Güney Kıbrıs, “münhasır ekonomik bölgesi” içerisinde “yasa dışı sondaj yapıldığı” gerekçesi ile Fatih sondaj gemisinde çalışanlar ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ile işbirliği yapan şirketlerin yetkilileri hakkında tutuklama emri çıkardı.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, münhasır ekonomik bölgesi içerisinde yasadışı sondaj yapıldığı gerekçesi ile Fatih sondaj gemisinde çalışanlar ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile işbirliği yapan şirketlerin yetkilileri hakkında tutuklama emri çıkardı.
7 Mayıs’ta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) ruhsat vermesiyle birlikte Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurları, sondaj çalışmaları yapıldığı bölgede görev yapmaya başlamış, Rum yönetimi Kıbrıs Radyosu aracılığıyla Fatih gemisinde görev alan personele “uluslararası tutuklama emri çıkarırız” mesajını iletmişti.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Fatih Sondaj gemisinde görevli personeli ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, (TPAO) ile işbirliği yapan şirket yetkilileri ile birlikte 25 personeli ve gemi mürettebatı hakkında ki tutuklama kararında Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kendi deniz bölgesinde izinsiz olduğunu gerekçe göstererek uluslararası alanda girişim başlattığı öne sürüldü.
Rum Fileleftheros gazetesinin, “Adresler ve isimler” manşetiyle verdiği habere göre; Rum Yönetimi, Mayıs ayından bu yana Baf’ın 36,50 deniz mili açığında bulunan Fatih sondaj gemisinde çalışanların bütün verilerini de elde etti.
TATAR: “TÜRKİYE VE KKTC’Yİ DOĞU AKDENİZ’DEN DIŞLAMAYA, HAKLARIMIZI GASP ETMEYE ÇALIŞIYORLAR”
Rumların tutuklama kararına Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ersin Tatar’dan tepki geldi:
Tatar, hukuksuzluk yapanın KKTC’nin önerileri ve haklarını yok sayarak anlaşma ve araştırmalar yapan Rum tarafı olduğunu söyledi, tutuklama kararı ile ilgili uzlaşı çağrısı yaptı:
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve onunla işbirliği yapanlar kendi çıkarları için Türkiye ve KKTC’yi Doğu Akdeniz’den dışlamaya, haklarımızı arzu ettikleri gibi gasp etmeye çalışıyorlar. Bütün oyun, her türlü yola başvurarak Türkiye’nin güçlenmesini engelleme ve Kıbrıs Türk Halkı’nı değerlerinden, ait olduğu milletten kopararak güdük hale getirme oyunudur. Ancak bilinmelidir ki, hiç kimse Kıbrıs Türk Halkı ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını yok sayamaz, bizi ve Türkiye’yi haklarımızdan geri adım atmaya zorlayamaz. Doğu Akdeniz’de bir yasa dışılık, haksızlık, hukuksuzluk yapan varsa, o da bizim önerilerimizi ve haklarımızı yok sayarak anlaşmalar ve araştırmalar yapan Rum tarafıdır. Dolayısı ile Fatih Sondaj gemisinin çalışmaları ile ilgili olarak 25 kişi hakkında tutuklama kararı aldıran Rum Yönetimi’ni bir kez daha böylesi sonuç alınamayacağı kesin olan adımlardan geri durmaya ve bizimle uzlaşmaya davet ediyorum. Ya hakkaniyet ve adalet ölçüleri çerçevesinde uzlaşacağız ya da onlar ne yapıyorsa, mütekabiliyet esası çerçevesinde biz de yapacağız. Biz, Kıbrıs konusunun çözüm çabaları dışında hidrokarbonlar konusunun Rum yetkililerle ele alınıp çözülmesinden yanayız. Böyle bir adımın meselenin halline önemli katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Birleşmiş Milletler ve üçüncü tarafları uyarıyoruz; Rum tarafının bu önerimizi sürekli reddetmesinden ve gerginliği artırıcı kararlar almasından doğacak sonuçların sorumlusu biz olmayacağız.”
Doğu Akdeniz’deki doğal gaz arama faaliyetleri ile ilgili geçen hafta yaptığı açıklamada “Kuzey Kıbrıs’taki Türk soydaşlarımızın hakkını koruyacağız” demişti.
Erdoğan, “Bölgedeki hakları kimse kusura bakmasın hiç ilgisi alakası olmayanlara da yedirtmeyiz.” diye konuşmuştu.
Dünya enerji devlerinin Doğu Akdeniz’de doğalgaz ve petrol arama faaliyetleri sürerken, Türkiye ve KKTC, uluslararası sularda arama kurtarma tatbikatı düzenlemeye hazırlanıyor.
Her yıl aynı tarihlerde düzenlenen “Şehit Teğmen Caner Gönyeli-2019 Arama Kurtarma Davet Tatbikatı” bu yıl 10-13 Haziran tarihlerinde Kıbrıs adasında gerçekleştirilecek.