KKTC Başbakanı ve Ulusal Birlik Partisinin (UBP) cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar, 11 Ekim’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminden önce İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Türklere seslendi.
Cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar, İngiltere’deki vatandaşlara hitap ederek Londra Gazete’ye özel açıklamalarda bulundu.
Ersin Tatar tarafından paylaşılan mesaj şöyle:
“Sevgili Vatandaşlarım
1974 Kıbrıs Harekâtı sonrasında okulumun Güney Kıbrıs kesiminde kalması sebebiyle eğitimime yatılı olarak İngiltere’de, Londra’daki Forest School’da devam ettim. 1982’de Cambridge Üniversitesi’nden iktisat alanında mezun olup, PricewaterhouseCoopers’den mali müşavir ünvanını aldım ve ilk iş hayatımı Londra’da geçirdim.
İngiltere’de yaşayan Kıbrıs Türklerinn yoğun olarak yaşadığı bir ülke olduğunu, KKTC ile gönül birliği bulunduğunu ve KKTC’nde önemli yatırımlar gerçekleştirdiklerinni çok iyi bilmekteyim.
KKTC’NIN DAHA DA GÜÇLENMESI
Bilindiği üzere, İngiltere’nin Kıbrıs adasında garantörlük meselesi vardır. Dolayısıyla, İngiltere, Kıbrıs’taki üsleri ile bir taraftır ve 5’li görüşme olacaksa, buradaki siyasilerle ve dostlarla temaslarımızı sürdürmemiz gerekir. İngiltere’de yaşayan Kıbrıs Türkleri siyasi makamlarda olmasalar da, halkın içinde lobi faaliyetleri bizler için önemlidir. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması sebebiyle, KKTC için doğabilcek fırsatları araştırıp öğrenmemiz ve siyaset geliştirmemiz gerekir. Bu meyanda, Başbakan olarak direk uçuşlar ile seçme/seçilme hakları gibi konuları başlatmış bulunmaktayım. Amacımız, KKTC’nin daha da güçlenmesi için hep birlikte çalışmaktır.
11 Ekim 2020 tarihinde KKTC’nde zorlu bir seçim yaşanacağı öngörülmektedir. Dolayısıyla, seçim süresi içerisinde, çeşitli adaylar tarafından yapılan açıklamalar ve icraatlar ile KKTC vatandaşlarının desteği aranmaktadır. Bu meyanda, benim bir aday olarak görüşlerim ve 22 Mayıs 2019 tarihinden günümüze, bir Başbakan olarak icraatlarımın herkes tarafından çok iyi kavranılmasını arzu ederim.
KORONAVIRÜS
Öncelikle, 2020 yılı başından günümüze, kısa sürede tüm dünyada pandemiye dönüşen, sağlık sistemlerini büyük ölçüde krize sokan ve tüm dünya ekonomisini büyük zarara uğratan koronavirüs salgını bizi de etkisi altında idare edilmeye maruz bırakmıştır. Salgın hakkında global projeksiyon yapmak çok zor. Bildiğimiz kadarı ile önümüzdeki yıl aşılarımız olacaktır. Ancak, nüfusun önemli bir kısmına aşı sağlanabilmesi önümüzdeki yılın sonuna kadar süreceği de öngörülmektedir. Dolayısıyla, bir aşının ilk açıklanması ile ardından aşının tüm nüfuslara sunulması arasında önemli bir fark vardır. İnanıyorum ki, dünyadaki diğer ülkelere kıyasla ve de tüm eleştirilere rağmen, salgın KKTC’inde elimizde olan imkanlar dahilinde, sağlıkçılarımızın özverili çalışmalarıyla ve Türkiye’mizin yardımlarıyla kontrollü bir şekilde sürdürülmektedir.
