Site icon Londra Gazete

Sudan’da değişim olacak mı?

Sudan’la ilgili haberler pek gündem oluşturmuyor. Bu konuda manşetler görmüyoruz. Uzak bir Afrika ülkesi olarak Sudan fazla ilgimizi çekmiyor. Her nedense uluslararası tepki de zayıf. Halbuki bu ülkede önemli gelişmeler yaşanıyor. “Arap Baharı” sonrasında büyük oranda susturulan, bastırılan halk hareketlerinin bir Arap ülkesinde yeniden patlak vermesi ilgimizi çekmeli. Kıbrıs’ta yaşayan Sudanlı bir arkadaş Facebook’ta ülkesi ile ilgili haberleri sık sık paylaşıyor ama Arapça oldukları için okuyamıyoruz. Medyanın bu konuya daha fazla önem vermesi gerekiyor.

Sudan’da neler oluyor? Bir bakalım. Ülkede halen devam eden şimdiki protesto hareketleri geçen yılın Aralık ayında Atbara şehrinde patlak verdi ve kısa sürede diğer bölgelere yayıldı. Haftalardır devam ediyor. Ekmek, akaryakıt fiyatlarının artması ve genelde pahalılık, diğer ekonomik sorunlar, yolsuzluk, baskıcı rejim protesto hareketinin güçlenmesine neden oldu ve protestocular 1989’da darbe ile iktidara gelen, 29 yıldır ülkeyi yöneten, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçları nedeniyle aranan Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir’in istifasını talep etmeye başladılar.  Çok tanıdık “Halk rejimin düşmesini istiyor” sloganını atıyorlar. Elbette Sudan’da sorunların ve protestoların uzun bir geçmişi var. 2013’te de protestolar olmuş, 170 kişi güvenlik güçlerince öldürülmüştü. Hükümet geçmişte yaptığı gibi şimdi de protestoculara karşı şiddet kullanıyor. Olağanüstü hal ilan etti. Human Rights Watch, devlet şiddetinin artmasını bekliyor. Protestolarda ölen ve yaralananların sayısı artıyor. Resmi verilere göre ölü sayısı 30. Protestocular ise 40’tan fazla insanın öldürüldüğünü belirtiyorlar. Tutuklanan çok sayıda muhalif var. Ama protestolar sona ermiyor. Hükümet, böylesi durumlarda haberleşmenin, medyanın önemini bildiği için  protesto hareketleri ile ilgili haberleri, haberciliği boğmaya çalışıyor. Gazetecileri tutukluyor. Sudanlı gazeteciler kendilerine yönelik baskıların daha da artmasını bekliyor. Sosyal medya baskı altında ve hükümet kaynaklarınca yalan haberlerle besleniyor. Hükümet yalanı bir araç olarak kullanıyor. Ömer El Beşir, bazı Arap ülkelerini ziyaret ederek mali kaynak, destek bulmaya çalışıyor. Katar’a gitti. En son Mısır’ı ziyaret ederek kendisi gibi darbe ile iktidara gelen Sisi ile görüştü. Bu ziyaretlerden olumlu sonuç alıp almayacağı belli değil.

Söndü, bitti denen “Arap Baharı” sanki Sudan’da yeniden patlak verdi. Ömer El Beşir de bölgedeki muhafazakar, gerici rejimleri yanına alabilmek için bu benzetmeyi yapıyor. “Arap Baharı’nı tekrarlamak istiyorlar” diyor. Rejim protestolara karşı tüm gücünü kullanıyor ama manevra alanı giderek daralıyor. Sorunlar sadece ekonomik değil. Siyasi yönü de var. Uluslararası Kriz Grubu üç senaryo öngörüyor. Birinci senaryoda Beşir iktidarda kalır ama protestocuların taleplerini karşılayacak fonlara sahip olmaz. İkinci senaryoda protestolar o kadar güçlenir ki iktidar partisi ve güvenlik güçlerinden çevreler Beşir’i iktidardan uzaklaştırır. Üçüncü senaryoda Beşir protestolar karşısında istifa eder. Bu tür ülkelerde ne olacağını tahmin etmek zordur. Beşir’i küçümsememek lazım. Geçmişte benzeri fırtınaları atlatmayı başarmış bir otoriter lider. Kolay kolay koltuktan inmez.

Kuzeydoğu Afrika’da yer alan Sudan 1956’da bağımsızlığını kazandı. Nüfusu 30 milyon civarında. Ülke nüfusunun yüzde 70’i Araplardan oluşuyor. Başka azınlıklar da var. 9 Temmuz 2011’de ülkenin güney bölgesi kuzeyden ayrılarak bağımsız oldu. Petrol kaynakları güneyde. Bölünme kuzeydeki ekonomiyi olumsuz etkiledi. Petrol gelirlerinin yüzde 70-75’i kaybedildi. Hükümet, Çin ve Körfez ülkelerinden alınan kredilerle durumu idare etmeye çalışıyor. Ülkenin dış borcu 50 milyar dolar civarında. 1989 darbesinden bu yana ülkeyi yöneten Beşir, 2015 yılında aday olmayacağını söylemiş ama bu sözünden dönmüştü. Ülkeyi tek adam olarak yönetiyor. 2020’de yapılması beklenen seçimlerde yeniden aday olacak. İktidardaki Ulusal Kongre Partisi geçen yıl Beşir’in adaylığını destekleme kararı almıştı. Beşir’in adı ülkenin Darfur bölgesinde yaşanan katliamlarla bağlantılı. Bu nedenle Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından aranıyor. Sudan, 2018  dünya yolsuzluk sıralamasında 180 ülke arasında 172. sırada yer alıyor. 2018 İnsani Kalkınma Endeksi’nde 167. sırada yer alıyordu. Sokağa dökülen insanlar bu durumun değişmesini istiyorlar. Sudan halkı geçmişte iki kez (1964 ve 1985) askeri diktatörlüğü yıkmayı ve sivil hükümet kurmayı başarmıştı. Bakalım şimdi de başarabilecek mi? Beklentilerde ihtiyatlı olmakta yarar var.

 

 

 

 

 

 

Exit mobile version