Site icon Londra Gazete

Yasaklarla nereye kadar?

Twitter yasaklandı. Böylece “ileri demokrasiye” sahip Türkiye, Kuzey Kore, Suriye, Çin gibi yasakçı ülkelerle aynı kefeye sokuldu. Yazık değil mi? Türkiye’de insanlar bir yandan bu yasağa tepki gösterirken, diğer yandan işi şakaya vuruyorlar. Kararla dalga geçiyorlar. Böylesi bir yasak karşısında bile mizah gücünü koruyan toplumlar umut veren toplumlardır. Türkiye umut veriyor. Bu zor günler geride kalacak. Yasakçı yaklaşımlar duvara toslayacak.

Dünya bir süreden beri Türkiye’deki gelişmeleri kaygı ile izliyor. Twitter yasağı bu kaygıları daha da artırdı. Hem resmi düzeyde, hem de medya düzeyinde yasakçı anlayışa ciddi eleştiriler yapılıyor. Türkiye’yi yönetenlerin dünyadaki imajı daha da kötüleşti. Otoriterleşen, yasaklarla yönetilen bir ülke imajı Türkiye’ye sadece zarar veriyor. Bunun siyasi, diplomatik, ekonomik faturası olacak. Soğuk Savaş sonrası dönemin en büyük uluslararası krizi Karadeniz’de yaşanırken ve bu kriz Türkiye’nin stratejik çıkarlarını yakından ilgilendirirken iç kavgalara boğulmuş Türkiye tablosu durumu anlamaya yetmez mi? Ortadoğu’da “oyun dışında” kalan Türkiye, Karadeniz’de de aynı duruma düştü.

ABD’nin eski Türkiye büyükelçileri Eric Edelmen ve Morton Abramowitz’in “The U.S. Should Unfollow Turkey” mesajı uluslararası tepkilerin yönünü özetliyor.  ABD yönetiminde sözü dinlenen bu iki eski büyükelçi eş başkanlığında Bipartisan Policy Center isimli saygın düşünce kuruluşu için kısa süre önce “Turkey’s Local Elections: Actors, Factors, and Implications” (Türkiye’nin Yerel Seçimleri: Aktörler, Faktörler ve Sonuçlar) başlıklı bir rapor açıklanmıştı. 32 sayfalık bu raporda yerel seçimler ışığında Türkiye’deki gelişmeler inceleniyor. ABD’de karar vericilere yakın çevrelerin Türkiye hakkında ne düşündüğünü anlamak için bu raporu okumak lazım. Sonuçta ABD dünyanın tek süper gücü ve Türkiye’nin müttefikidir. Ne düşündüğü son derece önemli.

Raporda, 30 Mart yerel seçimlerinin Türkiye’de yaşanmakta olan kutuplaşma konusunda çözüm üretemeyeceği görüşü savunuluyor. “Tek adam yönetimi” oluşturma çabalarının durumu zorlaştırdığı belirtiliyor. Hükümetle Fetullah Gülen Hareketi arasındaki “açık savaş” çerçevesinde iktidarın herşeyi kontrol altına alma çabalarına dikkat çekiliyor. Rapora göre Türk siyasetindeki temel fay hattı AK Parti iktidarı ile Gülen Hareketi arasındaki mücadele.

Raporda iktidarın 30 Mart seçimlerini referanduma dönüştürme çabalarına rağmen seçimlerin yerel seçimler olduğu hatırlatılıyor. Siyasi partilerin toplam oy oranları önemli olacak. AK Parti’nin oylarının yüzde 40’ın altına düşüp düşmeyeceği, CHP’nin oylarının yüzde 30’un üzerine çıkıp çıkmayacağı yakından izlenecek. Partisinin alacağı oy oranı Başbakan Erdoğan’ın siyasi geleceğini de etkileyecek. Çok iyi bir sonuç alırsa yoluna devam edecek. Beklenenin altında bir sonuç alırsa siyaseten zayıflayacak. İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerin sonuçları önemli.

Türkiye’deki gelişmelerin ABD için kaygı verici olduğu belirtilen raporda ülkenin otoriterleşmesinin ABD ile ilişkiler açısından sorun yarattığı ifade ediliyor. Bu durumun devam etmesi halinde ABD-Türkiye ilişkilerinin, ABD-Suudi Arabistan, ABD-Pakistan ilişkilerine benzeyeceği uyarısı yapılıyor. ABD, Suudi Arabistan ve Pakistan’la ortak değerler temelinde değil, real politik temelinde işbirliği yapıyor. Raporun yazarları, otoriterleşen, yasakçı zihniyete teslim olan bir Türkiye ile de ortak değer kalmayacağı vurgusu yapıyorlar. Bu raporun hazırlanmasından kısa bir süre sonra Türkiye’nin Twitter’i yasaklaması moda deyimle manidardır. Raporun temel sonucu şu: Otoriter bir Türkiye Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar gibi ihtilaflar coğrafyasında istikrarlı müttefik olamaz. Bu görüşlere katılıp katılmamak okuyucuya kalmış. Ama, bu raporun sıradan bir rapor olmadığını, Obama yönetiminin ve ABD eliti ve kamuoyunun görüşünün oluşmasında etkili olduğunu unutmamak gerek.

Twitter yasağı Türkiye’nin zaten sarsılmış olan prestijini daha da sarstı. Sosyal medya ile kavgalı olan, onu yasaklamaya çalışan rejimlerin hangi rejimler olduğunu dünya iyi biliyor. Gerekçesi ne olursa olsun Türkiye bu ayıbı yaşamamalıydı. İktidarların her şeyi kontrol ettiği dönemler geride kaldı. Televizyon kanallarını, gazeteleri kontrol edebilirsiniz ama sosyal medyayı kontrol edemezsiniz. Kontrol eden ülkeler Kuzey Kore sınıfına girer. “İktidar kavgasında her şey mübahtır” anlayışı Türkiye’yi bu durumlara düşürdü. Bunda ısrar edilirse sonuç daha da kötü olacak.

İfade özgürlüğü demokrasinin temel taşlarından biridir. İfade özgürlüğünü yasaklamanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Türkiye’de iktidarın tuttuğu yol yanlıştır. Gülen Hareketi ile açık kavga sonrasında AK Parti iktidarının yeniden AB’ye yöneldiğini savunanlar var. Twitter yasağı ile mi AB’ye yönelme oldu? Yasaklarla nereye varılacak? Putin Rusya’sı gibi bir ülke mi yaratılacak?

Exit mobile version