Site icon Londra Gazete

Türkiye’de “yeni dönem”

Siyasi analiz gerçekler temelinde yapılmalıdır. Arzular, özlemler işin içine girmemelidir. Türkiye’de 30 Mart seçimleri ile “yeni bir dönem” başladı. Bu dönemi, AK Parti iktidarının, karşısında ciddi bir rakip olmadan ülkeyi yöneteceği, dolayısıyla vizyonunu hayata geçirebileceği bir dönem olarak niteleyebiliriz. Daha uzunca süre AK Parti Türkiye siyasetine damgasını vuracak. Bundan sonra yapacakları ve yapamayacakları konusunda sorumluluk tamamen kendisine ait olacak. Rakiplerinin tümü yenildiğine göre kendi Türkiye projesini rahatlıkla uygulayabilir. Bu anlamda mazeretler bitmiştir. “Engeller” ortadan kalkmıştır. İçte ve dışta ne gibi politikalar izleneceğini, nasıl bir Türkiye şekilleneceğini hep birlikte göreceğiz.

Türkiye siyaseti ile ilgili temel kavga 30 Mart seçimleri ile AK Parti lehine çözümlenmiş olmakla birlikte Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin tamamlanması gerekecek. Büyük olasılıkla Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı adayı olacak ve bu göreve seçilecek. Yine büyük olasılıkla genel seçimleri de AK Parti kazanacak ve 5 yıl daha ülkeyi yönetecek. Bu anlamda “yeni dönem” parlamento seçimlerinin tamamlanması ile başlayacak denebilir. Türkiye, Ağustos’a kadar Cumhurbaşkanlığı seçimleri mücadelesini yaşayacak. Yani kavgalar, gerginlikler, karşılıklı suçlamalar devam edecek. Genel seçimler erkene alınır mı? Alınmaması olasılığı daha güçlü gibi. Dolayısıyla 2015’e kadar yine seçim kavgaları devam eder. Ne var ki, Türkçe’ye çevrilmesi zor olan Lenin’in “kto, kogo” (who, whom?) sorusunun cevabı belli olmuştur. AK Parti kazanmış, rakipleri kaybetmiştir.

“Yeni dönem” AK Parti’nin omuzlarına ağır sorumluluklar yüklüyor. Ülkeyi yönetme hakkı ve sorumluluğu kendilerinde. Nasıl yönetecekleri önemli. Türkiye’nin önünde çok ciddi sorunlar var. Bu sorunlar nasıl çözümlenecek? Bundan da önemlisi vizyon ne olacak? 2023’e varıldığında nasıl bir Türkiye oluşmuş olacak? Şimdiki tablonun iç açıcı olmadığı ortada. Bu tablo değişecek mi? Ne yönde değişecek? Çok bariz otoriter eğilimler, tek adam yönetimi var. Hukuk devleti yara aldı. Kuvvetler ayrılığı zedelendi. Basın özgürlüğü kısıtlandı. Bu devam eder mi? Kısacası Türkiye Rusya modelini mi izler, yoksa AB kriterlerini mi tercih eder?

Seçim süreçleri tamamlanınca Türkiye’nin ekonomik sorunlara, Kürt sorununa, dış politika sorunlarına çözüm üretmesi gerekecek. Ülkedeki derin kutuplaşmanın bir şekilde hafifletilmesi gerekecek. Kürt sorunu ile ilgili çözüm sürecinin daha fazla ertelenmesi mümkün olmayacak. AK Parti’nin bu konudaki vizyonunu hayata geçirmesi lazım.

AK Parti’nin seçim başarılarında ekonomik verilerin önemli rol oynadığı hep belirtilir. Ekonominin gidişatının siyasi yaşam için çok önemli olduğu tartışma götürmez. Peki, şimdi Türkiye ekonomisinin durumu ne? Milliyet gazetesi köşe yazarı Meral Tamer’in “Türkiye kritik durumda, daha da kötüye gidebilir” başlıklı yazısında “Why Nations Fail?” kitabının yazarı Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun değerlendirmeleri aktarılmış. Prof. Acemoğlu, “2013 zor bir yıldı; 2014 daha da zor olacak” diyor. Türkiye’nin çok kritik durumda olduğunu düşünüyor. “Türk ekonomisinin büyümesi son 7 yılda iç taleple gerçekleşti. Biz tüketime dayalı büyüyoruz. Türkiye, kesintisiz büyüdüğünün varsayıldığı yıllarda bile hep potansiyelinin altında kaldı; ortalama büyüme % 4 oldu. Cari açık büyüyünce frene basıyoruz ve büyüme % 4’ün altına düşüyor. Gayrimenkule ve ranta dayalı bir kalkınma süreci bu. Yapısal problemlerde maalesef herhangi bir iyileşme görmüyorum. Bu tüketim, negatif faizle beslenen bir tüketimdi ve artık negatif faiz dönemi bitti. Eksiklerimizi gölgeleyen perdeler kalkıyor. Uyanacak mıyız? Emin değilim” diyor.  Bunlar son derece önemli tespit ve uyarılar.

Dış politika açısından da durum kolay değil. Son dönemlerde iç politikada yaşananlar ülkenin uluslararası prestijini sarstı. Bunun faturası olacak. Ortadoğu ve Karadeniz’de oluşan zor tablo malum. Ortadoğu’da izlenen politikaların başarısız kaldığı ortada. “Yeni dönemde” AK Parti’nin dış politikayı iyi düşünmesi gerekecek. İdeolojik yaklaşımlardan uzak, pragmatik yaklaşımlar gerekecek.

Türkiye, çok zor bir seçim sınavını geride bıraktı. Yaşananları tartışmaya devam edeceğiz. Eleştiri ve görüşlerimizi ortaya koyacağız. Ama, Türkiye siyasetindeki düğüm AK Parti lehine çözülmüştür. Bu partinin Türkiye’yi nasıl şekillendireceğini önümüzdeki dönemde göreceğiz. Bizim isteğimiz AB kriterlerini hayata geçiren, özgürlükçü, hoşgörülü, barışçı, Batılı anlamda demokrasiyi özümsemiş, refah içinde bir Türkiye. Umarız vizyon bu olur.

Exit mobile version