Site icon Londra Gazete

IŞİD sonrasını düşünmek

IŞİD’i diğer terör örgütlerinden farklı kılan çok büyük bir coğrafyayı ve nüfusu kontrol etmesi ve devlet olma iddiasıydı. Geldiğimiz aşamada IŞİD Irak’taki topraklarının büyük kısmını kaybetti. Örgütün Bağdat önlerine geldiği günleri hatırlayalım. Şimdi Musul’u kaybetmesi zaman meselesi. Musul’un büyük kısmı IŞİD’den kurtarıldı. Hatırlayalım IŞİD Irak’ta doğmuştu. Şimdi Irak’ta son demlerini yaşıyor. Geriye Suriye’de kontrol ettiği topraklar kalıyor. Örgüt Suriye’de de önemli toprak kaybı yaşadı. Üzerindeki askeri baskı giderek artıyor. Musul’dan sonra “başkenti” Rakka hedefte. Rakka’yı IŞİD’den alma çalışmaları hızla devam ediyor. İzole edilmiş durumda olan şehre saldırı hazırlıkları yoğunlaşıyor. IŞİD’in bir diğer güç kaynağı dış ülkelerden gelen militanlardı. Askeri gücünü bu yolla pekiştiriyordu. Şimdi bu durum da değişti. Suriye’ye militan akışı çok azaldı. Askeri yenilgiler karşısında sağ kalan militanlar ülkelerine veya başka yerlere gitmeye başladı. IŞİD’e yönelik askeri saldırılar, özellikle hava operasyonları çok sayıda militanın ölmesine yol açtı. Savaşan IŞİD militanlarının sayısında ciddi düşüş oldu. İşte bu noktada IŞİD sonrasını düşünmeye başlamak lazım. Örgüt Irak ve Suriye’deki toprakları tamamen yitirince ve devlet olma iddiası ortadan kalkınca ne gibi gelişmeler yaşanabilir? Afganistan’da, Yemen’de, Libya’da, Nijerya’da, Mısır’da ve diğer bazı ülkelerde IŞİD adını kullanan örgütler olduğunu unutmamalıyız. Dolayısıyla sorun Suriye ve Irak’la bitmiyor.

IŞİD sonrasını iyi değerlendirebilmek için IŞİD öncesini hatırlamak lazım. IŞİD, Irak’taki El Kaide örgütünün evrilmesi sonucu oluşmuştu. Hızla güçlenmesinin somut nedenleri vardı. El Kaide’nin Irak’ta gelişmesi, güçlenmesi ABD’nin Irak’ı işgali ile bağlantılıydı. Ortadoğu’da şimdi yaşanmakta olan bir çok sorunun kökünde ABD’nin bölgeye müdahaleleri ve özellikle Irak’ı işgali, sonra da Irak’tan çekilmesinin yarattığı boşluk yatar. Demek ki bölgede yaşananlarda ABD’nin büyük sorumluluğu var. O zaman sorunların çözümlenmesine ABD’nin ciddi katkı yapması gerekir. İş sadece askeri operasyonlarla bitmez. IŞİD’i doğurup güçlendiren koşulların ortadan kaldırılması için askeri önlemlerin yanısıra diplomatik, siyasi, ekonomik, sosyal önlemlere ihtiyaç vardır. Aksi takdirde bir IŞİD ortadan kalkar onun yerine IŞİD benzeri başka bir örgüt gelir. Irak’ın, Suriye’nin durumuna baktığımızda iyimser olmak zor. Her iki ülkenin toprak bütünlüğü konusunda soru işaretleri var. Elbette Suriye’nin durumu çok daha zor ve karmaşık. Çok sayıda iç ve dış aktör var. Ülkede önce barış sağlanması, sonra da yeni bir siyasal yapı oluşturulması gerekiyor. Suriye devleti yeniden ayakları üzerinde durup toprakları üzerinde kontrol sağlayamazsa IŞİD türü yapılanmalar için kapı açık kalacak.

IŞİD ve El Kaide türü terörün kaynağı Ortadoğu olduğuna göre bu bölgenin geleceği konusunda uzun vadeli planlama yapılması gerekir. Bölge istikrara ve barışa kavuşmadan, zayıflayan, Suriye, Libya, Yemen gibi ülkelerde çöken devlet yapıları yeniden oluşturulmadan, bölgesel aktörler arasındaki rekabete çözümler bulunmadan terörü besleyen nedenleri ortadan kaldırmak mümkün olmayabilir. Mezhep gerginliklerine çözüm üretmek bu çabaların parçası olmalıdır. IŞİD’in Irak’ta hızla güçlenmesinde Şii ağırlıklı Bağdat hükümetinin Sünnilere karşı uyguladığı yanlış politikaların payı büyüktü. Suudia Arabistan-İran, Türkiye-İran rekabeti bölgedeki mezhep ilişkilerini etkiliyor. Bunlara dengeli çözümler bulunması gerek. Ortadoğu’nun istikrara kavuşması herkesin yararına olur. Türkiye, İran ve Suudi Arabistan’ın bu konulara çözüm bulunmasında önemli rol oynamaları lazım.

Tüm uzmanlar IŞİD’in Irak ve Suriye’de yenilgiye uğratılmasından sonra gerilla savaşı türü eylemlere kayabileceğini, dünyanın çeşitli yerlerinde geçmişte yaptığı gibi saldırılar düzenleyebileceği vurguluyorlar. Ülkelerine geri dönen militanlar böylesi saldırılarda kullanılabilir. Ayrıca örgüt sosyal medya üzerinden propaganda yapmaya devam edebilecek. Toprak ve nüfus kotrolünü yitirmesi elbette örgütün olanaklarını daraltacak ama bu onun tamamen yok olacağı anlamına gelmez. Onu doğuran koşullar var oldukça bir şekilde varlığını sürdürebilir. Radikal İslamcılığın ideolojik etkisini azaltmak için Ortadoğu’da düzgün çalışan, halkın temel sorunlarına çözümler üreten, insan haklarına, özgürlüklere, hukuk devletine saygılı, halka hesap veren devletler olması gerekir. Bu kısa zamanda başarılacak bir işe benzemiyor.  Suriye’deki savaşa en kısa zamanda son verilmesi ve uzlaşıya dayalı bir sisteme geçilmesi başlangıç noktası olabilir. Teröre başvuran radikal İslamcılıkla mücadele uzun vadeli bir süreç olacak.

 

 

Exit mobile version