Kıbrıslı Türk üreticiler hellimin koruma satüsünün çalıştığından emin olmak için Birleşik Krallık’tan destek bekliyor.
Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) Başkanı Ali Çıralı, hâlâ askıda bekletilen ve tüm Kıbrıslı üreticilerin faydalanacağı, hellimi koruma altına almaya ilişkin düzenlemenin garantilenmesi için Kıbrıs Türk Diasporası ve İngiliz Hükümeti’nden yardım istedi. Çıralı bu isteğini; cemiyet liderleri, iş sahipleri ve İngiliz otoritelerle görüşüp onları son gelişmeler hakkında bilgilendirip, hellim üreticisi 50 üyesinin kaygılarını paylaşmak için geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği 3 günlük Londra ziyareti sırasında dile getirdi.
Bu yıl Mart ayında Güney Kıbrıs’ın, Kıbrıs’ın geleneksel peynirini koruma altına almak için yaptığı tek taraflı başvuru, bu süreçten kasten uzak tutulan Kıbrıslı Türk üreticilerin gerçekleştirdiği protestolar nedeniyle Avrupa Birliği (AB) tarafından durdurulmuştu. Bu durum aynı zamanda bölünmüş adayı birleştirmek için yürütülen Barış Görüşmeleri’ni de tehdit etti.
Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, 16 Temmuz’da Kıbrıslı iki lider, Mustafa Akıncı ve Nicos Anastasiades, arasında bir anlaşmanın sağlanması için arabuluculukta bulunarak başvurunun devam etmesini sağladı. Sonuç olarak 28 Temmuz’da AB’nin resmi gazetesinde, hellimin Menşe Adı Korunan Ürün [PDO] olduğuna ilişkin bir taslak yayımlandı. Tüm dünya çapında bu durumdan etkilenen tarafların itirazlarını yapmaları için verilmiş olan 3 aylık süre bu ayın sonunda doluyor. AB, PDO statüsünü onayladığı zaman yalnızca PDO kriterlerini yerine getiren Kıbrıslı üreticiler ürünlerini ‘hellim’ ya da ‘halloumi’ olarak adlandırabilecek.
Birleşik Krallık’ta yaşayan ve yiyecek sektörü içinde yer alan birçok Türk, yeni gelişmelerden fayda sağlayabilmek ve hellim için yeni pazarlar yaratılmasına yardımcı olmak için konu hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak istiyor. Ancak onlar da tıpkı Kıbrıslı Türk üreticileri gibi PDO sürecinin nasıl yönetileceği konusunda endişeliler çünkü bu konuyu AB’de sadece Kıbrıs Rumları temsil ediyor.
Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) Başkanı Ali Çıralı ve Embargoed!’un Genel Başkanı Fahri Zihni
Başkan Çıralı, pazartesi gecesi Londra’nın merkezinde düzenlenen ve Embargoed! tarafından organize edilen yuvarlak masa toplantısında Kıbrıs Türkleri cemiyet temsilcileri ve iş sahiplerine şunları söyledi: “Hellimin koruma altına alındığını görmek istiyoruz çünkü bu sayede peynirimiz standardını koruyabilecek ve değerini yükseltecektir. AB’nin hellim anlaşması mükemmel değildi – üyelerimizin talep ettiği birçok husus anlaşmaya dahil edilmedi. Ama ne olursa olsun bu sürecin çalışması için elimizden geleni yapmaya hazırız çünkü bu durumun tüm ada için uzun süreli faydaları olacağına inanıyoruz.”
HELLİM KUZEY KIBRIS İHRACATININ YÜZDE 25’i
Hellim, Kıbrıs Türk ekonomisi için hayati bir önem taşıyor: tüm ihracatın %25’ini oluşturuyor ve KKTC’nin işgücünün %17’si bu sektöre dayanıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) konulan ambargolar nedeniyle – birçok dünya lideri bu durumu haksız ve yasadışı buluyor – Kıbrıs Türkleri AB’ye hiçbir hayvani gıda satamıyor. Ülkenin hellim peyniri Türkiye, Türki Cumhuriyetler, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da satılıyor.
Çıralı sözlerine şöyle devam etti; “Juncker’ın Kıbrıs’ı ziyareti sırasında [Temmuz ayında] Cumhurbaşkanımız [Mustafa Akıncı] ile fikir birliğine vardığı hassas dengelere saygı duyulması zorunludur. Kıbrıs Türkleri için bu kadar önemli olan bir ticareti yalnızca Güney Kıbrıslı otoriterelerin kontrol etmesine izin veremeyiz – hatta üyelerimiz, Juncker anlaşmasına sadık kalınmadığı takdirde PDO sürecinin durdurulduğunu veya kaldırıldığını görmeyi tercih edeceklerdir. İşte bu yüzden Birleşik Krallık’taki dostlarımızdan hükümetiniz vasıtasıyla bu endişelerini Komisyon’a bildirmelerini istiyoruz, bu sayede konuyla ilgili aksiyon alınabilir, PDO tüm üreticiler için adil ve şeffaf olarak çalışır.”
AB’NİN HELLİM ANLAŞMASINA SICAK BAKIYORUZ
Zihni şunları söyledi: “Biz de AB’nin hellim anlaşmasına sıcak bakıyoruz, bu anlaşma Kıbrıs Türklerinin daha fazla uluslararası ticaret imkanına sahip olabilmeleri için önemli bir adım Ancak politikacılar PDO sürecini yürütürlerken, AB kurallarını çiğneyemezler. Kıbrıslı Türk üreticilere danışılmamıştır [hellim PDO’su konusunda], Güney Kıbrıslılara sektörü AB standartlarına getirmelerine yardımcı olmaları için çok önceden verilen fon ve destek Kıbrıslı Türklere verilmemiştir, bu durum da Kuzey kesimindeki üreticileri ciddi bir dezavantajın içine sokmuştur. Bureau Veritas gibi Kuzey kesimi için menfaat çatışmasına sahip olan ve çok açık bir biçimde ‘bağımsız’ olmayan bir denetim organının sürece dahil edilmesine yönelik önergelerin olması da oldukça düşündürücüdür.”