EN BÜYÜK ZORLUK, DÖNÜM NOKTASINI TANIMAKTIR
Kuzey yarımkürede kış geliyor ve, Avrupa bölgeleri de dahil olmak üzere, çok az kontrolün olduğu alanlar vardır. Bu yüzden, çok yakında daha katı önlemler almak zorunda kalacak ülkeler olduğuna inanıyorum. Fransa, İngiltere, İspanya ve diğer Avrupa ülkelerindeki vakalarda artış görülmektedir. Dolayısıyla, çok erken önlem alamazsak, ekonomimizi düzeltemeyiz. Şu anda yürürlükte olan müdahale önlemlerinin bir şekilde değiştirileceğinin doğru zamanını bulmak çok zor bir görev. En büyük zorluk, dönüm noktasını tanımaktır.
Tüm eleştirilere rağmen, KKTC, pandemi süresinde başarı yakalamış, güvenli ve huzurlu bir ülke olduğumuzu ispat etmiş durumdayız. Türkiye’mizin büyük desteklerine borçluyuz. Türkiye’nin KKTC’nde ileri teknoloji ekipmanlarla donatılmış 100 yataklı acil durum pandemi hastanesi yapımı çok yakın bir zamanda kullanıma açılacaktır.
KIBRIS SORUNU
Herhangi bir barış anlaşmasının övgüye değer olduğuna katılıyorum ama hayal kurmaya gerek yok. KKTC’nde Türk ve Yunan nüfusu arasında çatışma yaşadık. Kıbrıs Rum liderliği 2004 yılında Annan Planı’nı reddederek ve AB içerisinde döngü oluşturarak yerel ihtilafı atlatıp gelecekteki şartlara hakim olacaklarını sanmışlardı. Bunun en bariz örneği ve şu anki Doğu Akdeniz çatışmasına dikkatinizi çekerim. Kıbrıs Rum’unun son 10 yıldan fazla bir sürede, Kıbrıs Türk’ünü düşünmeden, Batılı petrol şirketlerine sondaj haklarını dağıttığı ve sorunu bölgesel ölçeğe taşıdıklarını görmekteyiz.
‘ACI’ GEÇMIŞIN SIMGELERI BARBARLIK MÜZESI’NDE
Kıbrıs sorununun ‘adil ve kalıcı’ bir şekilde çözülmesi gerekir. Kıbrıs, 1950 yıllarından günümüze kadar geçen yaklaşık 70 yıldır sorun yaşamaktadır. Ada’da etnik kökeni, dini ve dili birbirinden farklı iki toplum yaşar ve Ada’nın ikiye bölünmesine sebep olmuştur. ‘Acı’ geçmişin simgelerinden biri Lefkoşa’daki Barbarlık Müzesi’nde görülmektedir. Müze, Kıbrıs Türk’lerinin acı geçmişi ve Kıbrıs Rum’larına neden güvenmemeleri gerektiğini hatırlatan birçok simgeden bir tanesidir.
SEÇIM BILDIRGESI
Seçim bildirgemde de belirtmiş olduğum gibi, Cumhurbaşkanı olarak benim duruşum aşağıda özetlenmektedir:
- Egemen Eşitliğimiz
- İki Devletli Çözüm
- Kosova Modeli Mümkündür
- Mavi Vatan’ın Eşit Ortağıyız
- Hidrokarbon Aramaları Sürecektir
- Kapalı Maraş Açılacaktır
- KKTC ile Türkiye Arasındaki İlişkiler iki Devlet ve Kardeşlik Temelinde Genişletirilecektir
- Cumhurbaşkanlığı Halkın ve Hükümetin Yanında Olacaktır
- Cumhurbaşkanı Kıbrıs Türk Halkını Her Alanda Destekleyecektir
Sevgili Vatandaşlarım, hep birlikte ‘artık yeter’diyerek ortak mücadeleyi hepimizin emeği ve katkısıyla ortak başarıya dönüştüreceğiz. Artık ayağa kalkma ve ‘Yeni bir geleceğe yürüme zamanıdır.”