Site icon Londra Gazete

Bölgemiz Doğu Akdeniz

Uluslararası ilişkilerde ön planda devletler ve devletlerden oluşan uluslararası sistem vardır. Devlet düzeyindeki analizle uluslararası sistem düzeyindeki analiz arasında bölge düzeyindeki analiz vardır. Bölgelerin tanımı ve rolleri konusunda farklı teorik yaklaşımlar var. Bölge derken belirli sayıda devletin biraraya gelerek oluşturduğu bölgeden söz ediyoruz. Bunun en iyi bilinen ve en çok kurumlaşmış örneği Avrupa Birliği’dir. Tabii tüm bölgeler AB gibi değil. Harvard Üniversitesi’nden Joseph Nye, bölgeyi “coğrafi ilişki ve belirli derecede karşılıklı bağımlılıkla bir birine bağlı sınırlı sayıda devlet” olarak tanımlar. Mansfield ve Milner “yakınlığa ek olarak kültürel, ekonomik, dil veya siyasi bağlar” olarak tanımlar. Bölgenin ortak bir tanımı yok. Bu yazıda Doğu Akdeniz’in ayrı bir bölge (veya alt bölge) olarak düiünülüp incelenmesi üzerinde durmak istiyorum. Bu özellikle Kıbrıs’ta yaşayan insanlar için önemli. Kıbrıs’ı Doğu Akdeniz çerçevesinde düşünmek çok daha zengin bulgular, sonuçlar verebilir.

Doğu Akdeniz’i ayrı bir bölge olarak düşünmek elbette yeni bir şey değil. Ancak günümüzde bunun daha sistemli ve sürekli yapılmasında yarar var. Google’da arama yaptığınızda Doğu Akdeniz’in ağırlıklı olarak doğal gaz ve enerji konuları ile bağlantılı olarak incelendiğini görürsünüz. Bölgenin jeostratejik konumunu, güvenlik sorunlarını, büyük güçlerin ve bölgesel aktörlerin rollerini ve başka konuları ele alan incelemeler de var elbette. Ancak ağırlıklı olarak “Ortadoğu” kavramı kullanılıyor. Doğu Akdeniz kavramını kullanan makale sayısı sınırlı. Kitap ise çok az. Doğu Akdeniz’i Ortadoğu’dan ayrı ama onunla sıkı sıkıya bağlantılı bir bölge olarak düşünebiliriz.

Doğu Akdeniz’in ayrı bir bölge olarak ele alınması konusunda Pire Üniversitesi öğretim görevlisi Aristotle Tziampiris’in Huffington Post’ta yayınlanan “Doğu Akdeniz yeni bölgesi” (The New Region of the Eastern Mediterranean) başlıklı yazısı ilginç. Tziampiris, 21. yüzyılda Doğu Akdeniz’in yeni, ayrı bir bölge olarak görülmesi gerektiğini yazar. Batı ile Doğu’nun buluştuğu bölge olduğuna dikkat çeker. Uluslararası ilişkilerde bölgenin öneminin arttığına işaret eder. Tziampiris, bölgeye Kıbrıs, Yunanistan, Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır ve Libya’yı dahil eder. Ben Libya’nın dahil edilmesi gerektiğini düşünmüyorum. Dolayısıyla Doğu Akdeniz’le kıyıdaş ülkelerle Kıbrıs’tan oluşan bir bölge sözkonusu. Coğrafi bir bölge. Kurumsal bir yapısı yok. Bölgeye dahil olan ülkeler kendi coğrafi konumlarına göre başka bölgelerin de parçasıdırlar. Ayrıca coğrafi olarak uzaktaki büyük güçler Doğu Akdeniz’de önemli rol oynuyorlar.

Her bölgede büyüklü küçüklü ülkeler olur. Doğu Akdeniz’de coğrafi ve nüfus olarak en büyük ülkeler Türkiye ve Mısır. Tabii ülkelerin gücü sadece coğrafya ve nüfus ile ölçülmez. Askeri, ekonomik, teknolojik güç, sosyal kapital gibi öğeler de önemli. Bu açıdan bakıldığında İsrail önemli bir ülke. Bölge ülkeleri arasındaki ilişkiler değişiyor. Şu anda Mısır, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar arasında işbirliği sözkonusu. Türkiye-İsrail ilişkilerinde belirli bir düzelme var. Bu dinamikleri yakından izlemek gerek. Ülkelerin resmi dillerinden hareketle bölgede dört dil –Yunanca, Türkçe, Arapça, İbranice- olduğunu görürüz. Tabii azınlıkların dilleri de var. Bölgeyi incelemek için dört dilin en azından birkaçını iyi bilmek gerek. Din olarak bölgede Hristiyanlar, Müslümanlar ve Museviler var. Tabii bu yine çok kaba bir sınıflandırma. Farklı mezhepler, dini, etnik gruplar var. Tablo zengin.

Doğu Akdeniz en eski anlaşmazlıklardan ikisinin –Filistin-İsrail ve Kıbrıs sorunu- bulunduğu bölge. Suriye’de devam eden iç savaş tüm bölgeyi etkiliyor. Ne zaman, nasıl biteceği belirsiz. Bu savaş büyük güçleri bölgeye çekiyor. ABD eskiden beri bölgede. İsrail ile olan stratejik ittifakı ve diğer çıkarları nedeniyle bölgeyle daima ilgilenecek. Rusya bölgeye indi ve ayrılma niyeti yok. Suriye’de konumunu güçlendirdi ve bölgede uzun vadeli ilişkiler oluşturmaya çalışıyor. Moskova bölgedeki enerji kaynakları ile de ilgileniyor. Avrupa Birliği bir diğer önemli büyük güç. Bölgede önemli çıkarları var. Bu listeye Çin’i de eklemek gerek. Hizbullah aracılığıyla Lübnan’da ve Esad rejimi aracılığıyla Suriye’deki konumu nedeniyle İran’ı da analizlerimize dahil etmemiz gerek. Doğu Akdeniz açısından en çok dikkat çeken konu kuşkusuz hidrokarbon kaynakları konusudur. Mısır ve İsrail önemli miktarda doğal gaza sahip. Kıbrıslı Rumlar sondaj çalışmaları ile buldukları miktarı artırmaya çalışıyorlar. Lübnan ve Suriye’nin de enerji potansiyeli var. Bölgedeki enerji oyununun nasıl gelişeceğini öngörmek zor.

Doğu Akdeniz’deki meydan okumaların listesi uzun. Anlaşmazlıkları, sorunları çözümleyerek işbirliği olanaklarını artırmak mümkün olacak mı? Tüm mesele burada. Bölgeyi iyi incelemek önemli.

 

Exit mobile version