Rum Dışişleri Bakanı Ioannis Kasoulides, Güney Lefkoşa’nın Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nin korunması için Türkiye’nin NAVTEX’ini uzatmasıyla ilgili bir sonraki adıma karar vermek için cuma günü Brüksel’de yapılacak toplantıda Avrupa Konseyi’nin gayrı resmi tepkisini görmeyi beklediğini bildirdi.
Görevinden ayrılmaya hazırlandığını bugünlerde Kıbrıs Haber Ajansı’na (KHA) bir demeç veren Kasoulides, Ankara’nın davranışlarının, duran barış müzakerelerinin siyasi bir çözüm için başlamasına yönelik çabaların sürdüğü bir zamanda olduğunu belirtti.
Bir soruyu yanıtlayan Rum Dışişleri Bakanı, bu konuya BM’nin gösterdiği Pontius Pilatius (suç bende değil günah benden gitti) tutumundan büyük hayal kırıklığına uğradığını ifade etti; bu konunun Deniz Hukuku’yla ilgili uluslararası anlaşmayı ilgilendiren bir konu olduğuna dikkati çekti.
Kasoulides, Britanya’nın Avrupa Bakanı’nın bu konuda Avam Kamarası’nda bir soruya verdiği ‘tümüyle kabul edilmez’ yanıtının önemli olduğunu söyledi.
Ankara’nın 22 Şubat’ta sona erecek NAVTEX’ini uzatmasından sonra Doğu Akdeniz’deki durumun ne olacağını yorumlaması istenen Ioannis Kasoulides, Türkiye’ye yönelik diplomatik çabalar yapan devletlerin, Saipern 12000 gemisi bölgede olduğu sürece bu çabalardan yorulmayacaklarını ve devam edeceklerini kaydetti.
ENI adına Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde sondaj çalışmaları yapan Drillship Saipem 12000 gemisi, 9 Şubat Cuma günü Türk savaş gemileri tarafından Kıbrıs’ın MEB’ndeki Blok 3’teki görev alanına giderken durdurulmuş ve gittiği bölgede askeri hareketlilik olduğu uyarısı yapılmıştı.
Rum Dışişleri Bakanı, hükümetin cuma günkü Avrupa Konseyi toplantısının sonucu görmeyi bekleyeceğini, Nicos Anastasiades’in Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin davranışlarıyla ilgili konuyu gündeme getireceğini bildirdi.
KHA’na “Bir sonraki adımlarımız Konsey’in tepkisine bağlı olacak. Çünkü bildiğiniz gibi bir şey yapmadan duramayız. Brüksel’deki Konsey toplantısından sonra konuşma hakkımızı saklı tutuyoruz” diyen Kasoulides, Ankara’nın kendine ait veya Kıbrıslı Türklere ait iddiasında olduğu bölgelerdeki keyfi davranışlarının, Kıbrıs Türk Toplumunun tamamen bu davranışlarla yaratılan durumla ilgili sorumluluklarını hafifletmediğini vurguladı.
Rum Dışişleri Bakanı, “Sorun basitçe Kıbrıs ve Türkiye arasında bir sorun değildir. Bu,Kıbrıs sorununu çözmeye yönelik müzakerelerin BM gözetiminde başlaması için normal çabaların yürütüldüğü bir zamanda ortaya çıkan bir sorundur” şeklinde konuştu.
Kasoulides, bu durumun sonuçlarının sadece Türkiye’ye değil Kıbrıslı Türklere de dokunacağına işaret etti.
Avrupa Birliği’nden ayrı olarak Kıbrıs’ın Türkiye’nin kışkırtma faaliyetlerini şikayet ettiği diğer kurumların hangileri olduğu sorusuna Ioannis Kasoulides verdiği yanıtta, Saipern 12000 gemisinin yeni sondaj alanı Soupia bölgesine giderken durdurulduğu 9 Şubat Cuma gününden bu yana boş durmadığını hatırlattı.
“Yaptıklarımızı kamuoyuna anlatmayarak sessiz diplomasiyi tercih ettik” diyen Kasoulides, başka soruları yanıtlarken de BM’nin soruna yaklaşımından büyük hayalkırıklığı duyduklarını belirtti.
Rum Bakan, “BM’nin konuya yaklaşım şeklinden büyük hayalkırıklığı duyduk. BM sözcüsünün duruşu, BM Genel Sekreteri adına konuşması Pntious Pilatius (suç bende değil günah benden gitti) benzeri bir davranıştı. Ancak bu konu, BM Deniz Hukuku Sözleşmesini ilgilendiren bir konudur” dedi.
Ioannis Kasoulides, BM Genel Sekreteri’nin, adadaki iki topluma yönelik iyiniyet misyonu görevi olan bir kişi olarak değil BM’nin başı gibi hareket ederek eşit bir mesafe korumasının ‘hayalkırıklığına uğrattığını’ söyledi.
Kasoulides, Britanya’nın Avrupa Başkanı Sir Alan Duncan’ın Avam Kamarası’nda milletvekillerine verdiği cevabın ‘tamamen kabul edilmez’ olduğunun da altını çizdi.
Rum Dışişleri Bakanı, Birleşik Krallığın Kıbrıs’la, garantör güç olmaktan öte birçok nedenden dolayı özel bir ilişkisi olduğunu, Kıbrıs Konferansı’na katıldığını, eğer şimdi bu durumu değerlendirmeye karar verdiyse bunun çok üzücü olduğunu vurguladı.
Kasoulides, bunun ikili ilişkilere bir yansıması olacağının şüphesiz olduğunu, son beş yıldan bu yana, güvenlik, Birleşik Krallığın iki askeri üssüyle işbirliği, Lefkoşa’nın Brexit’le ilgili sergilediği anlayış ve işbirliği dahil bu ilişkilerin her alanda geliştiğini hatırlattı.
“Birleşik Krallık’la ilgili herhangi bir tespite tanıklık etmek için burada değilim ancak bu konuyla ilgili derin üzüntümü ifade etmeme izin veriniz” diyen Ioannis Kasoulides, Sir Alan’ın Güney Kıbrıs’ı ilk defa hayalkırıklığına uğratmadığına dikkat çekti; Temmuz Konferansı’nda Kıbrıs’la ilgili duruşundan, özellikle son konuşmasının, 1974’teki harekattan bu yana bölünmüş olan Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için bir anlaşmaya varılmasını amaçlayan Konferans’ın çöküşünde katalizör olmasından söz etti.
Dışişleri Bakanı, bunun kendisine o zaman söylendiğini, ancak yaklaşımının Britanya hükümetlerinin son beş yıldan beri benimsedikleri yaklaşımından tamamen farklı bir yaklaşım olduğunu belirtti. (HABERKIBRIS)