Site icon Londra Gazete

Zirveden ne çıktı?

 

Tüm dünyanın merakla beklediği zirve toplantısı Singapur’da gerçekleşti. ABD Başkanı Donald Trump ve Kuzey Kore diktatörü Kim Jong-un biraraya geldi ve bir belgeye imza attı. Trump Kim’e epey iltifat etti ve Beyaz Saray’a davet etti. Zirvenin gerçekleşmiş olması önemli. Hatırlayalım Trump zirvenin iptal edildiğini açıklamış sonra fikrini değiştirmişti. Böylece tarihte ilk kez görevde olan bir ABD Başkanı Kuzey Kore lideri ile aynı masaya oturdu. Şimdi tüm dikkatler zirvenin sonuçları üzerinde. Trump ve Kim’in imzaladığı belge ne anlama geliyor? Trump, belgeye övgüler düzdü. Çok kapsamlı olduğunu söyledi. Bu doğru mu? Kore Yarımadası açısından tarihi bir dönüm noktasına ulaşıldı mı? Zirvenin neden olduğu toz duman dağıldığında geriye ne kalacak?

Öncelikle Kore Yarımadası’nda savaş tehlikesinin ciddi bir şekilde azaldığını söyleyebiliriz. Bu zirveden sonra sorunlara diplomatik yoldan çözüm arama çabaları devam edecek. Kuzey Kore’nin nükleer ve balistik füze denemeleri nedeniyle tansiyonun çok yükseldiği ve karşılıklı tehditlerin savrulduğu dönemi hatırlarsak şimdi oluşan barışçı ortamın önemini anlarız. Kore üzerinde savaş bulutları dağıldı gibi. Bu noktaya ulaşılmasında Güney Kore’nin ciddi çabaları ve katkıları oldu. Peki ama Trump ve Kim Jong-un’un imzaladığı belge ne anlama geliyor? Bu konuda yoğun tartışmalar başlamış durumda. Dünyada zirvede esas kazananın Kuzey Kore olduğu görüşü yaygın.

Trump’ın imzalanan belgeye ve elde edilen sonuçlara övgüler düzmesi anlaşılır bir şey. “Büyük başarı elde ettim” demeye getiriyor. Kendi tabanına bu mesajı iletiyor. Peki bu doğru mu? Tabii ki doğru değil. Donald Trump’ın Kuzey Kore’nin nükleer programı konusunda başarılı olup olmadığını anlamanın ölçüsü Obama’nın İran’la vardığı ve Trump’ın yerden yere vurarak çekildiği anlaşmadan daha iyi bir anlaşma elde etmesidir. Ölçü budur. Peki Trump İran anlaşmasından daha iyi bir anlaşma elde etti mi? Trump henüz bir anlaşma elde etmedi. Anlaşma olup olmayacağını bilmiyoruz. İmzalanan belge bir iyi niyet ifadesinden öteye gitmiyor. Konunun uzmanları belgede yer alan vaadlerin muğlak olduğunu, daha önce imzalanan anlaşmalardan ileri gitmediğini belirtiyorlar. 2005 yılında imzalanan altı ülke deklarasyonun daha güçlü ifadeler içerdiğini hatırlatıyorlar. Trump ve Kim’im imzaladığı belge Güney Kore Cumhurbaşkanı Moon Jae-in ile Kuzey Kore lideri arasında Nisan sonunda imzalanan belgeden çok farklı değil. Belgede 1953’te ateşkes anlaşması ile sona eren Kore savaşını bir barış anlaşması ile resmen sonlandırma yönünde somut bir şey yok. Trump, Kuzey Kore’ye bazı güvenlik garantileri önerdi ama bunlar da somut değil. Washington’un esas hedefi Kuzey Kore’nin nükleer silahlarını sıkı denetleme altında ve geri döndürülemez bir şekilde yok etmesiydi. Belge bunu sağlamıyor. Nükleer silahlardan arınma yönünde bir vaad var. Bu yönde çalışma yapılacağı belirtiliyor ama taraflar nükleer silahsızlanmadan farklı şeyler anlıyorlar. İmzalanan belge bu kavrama açıklık getirmiyor. Kuzey Kore ile ilgili başka sorunlar da var. Görüşmede Trump bu sorunları gündeme getirdi mi? Belli değil.

Zirve toplantısının gerçekleşmiş olmasının önemini azımsamadan Kuzey Kore ile ilgili sorunlarda henüz katedilecek uzun bir mesafe olduğunu söyleyebiliriz. İşin başındayız. Kuzey Kore hemen nükleer silahlarını teslim etmeyecek. Bu hedefe ulaşmak uzun sürecek müzakerelerin sonucu olabilir. Trump-Kim görüşmesi bu müzakere sürecinin ilk aşamasıydı. Müzakereler devam edecek. Sonuçta bir anlaşmaya ulaşılacağı kesin değil. Ulaşılabilir de, ulaşılmayabilir de. Bu nedenle gerçekçi olmakta yarar var. Durum biraz Anastasiadis’le Akıncı’nın zivaniya içip yürüyüş yapmalarını, bazı güven yaratıcı önlemler açıklamalarını hatırlatıyor.

Trump’ın Kim Jong-un’la görüşmeden elde ettiği sonucu Barack Obama elde etseydi Trump ve Amerikan sağı onu top ateşine tutacaktı. Trump “Kötü bir anlaşma” diyecekti. Küba ile varılan anlaşmaya yaptıkları eleştirileri hatırlayalım. Şimdi ise Trump kendi kendini övmekle meşgul. Tabii ABD’de bu konuları iyi bilen insanlar var ve Trump onları kandıramaz. İran anlaşmasına yaptığı eleştirilerden sonra kendisinin elde ettiği sonuç için “dağ fare doğurdu” diyebiliriz. Ortada büyük bir başarı yok. Umarız uzun sürecek müzakere sürecinin sonuda bir barış anlaşmasına ulaşılır ve nükleer silahlar yok edilir. Ama Kuzey Kore’nin geçmişte imzaladığı bir çok anlaşmayı daha sonra çöpe attığını unutmamalıyız. Güney Kore, Trump-Kim görüşmesinden sonra herşeyin güllük gülistanlık olmadığını görüyor. ABD-Güney Kore ortak askeri tatbikatlarının iptalini memnunlukla karşılamış olamaz.

Trump’la Kim Jong-un’un el şıkışması elbette savaştan iyidir. Ama henüz barışa ulaşılmış değil. Trump’ın zirvede sergilediği naiflikle bu iş başarılabilir mi? Zor.

 

 

Exit mobile version