Site icon Londra Gazete

Taht oyunları

Meraklıları Game of Thrones (Taht oyunları) dizisinin yakında başlayacak yeni sezonunu heyecanla beklerken Suudi Arabistan’da da taht oyunları yaşandı. 2015 yılında tahta oturan 81 yaşındaki Kral Selman, 31 yaşındaki oğlu Muhammed bin Selman’ı Veliaht Prens yaptı. Güvenlik ve terörizmle mücadele konularında önemli işler yapmış, Batı’nın güvendiği Veliaht Prens Muhammed bin Nayif emekliye sevkedildi. Bu sürpriz bir gelişme miydi? Belki zamanlaması sürpriz oldu ama Kral Selman’ın sonuçta tahtı yeğenine değil oğluna bırakacağı tahmin ediliyordu. Tahta çıktığı günden beri oğluna önemli görevler vererek onu hazırladığı ortadaydı. Hatırlanacağı gibi benzeri bir gelişme Ürdün’de de yaşanmıştı. Kral Hüseyin, ölmeden iki hafta önce kardeşi Hasan’ı Veliaht Prens olmaktan çıkararak oğlu Abdullah’ı Veliaht Prens yapmıştı. Tarih boyunca krallar iktidarı oğullarına bırakmayı tercih etmişlerdir. Suudi Arabistan Kralı da bunu yaptı. Sağlık sorunları olan Kral Selman’ın çok uzun süre tahtta oturması beklenmiyor. Aksilikler olmazsa bir kaç sene içinde görevi oğluna devredeceği tahmin ediliyor. Böylece çok genç yaşta kral olacak Muhammed bin Selman her şey yolunda giderse 50-60 yıllık bir saltanat dönemi yaşayabilir. Bakalım tahtta kuşak değişimi ülkenin sorunlarını çözümleyebilecek mi? Suudi Arabistan, Körfez ve Ortadoğu’da önemli oyunculardan biri. Dünyanın en büyük petrol kaynaklarına sahip. Bu ülkedeki gelişmeleri ve bunların doğurabileceği sonuçları anlamaya çalışmak lazım.

Suudi Arabistan petrol zengini bir ülke olmakla birlikte içte ve dışta ciddi sorunlarla karşı karşıya. Sadece petrol gelirleri ile ayakta duran bir ekonomi sürdürülebilir olamaz. Nitekim petrol fiyatlarındaki düşüş Suudi ekonomisini zora soktu. Ayrıca bir noktada petrol bitecek. Suudi Arabistan’ın 33 milyon nüfusunun yüzde 70’i 30 yaşın altında. Ekonominin çeşitlenerek gençlere istihdam sağlaması gerek. Bu kolay değil. Hızla değişmekte olan dünyada Suudi Arabistan’ın sosyal ve politik sistemi de reformlara ihtiyaç duyuyor. Bunun en basit örneği kadınlara araba kullanma izni verilmemesi. Ne kadar, nereye kadar reform? Ulemanın reformlara direnişi nasıl aşılabilir? Muhammed bin Selman’ın bu sorulara cevap bulması gerekecek. Ekonomi konusunda “2030 vizyonu” diye bir program hazırladı. Amaç ekonomiyi petrole bağımlılıktan kurtararak çeşitlendirmek. Bakalım bu program başarılı olacak mı? Sosyal ve siyasi reformlar daha zor bir alan.

Suudi Arabistan, 1979 İran İslam Devrimi’nden sonra 1981’de kurulan Körfez İşbirliği Örgütü’nün en büyük ülkesi. Kendini Sünni İslam dünyasının lideri olarak görüyor. 1979 devriminden bu yana en büyük rakip olarak İran’ı görüyor. Bu rekabetin mezhep boyutu (Sünni-Şii) olsa da esas olarak iki ülkenin bölgesel nüfuz, çıkar mücadelelerine dayanmaktadır. ABD’nin Saddam Hüseyin’i iktidardan uzaklaştırması sonrasında Irak’ın Şii ağırlıklı bir hükümet tarafından yönetilmesi, Bağdat’ın Tahran’la yakın ilişkileri Suudilerin korkularını kat kat artırdı. Suriye’de Esad rejiminin İran’la ittifakı, Lübnan’da Hizbullah’ın güçlenmesi, Yemen’de Husilerin güçlenmesi “Şii kuşatması” algısını perçinledi. Batı’nın İran’la nükleer anlaşma yapması Suudilerin moralini bozdu.

Suudi Arabistan dış politikası İran’la mücadele temeline oturuyor. Ortadoğu’daki tüm politikalarının arkasında bu var. Ancak bu politikaların başarılı olduğu söylenemez. Suriye savaşında sonucun ne olacağını bilmiyoruz. Ama, Suudi Arabistan, Türkiye gibi ülkelerin politikaları bekledikleri sonuçları vermedi. Suudi Arabistan “Arap Baharı’nı” bir şekilde savuşturdu, karşı devrimci güçlere desteği Mısır’da başarılı oldu ama komşu Yemen’de bataklığa saplandı. İç savaşa sürüklenen Yemen’de İran’a yakınlığıyla bilinen Husilerin başarıları “ikinci Hizbullah” korkusunu yarattı ve Suudi Arabistan müttefikleri ile birlikte Yemen’e askeri müdahale başlattı. Askeri operasyonların yöneticisi Savunma Bakanı sıfatı ile şimdi Veliaht Prens olan Muhammed bin Selman’dı. Bu savaşın tek sonucu fakir Yemen’in altyapısının tahrip edilmesi, sivil insanların savaştan ve açlıktan ölmesi, kolera salgını oldu. Husiler yenilmedi. Yemen bataklığı yetmiyormuş gibi Suudi Arabistan ve müttefikleri Donald Trump’tan da cesaret alarak yeni bir kriz, Katar krizini başlattılar. Krizin nasıl sonuçlanacağı henüz bilinmiyor ama Katar’ı dize getirmeleri, ortaya koydukları 13 talebi kabul ettirmeleri çok zor. Kısacası yeni Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın dış politikada başarılı olduğu söylenemez. İç sorunlara, reformlara ağırlık vermesi daha akıllı bir yaklaşım olur.

*****

Tüm okurların Ramazan Bayramı’nı candan kutlar, sağlık, mutluluklar dilerim.

 

 

Exit mobile version