İnsan Hakları Platformu, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla yayınladığı basın bildirisinde, içinden geçtiğimiz bu ortamda işlevsel demokrasi ve ifade özgürlüğünün önemini vurguladı ve en temel insan hakkı olan ifade ve düşünce özgürlüğünü yerel ve uluslararası arenada savunmaya devam edeceklerini bildirdi.
Bölgemizde ve dünya genelinde, otokratik rejimlerin yükselişi, iklim krizi ve artan eşitsizlik ile baskıların yaşandığı bir dönemde, toplumsal adalet, işlevsel demokrasi ve ifade özgürlüğü önemini giderek artırmaktadır.
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından, basın özgürlüğünün önemini vurgulamak ve hükümetleri 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 19. Maddesi’nde yer alan ifade özgürlüğü hakkını korumaya çağırmak amacıyla ilan edilmiştir.
Ülkemizde gazetecilere ve muhaliflere açılan ifade özgürlüğü davaları, siyasi ve ekonomik baskılar altında editoryal bağımsızlığın zorlanması, Türkiye’ye girişi engellenen gazeteciler, otosansürün yaygınlaşması ve bağımsız medyanın ekonomik zorluklarla karşı karşıya olması, kamusal medya kurumlarının basın ve ifade özgürlüğü konusunda yaşadıkları sıkıntılar ciddi endişelere yol açmaktadır.
Bu önemli günde, İnsan Hakları Platformu olarak, siyasiler başta olmak üzere tüm kesimlere ifade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün korunması ve desteklenmesi gerektiğini hatırlatmak istiyoruz. Ayrıca, Platform olarak en temel insan hakkı olan ifade ve düşünce özgürlüğünü yerel ve uluslararası arenada savunmaya devam edeceğimizi, hak ihlaline uğrayanlara destek vermeye ve bu ihlalleri düzenli olarak izleyip raporlamaya devam edeceğimizi de vurgulamak istiyoruz.