Site icon Londra Gazete

Cezayir, Sudan: Demokratik değişim yakın mı?

“Arap Baharı” diye isimlendirilen ayaklanmaların Tunus haricinde yenilgiye uğraması sonrasında bölgedeki statükonun kalıcı olamayacağını, 2011 ayaklanmalarının nedenlerinin var olmaya devam ettiğini düşünerek iyimserliğini koruyanlardan biriyim. Evet, halk ayaklanmaları karşısında gericilik başarı kazandı. Mısır’da Sisi diktatörlüğü kuruldu. Suriye, Yemen, Libya gibi ülkeler iç savaşın korkunç sonuçlarını yaşıyorlar. Genelde statüko kendini korumayı başardı. Peki ama bu durum kalıcı olabilir mi? Olamaz. Statüko halka bir şey veremiyor. Veremez. Derin yapısal sorunlara çözüm üretemez. İnsanların özgürlük talebi ortadan kalkmıyor. Nitekim bazı Arap ülkelerinde kitleler yine hareketlendi. Sudan ve Cezayir’de doğrudan iktidarı hedef alan, değişim isteyen protesto hareketleri görüyoruz. Konuyu “İkinci Arap Baharı mı?”, “İkinci dalga mı?” türü tartışmalar içine hapsetmek yanlış olur. 2011 ayaklanmaları elbette ilham kaynağıdır ve böyle olmaya devam edecek. Elbette 2011 ayaklanmalarından elde edilen dersler var. Şimdi Sudan’da, Cezayirde sokağa dökülen insanlar bu deneyimleri göz önünde bulunduruyorlar. Bulundurmalıdırlar.

Sudan’da 29 yıldır devam eden Ömer El Beşir diktatörlüğü var. El Beşir, 1989’da darbe ile iktidara gelmişti. Seçimler göstermelik olduğu için yeniden aday olarak iktidarını uzatma peşindeydi. Geçen yılın Aralık ayında ekmek ve akaryakıt fiyatlarının artması, genelde pahalılık, diğer ekonomik sorunlar, yolsuzluk, baskıcı rejime tepki sonucu protesto hareketleri başladı ve devam ediyor. Cezayir’de 20 yıldır ülkeyi yöneten 82 yaşındaki, felçli Abdulaziz Buteflika yeniden aday olacağını açıklayınca protestolar patlak verdi ve Buteflika adaylığını geri çektiğini açıklamasına rağmen bu protestolar devam ediyor.

Hem Sudan’da, hem de Cezayirde protestocular devlet başkanının değişmesini, siyasal reformlar yapılmasını talep ediyorlar. Her iki ülkede de protestolar tüm ülkeye yayılmış durumda. Devamlılık arzediyorlar. Bunun ikinci bir “Arap Baharı” olmadığı genel kanı ama bu protestoları göz ardı etmemiz mümkün değil. Cezayir’de protestoların durmaması karşısında ülkenin Genel Kurmay Başkanı ve Savunma Bakanı Yardımcısı Ahmet Salah, protestoları sona erdirmek için Buteflika’nın görevine son verme çağrısı yaptı. Cezayir’de ordunun siyasal sistem içindeki rolü göz önünde bulundurulduğunda açıklamanın önemi ortaya çıkar. Belli ki ordu “zararı sınırlama” peşinde. Buteflika’yı evine göndererek iktidar geçici bir devlet başkanına verilecek. Anayasaya göre bu kişi parlamento başkanıdır. Şimdi Cumhurbaşkanı Buteflika’nın kaderini Anayasa Konseyi ve parlamento belirleyecek. Rejim, seçimlerde kimi destekleyeceğini kararlaştırınca seçimler yapılacak. Bu durumda sadece Buteflika gitmiş ama rejim değişmemiş olacak. Ordu bunu istiyor. Peki, protestocular bununla yetinir mi? Demokratik değişim talep eder mi? Bunları öngörmek zor. Sonucun belirlenmesinde iç ve dış faktörler rol oynayacak. Ama statükonun bir taşı (Buteflika) yerinden oynatıldı. Bu başarı kitleleri siyasal reformlar talep etmeye cesaretlendirebilir. Cin bir kez şişeden çıktı mı geri koymak zor.

Sudan’da Ömer El Beşir sopa-havuç taktikleri ile iktidarını korumaya çalışıyor. Güvenlik güçleri protestoculara acımasızca saldırıyor. Ülke olağanüstü halle yönetiliyor. Aynı zamanda Beşir reform vaadleri yapıyor. Cezayir ve Sudan’a baktığımızda bu ülkelerdeki tek adam rejimlerinin çıkmaz içinde olduğunu, halkın demokrasi, özgürlük, adalet taleplerine cevap veremediğini görürüz. Diğer Arap ülkelerinde ve Ortadoğu’da da tek adam rejimleri, otoriter rejimler işbaşında. Bu durum kalıcı olamaz. Mısır’da Sisi yönetimi sorunlara çözüm bulamıyor. Böylesi rejimler baskılarla, tehditlerle nereye kadar gidebilirler? Tabii değişim sağlamak kolay değil. Deneyimli liderler, halk arasında birlik gerektirir. Köhnemiş olsalar da bu rejimleri devirmek zor.

Sudan ve Cezayir’deki halk hareketleri sistemi değiştirme yönünde başarıya ulaşacak mı? Bunu bilemeyiz. 2011 ayaklanmalarının deneyimi bize ihtiyatlı olmayı, yoğurdu üfleyerek yemeyi öğretiyor. Ama, bölgedeki otoriter rejimler kalıcı olamaz. Halklar daha iyi bir gelecek, demokrasi, adalet mücadelesinden vazgeçmeyecekler. Sudan ve Cezayir’deki protesto hareketleri bize bunu hatırlatıyor. Ortadoğu ülkeleri demokratik değişim olmadan sorunlarına çözüm üretemezler. Otoriter rejimlerin halka verebileceği bir şey yok. Sudan ve Cezayir diğer ülkelere örnek, ilham kaynağı olabilir.

 

 

Exit mobile version