KAPSAMLI ANALİZ, ÇARPICI BİLGİLER
‘Dillirga bölgesinde kaybedilen topraklar’ ile ilgili bir basın bildirisi gönderen Esat Mustafa, şu hususların altını çizdi: “Toplum liderlerini en çok meşgul eden ‘Toprak ve Mülkiyet’ konusunun görüşüldüğü Kıbrıs müzakerelerinde, 15 Mart 1964’ten bu yana terkedilmiş halde olan, Lefkoşa kazasına bağlı, zengin Baf Ormanları ortasında bulunan Dillirga bölgesinin en son köyü ve tapu belgelerinin tümünün Kıbrıslı Türklere ait olduğu Yağmuralan köyünün toprak alanıyla ilgili kapsamlı bir analiz sonucunda ortaya çarpıcı bilgiler çıkıyor.
2008 yılında derneğimizin talimatı üzerine, bir Amerikan arkeoloji şirketi tarafından Yağmuralan köyünde GPS sistemi ve uydu görüntülerinden elde edilen değerlerle yapılan bilimsel araştırmalardan derlenen rapora göre, Yağmuralan köylülerine ait tapulu arazinin alanı, Yağmuralan toprakları 191 ve köy dışında bulunan Lakkodes toprakları da 21 olmak üzere toplam 212 dönümdür.
“VAZGEÇİLMEZ TALEBİMİZ…”
Burada göze çarpan en önemli nokta, İngilizlerin Türk çobanlara ait Vroişa bölgesindeki toprakların büyük bir bölümüne zorla el koymasından sonra, ellerinde çok az kalan tapulu topraklara rağmen, köylülerin bölgedeki meşru haklarının, Osmanlı İdaresi döneminden kalan, çok daha geniş bir alana yayılmış olması ve bu alanın, Yağmuralan köyünün tapulu toprak alanının 169 katına eşit olmasıydı. 21 Aralık 1963 tarihinden bu yana kaybedilen bu hakların, Kıbrıs müzakerelerinde, karşı taraftan talep edilmesi ve mağdurların ailelerinin adil olarak tazmin edilmesi, Yağmuralan Derneği’nin vazgeçilmez bir talebidir.
2008 yılında Yağmuralan köyünde uzmanlar tarafından yapılan bilimsel araştırmalar, 1974 olaylarından sonra köyün toplam 212 dönümlük tapulu alanından 117 dönümünün, yani yüzde 55’inin, Güney Kıbrıs tarafından çam ağaçlarıyla ormanlaştırılarak, mal sahiplerinin mülkiyet haklarının ikinci kez çiğnendiğini ve 1961’de imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Yağmuralan köyünde tekrar ihlal edildiğini ortaya çıkardı.
“ASLA KABUL ETMEYİZ”
Yağmuralan Derneği, Kıbrıs müzakerelerinde, atalarımızdan miras kalan ve çok değerli olan Dillirga topraklarının Rumlara peşkeş çekilmesini asla kabul etmiyor. Aksine, 1964 yılında terkedilen ve Rumlar tarafından yakılıp-yıkılan Dillirga köylerinin günümüz standartlarına uygun restore edilerek, mal sahiplerine iade edilmesini, ayrıca müzakerecilerimiz tarafından masa başında Karpaz bölgesindeki Rumlara bir tampon bölge verilmesi düşünülüyorsa, buna karşılık olarak Dillirga bölgesinde 11 Türk köyünden oluşan ve çok geniş bir alanı kapsayan ayrı bir tampon bölgenin de Kıbrıslı Türklere verilmesini talep ediyor.”