Site icon Londra Gazete

Masayı Rum lider devirdi, ancak…

Yeniden CTP çatısı altında siyasete dönen eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, müzakere sürecinin bitmesinde iki liderin de kusurlu olduklarını savundu.

Yeniden CTP çatısı altında siyasete dönen eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, müzakere sürecinin bitmesinde iki liderin de kusurlu olduklarını savundu.

Kıbrıs’ta Şubat ayında başlayan müzakere sürecinin  sona ermesinin yankıları sürüyor. KKTC’nin eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, adada on yıllardır süren soruna çözüm bulunacağı ümidi veren, ancak yerini son yılların en büyük gerilimine bırakan durumu Londra Gazete için değerlendirdi.

Müzakerelerin iki taraf liderlerinin tavırlarından dolayı kesintiye uğradığını kaydeden Talat, sürecin yeniden başlamasının önümüzdeki yıl KKTC’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden çıkacak sonuca bağlı olduğunu belirtti. Gerginliğe rağmen umudunu koruduğunu ifade eden Talat, “Müzakereleri bitiren, masayı deviren Rum lider Anastasiadis oldu. Ancak ona da bu kozu veren Eroğlu’dur” dedi.

Bir süre önce yeniden CTP’de siyasete başladığını açıklayan Mehmet Ali Talat, Liderlerin müzakere sürecinde olumlu rol oynamadıklarını savunurken sözlerini şöyle sürdürdü:  “Benim Eroğlu’na yönelik eleştirilerim görüşmelerdeki tavrından dolayıdır. Dolayısıyla burada kim daha kusurluydu değerlendirmesinde bulunmam. Rumlar sonuçta uluslararası alanda tanınan taraf olarak ‘neden Türk tarafı ile anlaşsınlar’ psikolojisi içinde olabilirler. Bunu aşmak ve Rum tarafını masaya oturtmak için daha olumlu bir yaklaşım gösterilebilirdi.”

Şubat ayında başlayan müzakere sürecine, başta AB ve ABD olmak üzere uluslararası çevrelerin güçlü desteğini de değerlendiren Talat, “Müzakereleri yürüten oyuncular olumlu rol oynamadıkları için diğer faktörler ve batılı oyuncular çok fazla öne çıkıyordu. Bizim müzakere sürecimizde de batının desteği mevcuttu. İngiltere Başbakanı Gordon Brown’un daveti ile Londra’ya gelerek görüşmelerde bulunmuştum. Ancak o dönem, esas oyuncular olarak ben ve Rum lider masada olduğumuz için söz konusu destek öne çıkmıyordu. ABD Başkan yardımcısı Biden’in Mayıs ayındaki ziyaretinin de başarısız bir ziyaret olduğu görülmüş oldu” dedi.

‘GÖRÜŞMELER OLUMLU GİTSE TÜRKİYE SON ADIMLARI ATMAZDI’

Eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Rum tarafının müzakerelerin bitirilmesine gerekçe olarak gösterdiği, Türk gemilerinin Akdeniz’de sismik araştırmalar yapmasının haksız bir yaklaşım olduğunu vurguladı.
“Eğer müzakereler iyi gitseydi Türkiye doğalgaz arama çalışmalarına girmezdi. Müzakereler meyve veren bir süreç olsaydı, Türk hükümeti bu yola başvurmazdı” diyen Talat, doğal gaz yataklarında Kıbrıslı Türklerin de haklarının bulunduğunu ve bunu koruyabilecek tek ülkenin Türkiye olduğunu kaydetti. Rumların ‘Kıbrıslı Türkler enerji kaynaklarından çözüm olduktan sonra yararlanmalı” tezini savunduklarına dikkat çeken CTP’li politikacı, bunun Türk tarafı açısından kabul edilemez olduğunu da sözlerine ekledi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, müzakere sürecinin yeniden başlaması için taraflar arasında mekik dokuyor.

BM TEMSİLCİSİ MEKİK DOKUYOR

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Rum tarafının askıya aldığı müzakerelerle ilgili görüş alışverişinde bulunmak amacıyla Türkiye’ye ve Yunanistan’a gitti. Eide, bu hafta içerisinde adadaki Rum ve Türk liderlerle de biraraya gelecek.
KKTC’de son gelişmelerle ilgili vatandaşları bilgilendirme turuna çıkan KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, özel temsilcinin Ankara’dan Kıbrıs konusunda tavizler istediğini ve geri çevrildiğini ileri sürdü. Müzakerelerin yendien başlaması için için herhangi bir önkoşulu kabul etmeyeceklerini vurgulayan Eroğlu, aksi takdirde Güzelyurt’un Rumlara verilmesi gibi taleplerle de karşılaşabileceklerini savundu.

Öte yandan Lefkoşa’da Rum Dışişleri Bakanı ile buluşan İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Kıbrıs’ta yükselen tansiyonun gereksiz olduğunu inandıklarını söyledi. Türkiye’nin bölgedeki diğer ülkelerin egemenlik haklarına saygı duyması gerektiğini ileri süren Lieberman, Rumların bu konuda uluslararası toplumla birlikte hareket ettiğini de savundu.

Exit mobile version