Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, İsviçre’deki Kıbrıs görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlandığını hatırlatarak, “Eğer uluslararası aktörler, sadece ilgili taraflara çağrıda bulunarak Kıbrıs görüşmelerinin kaldığı yerden devam etmesini, müzakerelerin sürdürülmesini isterse size şunu garanti edebilirim ki bu olmayacak.” dedi.
Özersay, Cenevre Diplomasi ve Uluslararası İlişkiler Üniversitesinin düzenlediği “Kıbrıs Konusunda Alternatif Bir Yol” başlıklı konferansta konuştu. Konferansın açılışını yapan Üniversite Başkanı Colum Murphy, Kıbrıs görüşmelerinin deneyimli müzakerecisi Özersay’ı misafir etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Murphy, Cenevre’de bazı Rumların protesto girişimlerine de tepki göstererek, Kıbrıs sorununun konuşulmadan çözülemeyeceğini ifade etti. Uluslararası kamuoyunun aksine kendisinin Kıbrıs sorununa bakış açısının farklı olduğunu dile getiren Murphy, katılımcılara ve Özersay’a teşekkür etti.
Özersay ise Kıbrıs görüşmelerine müzakereci olarak 15 yılını verdiğini belirterek, “Üç KKTC Cumhurbaşkanı, dört Rum Cumhurbaşkanı ile çalıştım. Görüşmeler artık kısır döngüye dönüştü. Sorunun çözülmesi için artık başka alternatifler denenmesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
İsviçre’nin Crans-Montana kentinde 2017 yılında Kıbrıs görüşmelerinin sonuçsuz kalmasının ardından sürecin çöktüğünü dile getiren Özersay, taraflar arasında “ortak vizyonun” olmamasının en büyük sorunu teşkil ettiğine işaret etti.
Özersay, Kıbrıs’ta son 50 yıldır gündemde olan “federal ortaklık” modelinin, ana aktörlerce “yetki ve refah” paylaşımı olmadan hayata geçirilmesinin mümkün olmadığının altını çizdi.
Eski Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan Planı’nın 2014’te Kıbrıs Rum kesimi tarafından reddedildiğini anımsatan Özersay, Annan’ın hazırladığı bir raporda “Rumların yetkileri ve refahı Türklerle paylaşmak istemediğini” yazdığını aktardı.
Özersay, Kıbrıs’taki mevcut statüko ve çözümsüzlüğün en çok Türk tarafına zarar verdiğine işaret ederek, “Bugün, kapsamlı bir çözümün olmadığı bir Kıbrıs’ta dahi, Rum kesimi hükümeti Kıbrıs’taki tek meşru hükümet gibi muamele görüyor. Hatta kapsamlı bir çözüm bulunmadan Rumların Avrupa Birliğine tam üyeliği kabul edildi.” dedi.
Rumların, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarının da tek sahibi gibi hareket ettiğini vurgulayan Özersay, mevcut statüko lehine olduğu için Rum hükümetinin çözüme yanaşmadığını belirtti. Özersay, 1968’de başlayan ve 50 yıldır devam eden sonu olmayan Kıbrıs görüşmelerinin temelini oluşturan “federal ortaklık modelinin” artık çok yıprandığını vurguladı.
Hidrokarbon yataklarının adanın her iki tarafındaki toplumun da “müşterek sahibi” olduğu gerçeğinin herkes tarafından kabul gördüğünü belirten Özersay, “Bu alanda alternatif bir iş birliği yolu bulmak zorundayız. Eğer bunu başarabilirsek hem bölgede hem de Kıbrıs’ta ilgili aktörler arasında karşılıklı bağımlılık olacak.” diye konuştu. Özersay, bölgedeki istikrarın garantisinin “karşılıklı bağımlılık” olduğunun altını çizerek, “Bunun için biz KKTC olarak pragmatik bir yaklaşımda bulunarak esneklik göstermeye hazırız.” dedi.
Konuşmasının ardından soruları cevaplayan Özersay, yabancı bir diplomatın Kıbrıs ara bölgede mayın temizlenmesine ilişkin sorusu üzerine, şunları kaydetti: “KKTC olarak adadaki mayınların tamamının birlikte temizlenmesi teklifinde bulunduk. Ama bu teklif (Rumlarca) kabul edilmedi. Ama en azından iki lider bazı yerlerde mayınların temizlenmesi konusunda anlaştı ve süreç başladı. Bunun yanı sıra ara bölgeye yönelik bazı soru işaretleri var. Liderler bu bölgedeki bazı yerlerde mayın olup olmadığından emin değil. Biz Kıbrıslı Türkler olarak daha önce de deklare ettiğimiz gibi adadaki tüm mayınları temizlemeye hazırız.”
Özersay, Kıbrıs görüşmelerinin yeniden başlamasına ilişkin başka bir soruya da “Eğer uluslararası aktörler, sadece ilgili taraflara çağrıda bulunarak Kıbrıs görüşmelerinin kaldığı yerden devam etmesini, müzakerelerin sürdürülmesini isterse size şunu garanti edebilirim ki bu olmayacak.” karşılığını verdi.
Konferansta, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi Nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Sadık Arslan, Türkiye’nin Cenevre Başkonsolosu Mehmet Sait Uyanık, KKTC Cenevre Temsilcisi Gizem Alpman, Cenevre merkezli sivil toplum kuruluşlarının başkanları ve diplomatlar da katılımcı olarak yer aldı.