Kudret Özersay, Kıbrıs adası etrafındaki hidrokarbon ve deniz yetki alanları konusunda yaşanan kriz üzerine yazılı bir açıklama yaptı.
KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Kıbrıs Rum tarafının ve petrol–doğal gaz şirketlerinin bir aşamada Kıbrıs Türk Halkını muhatap almak ve bulunacak kaynakları paylaşmayı konuşmak zorunda kalacaklarını, denizlerdeki kaynakların her iki halka da ait olduğunu açıkça kabul ederlerken Kıbrıs Türk Halkını daha fazla göz ardı edemeyeceklerini vurguladı.
Özersay, Kıbrıs adası etrafındaki hidrokarbon ve deniz yetki alanları konusunda yaşanan kriz üzerine yazılı bir açıklama yaptı.
Dışişleri Bakanı Özersay, şunları kaydetti:
“Bazen bazı krizler fırsatları da beraberinde getirir. Hidrokarbon ve deniz yetki alanları konusunda yaşanan son kriz Türkiye ve KKTC’nin soğuk kanlı yaklaşımları nedeniyle bir çatışmaya dönüşmemiştir ve dönüşmesini de istemiyoruz. Kıbrıs Rum liderliği, Kıbrıs sorunu çözülmeden ya da çözüm olmasa dahi oturup Kıbrıs Türk tarafıyla bu zenginliklerin çıkarılması ve paylaşılması konusunda bir uzlaşmaya varmadan bu konularda yoluna devam edemeyeceğini, bizim buna izin vermeyeceğimizi anlamalıdır. Hem sorunların çözümünde ayak sürüyüp hem de o sorunların yarattığı statükodan faydalanmak adil ve kabul edilebilir değildir. Rum tarafının Avrupa Birliği üyeliği de maalesef bu şekilde gerçekleşmiştir ve herkesin de tecrübe edindiği üzere bu gelişme Rum tarafını uzlaşmadan, çözümden uzaklaştırmış, daha bir katı noktaya itmiştir. Petrol-doğal gaz konusunda benzeri bir gelişmeye müsaade etme niyetimiz yoktur.
Bir yandan bu zenginliğin sahiplerinden birisi olduğumuz kabul edecekler, diğer yandan ise bize sormadan, bizi muhatap almadan yollarında devam etmeye çalışacaklar. Bu, ne uluslararası hukuka, ne de hakkaniyete uygun olur. Birisinin hakkının varlığını kabul ediyorsanız, onun gereğini yapmak zorundasınız. Nasıl ki bir kişinin bir malın sahiplerinden birisi olduğunu kabul ettiğinizde ona ya malını ya da tazminatını bir aşamada bir biçimde ödemek zorundasınız, denizlerdeki hidrokarbon zenginlikleri konusu da aslında öyledir. Bir kere bu kaynaklar bize de ait madem ki ve siz de bunu kabul ediyorsunuz, o halde bu kaynaklar konusundaki tasarruflarınızı yaparken bu Halkın da rızasına başvurmak, bu Halkı muhatap almak zorundasınız. Bundan kaçamazlar.” (HABERKIBRIS)