Site icon Londra Gazete

ABD-Kuzey Kore satrancı

Nükleer silahların yayılmasının engellenmesi, nükleer silahlara sahip ülkelerin bu silahları azaltması ve gün gele dünyanın bu tür silahlardan tamamen arındırılması akıl ve mantığın gereğidir. İnsanlığın geleceği için bu gereklidir. Bunun sağlanması uluslararası işbirliğine bağlıdır. Kuzey Kore’nin nükleer programı bu alandaki ciddi sorunlardan biri. Bu ülkenin elinde 20 civarında nükleer silah var. Amerikan şehirlerine ulaşabilecek kıtalar arası füzeler geliştiriyor. Bu çerçevede ABD ile Kuzey Kore arasında 12 Haziran’da yapılacağı açıklanan zirve toplantısı bölge ve dünya barışı açısından ciddi beklentiler yaratmıştı. Başkan Donald Trump’ın bir mektupla zirve toplantısının gerçekleşmeyeceğini duyurması ise hayal kırıklığına neden olmuştu. Şimdi Trump-Kim Jong-un zirvesinin gerçekleşmesi için yoğun bir diplomasi yaşanıyor. Güney Kore Cumhurbaşkanı Moon Jae-in ve Kuzey Kore lideri arasında gerçekleşen sürpriz ikinci görüşme ve Amerikalı diplomatların Kuzey Korelilerle başlattıkları müzakereler, tarafların yaptığı açıklamaların ılımlı olması, iyimserlik yaratıyor. Bu satırlar yazıldığı sırada müzakereler devam ediyordu. Kuzey Kore’den üst düzey bir yetkili ABD’ye gidiyor. Umarız sonuçta uzlaşı sağlanır ve bu zirve gerçekleşir.

ABD ile Kuzey Kore arasında kalıcı ve kapsamlı bir nükleer anlaşmaya varılması kolay değil. Bunu 12 Haziran’a kadar sağlamak hiç kolay değil. Donald Trump nasıl bir anlaşma peşindedir? Kuzey Kore’nin bir şeyler almadan Washington’un tüm taleplerini kabul edeceğini sanıyorsa yanılıyor. Anlaşma al-ver sürecinin sonucu olabilir. İran’la nükleer anlaşmaya böylesi bir yaklaşımla varılmıştı. Sonuçtan hem P5+1 ülkeleri (ABD, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya, Almanya) hem de İran memnundu ve İran anlaşmaya uyuyordu. Trump’ın anlaşmadan çekildiğini açıklaması bu kazanımları tehlikeye soktu. İran anlaşmasını beğenmeyen Trump Kuzey Kore ile nasıl bir anlaşma sağlayabilir? Bunu görmek ilginç olacak. Kuzey Kore’nin koşulsuz teslim olacağını sanmak yanılgı olur. Kim Jong-un, neyi kabul edip neyi kabul etmeyeceğini iyi biliyor. Trump kendi ev ödevini yaptı mı? Bir stratejisi var mı? Bilmiyoruz. Önce beklenmedik bir şekilde Kim Jong-un’la görüşmeyi kabul etmiş, sonra yine beklenmedik bir şekilde iptal etmişti. Halbuki böylesi önemli zirveler ciddi hazırlık çalışmaları gerektirir. Bu tür müzakereler zaman alır. Yemek pişmeye çok yakın olduğu zaman liderler biraraya gelir. Trump’ın yaklaşımları tüm bunları bozdu. Şimdi çok kısa sürede uzlaşı aranıyor. Zaman çok önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Unutmayalım. İran müzakereleri iki yıldan uzun bir zaman gerektirmişti.

Kuzey Kore sorunu tehditlerle çözümlenemez. (İran konusu da tehditlerle çözümlenemez.) Savaş bir felaket olur. Bunu Amerikalı yetkililer de kabul ediyor. Geriye gerçekçilik temelinde ciddi diplomatik çalışma kalıyor. Şimdiye dek “diplomasi oyununu” Kim Jong-un’un daha iyi oynadığını gördük. Bakalım bundan sonra ne olacak? Kore yarım adasında barış sağlamak mümkündür. Böylesi bir barış bölge ve dünya barışına ciddi katkı olacaktır. Umarız Trump bu işi yüzüne gözüne bulaştırmaz. Zirveyi iptal eden taraf olarak zaten dünyada epey puan kaybetti. Şimdi ciddiye alınabilecek bir lider olabilir mi? Göreceğiz.

ABD-Kuzey Kore pazarlığında bölgesel aktörler de önemlidir. Trump’ın zirve toplantısını iptal etme kararı Güney Kore’de memnuniyetsizlik yarattı. Güney Kore barış çabalarına ciddi katkıda bulunuyor. Ülkenin çıkarları sorunlara diplomatik çözüm bulunması yönünde ve Cumhurbaşkanı Moon Jae-in bu yönde çalışıyor. Zirvenin gerçekleşmesi için elinden geleni yapıyor. Diğer önemli bölgesel aktör kuşkusuz Çin’dir. Çin, Kuzey Kore’nin tek destekçisi. Çin, Trump’ın politikalarını yakından izliyor ve oluşan fırsatları değerlendiriyor. Çin elbette Kuzey Kore sorununa karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm istiyor. Ama ABD’ye gol atma fırsatlarını kaçırmayacaktır. ABD-Kuzey Kore zirvesinin gerçekleşmemesi durumunda Kim Jong-un üzerindeki baskılarını azaltabilir. Kuzey Kore sürecin başından beri Çin’le koordinasyon içinde çalışıyor. Çin masada olmasa bile önemli bir oyuncu. Gelişmeleri yakından izleyen bir diğer ülke Japonya. Bu ülke Güney Kore gibi ABD’nin müttefiki ve ABD nükleer şemsiyesinin koruması altında. Japonya’nın esas korku kaynağı Çin. Nükleer bir Kuzey Kore Japonya’nın çıkarlarına aykırı.

12 Haziran’a az zaman kaldı. Dünya merakla devam eden diplomatik çabaları izliyor ve sonucu bekliyor. Dileğimiz uzlaşının, barışın, bölgesel istikrarın kazanması.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Exit mobile version