Kıbrıslı Türk akademisyen, yazar ve siyasetçi, Avrupa Parlamentosu Milletvekili Niyazi Kızılyürek, 27 yıldır görev yaptığı Kıbrıs Üniversitesi’nden “kovulması” karşısında hukuk yoluna başvurarak, meşru haklarını sonuna kadar savunacağını bildirdi.
Kızılyürek, “Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın, Kıbrıslı Türkleri ‘devletin kurumlarına geri dönmeye’ çağırdığı bir dönemde, devlet üniversitesi kadrosunda bulunan tek Kıbrıslı Türk profesörün kovulması tam bir ironidir” dedi.
Niyazi Kızılyürek, Kıbrıs Rum basınına yaptığı açıklamayı, Kıbrıs Türk kamuoyu ile de paylaştı.
“İltimas istemiyorum ama oynanan oyunların farkındayım” diyen Kızılyürek, her zaman yanında duran Kıbrıs Üniversitesi’ne teşekkür etti.
“ANTİ HELEN OLDUĞUM GEREKÇESİYLE YILLAR ÖNCE ATILMAMI İSTEDİLER”
Kızılyürek, şöyle devam etti:
“27 yıl önce Kıbrıs Üniversitesi’ne atandığımda korkunç bir karalama kampanyasıyla karşılaştım. Bazı çevreler ‘Anti-Helen’ olduğumu ve ‘Kıbrıslılık bilinci’ geliştirdiğimi ileri sürerek, üniversiteden atılmamı istiyorlardı.
Kitle iletişim araçları giderek büyüyen bir çığ gibi üstüme yığılmıştı. Bu kakofoniye katılan gazeteciler ile politikacılar, Kıbrıs Üniversitesi’nde bir ‘Ani-Helen’e yer olamayacağını söylüyorlardı. ‘Oliki Kipros’ adlı kitabımdan seçici alıntılar yaparak ‘Anti Helen’ olduğumu ve ‘Kıbrıslılık bilinci’ geliştirdiğimi kanıtlamaya çalışıyorlardı.
Bu karalama kampanyasına siyasiler de katılmıştı ve ‘bu adamın hala üniversitede işi ne’ diye bağırıyorlardı. Karalama kampanyası giderek daha fazla yoğunlaşıyordu. Sonunda koroya dönemin Eğitim Bakanı da katılarak üniversiteden ayrılmamı istiyordu. Nikos Samson ise ‘kokar Türk defol’ diyordu…
“ŞAHSIMA EN SERT KAMPANYAYI (MAALESEF BUGÜN EĞİTİM BAKANI OLAN) PRODROMO YÜRÜTTÜ”
Şahsıma karşı en sert kampanyayı ‘Temiz Bir Helen Üniversitesi İçin Girişim Grubu’ yapmıştı. Bu girişimin başında Prodromos Prodromo (maalesef bugün eğitim bakanıdır) vardı ve durmadan saldırıyordu. Üniversitenin ‘Kıbrıs Helenlerini Kıbrıslılaştıracağından’ söz ediyor ve beni de ‘Kıbrıslılaştırıcı’ olarak görüyordu.
Doğrusu çok şaşırmıştım. Ben, tepkilerin Kıbrıs Türk milliyetçileri tarafından gelmesini bekliyordum, çünkü onlar ‘iki toplumun barış içinde bir arada yaşayamayacağını’ ileri sürüyorlar. Kıbrıs Rum tarafının resmi tezi ‘yeniden yakınlaşma’ idi ve iki toplumun ‘birlikte yaşayabileceğine’ dayanıyordu. ‘Kıbrıslı Türklerle ayrımız gayrımız yok’ diyorlardı.
“KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN KURUMLARINDA SADECE KIBRISLI RUMLARI İSTİYORLAR”
Şimdi nasıl olurdu da ülkenin birleşmesini savunan bir Kıbrıslı Türk akademisyenin üniversiteye seçilmesi böylesi tepkilere yol açardı. Bugün bir yandan 27 yıldan beri yaşadıklarımın ışığında, diğer yandan da 2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerine katıldığımda karşılaştığım çirkin saldırılar ve seçimi kazandıktan sonra deneyimlediklerimin ışığında bu soruya cevap verebilirim;
Ayrılıkçı Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs’ı bölmekle uğraştıkları gibi, Kıbrıs Rum milliyetçileri de ülkemizin bölünmüşlüğünü derinleştiriyor. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurumlarında sadece Kıbrıslı Rumların yer almasını istiyorlar.”
“NE KIBRISLI TÜRK BİR PROFESÖRE NE DE KIBRISLI TÜRK AP MİLLETVEKİLİNE TAHAMMÜLLERİ VAR”
Kızılyürek, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın, Kıbrıslı Türkleri devletin kurumlarına geri dönmeye çağırdığı bir dönemde, devlet üniversitesi kadrosunda bulunan tek Kıbrıslı Türk profesörün “kovulmasının” tam bir ironi olduğuna işaret etti ve “Ne bir Kıbrıslı Türk profesöre, ne de Kıbrıslı Türk bir Avrupa milletvekiline tahammülleri vardır” dedi.
Kıbrıs Rum milliyetçiliğinin tarihsel olarak iki gruba karşı olduğunu, bunlardan birinin Kıbrıslı Türkler, diğerinin de solcular olduğunu ifade eden Kızılyürek, şöyle devam etti:
“İltimas İstemiyorum! Yaptığım politik tespitlerden iltimas veya imtiyazlı herhangi bir davranış beklediğim anlaşılmasın. Fakat iyi veya kötü niyetle ‘yasa yasadır’ diyenlere, söz konusu yasanın kabul edilmez ve anakronizm olduğunu söylemek isterim.
Yasama kurumu doğru dürüst iş yaparak bu yasayı değiştireceğine, bunu siyasi amaçlarla kullanmaya yelteniyorlar. Çok açıktır ki, ‘Avrupa Parlamentosu Üyelerini Seçmeye Dair Kanun (2004)’, hem eşitlik hem de orantısallık ilkelerini çiğnemektedir. Özel üniversitelerde çalışan akademisyenlere tanıdığı hakları devlet üniversitelerinde çalışan akademisyenlere tanımamaktadır.
Avrupa yurttaşları arasında eşitlik ilkesini de çiğnemektedir. Diğer AB üyesi devletlerde akademisyenler hem üniversitelerdeki pozisyonlarını koruyup hem de Avrupa Parlamentosu Üyesi olabiliyorlar. Oysa Kıbrıslı AB yurttaşları bu haktan mahrum bırakılıyor. Hukuk yoluna başvurarak meşru haklarımı sonuna kadar savunacağım.”
Niyazi Kızılyürek, her zaman yanında duran Kıbrıs Üniversitesi’ne teşekkür ederek, “Özellikle de üniversitemizin rektörü Tasos Hristofidis’e. Yirmi yedi yıl önce şahsımı hedef alan saldırılarda yanımda durarak beni destekledi. Bugün, 27 yıl sonra yine yanımda durarak hakkaniyeti savunuyor” ifadelerini kullandı.