ve dünyayı da yakından ilgilendirir. Seçim sonuçlarının 23 Mayıs’ta belli olması gerekiyor. Tek bir parti parlamentoda çoğunluk sağlarsa hükümet kısa sürede kurulacak. Koalisyon gerekirse bu süre uzayacak.

Modi’nin karşısında Hindistan’ı bağımsızlığa götüren ve uzun yıllar ülkeyi yöneten Kongre Partisi var. Partinin lideri, Nehru hanedanından ve İndira Gandi ailesinden Rahul Gandi. Hindistan gibi büyük bir ülkede anketlere bakarak tahmin yapmak kolay değil. Modi’nin partisi geçen yılın Aralık ayında üç eyalette seçimleri kaybetmişti. Bu yılın ilk aylarında yapılan anketlerde parlamentoda çoğunluk sağlayamayacağı görülüyordu. Ancak geçen ay Keşmir nedeniyle Pakistan’la yaşanan kriz durumu değişmiş gibi. Hindistan savaş uçaklarının Pakistan’ı bombalaması Modi’nin popülaritesini artırdı. Tüm popülist liderler gibi Modi de dış politika ile ilgili gelişmeleri seçim malzemesi olarak kullanmakta usta. Bakalım Hindistan güvenlik güçlerine terör saldırısı düzenleyenler Modi’nin seçimleri kazanmasını sağlayacak mı?

 

 

 

 

 

 

 

 

Exit mobile version