Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile İktisadi Kalkınma Vakfı (KV) tarafından düzenlenen, “Güncel Gelişmeler Işığında Kıbrıs Görüşmelerinin Geleceği ve Türkiye İçin Çıkarımlar” konulu toplantı Wyndham Grand İstanbul Levent Otel’de yapıldı.
Akıncı, toplantıda Taşınmaz Mal Komisyonu’nun çalışmalarının ne aşamada olduğuna yönelik bir soru üzerine, bu komisyonun Kuzey’de harekattan sonra malları kalan Rumların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) giderek Türkiye aleyhine açtıkları davaların birikmesinin ardından kurulduğunu anlattı.
Taşınmaz Mal Komisyonu’nun çalışmalarıyla ilgili, “Bu komisyona şu ana kadar 6 bin civarında başvuru yapıldı. 2005 yılında oluşturuldu, 12 yıllık bir geçmişi var. 6 binin üzerinde başvurudan şu ana kadar sadece yüzde 10’unu sonuçlandırdık, 600 civarında. 279 milyon Euro civarında tazminat ödedik. Türkiye’nin ciddi katkılarıyla elbette” ifadelerini kullandı.
Komisyonun bir anlamda “yerel çare müessesesi” olduğunu vurgulayan Akıncı, AİHM’nin Rumlara, “Bize gelmeden önce oraya başvurun, oradan tatmin edici bir sonuç almazsanız ancak o takdirde bize gelebilirsiniz” dediğini aktardı.
Bu değerlendirme sonrasında KKTC’nin Türkiye ile anlaşarak bu komisyonu oluşturduğunu ifade eden Akıncı, şöyle konuştu:
“Bu komisyona şu ana kadar 6 bin civarında başvuru yapıldı. 2005 yılında oluşturuldu bu komisyon, 12 yıllık bir geçmişi var. 6 binin üzerinde başvurudan şu ana kadar sadece yüzde 10’unu sonuçlandırdık, 600 civarında. 279 milyon Euro civarında tazminat ödedik. Türkiye’nin ciddi katkılarıyla elbette. Ama hala kararı alınmış ve ödenmemiş dosyalar var. Sonuçlandırılmayı bekleyen dosyalar da epeyi kabarık. Bu konu o kadar önemli ki eğer buna bir çıkış yolu bulmazsak AİHM’de geçersiz kılınma tehlikesi de mevcut. Dolayısıyla buna kaynak yaratmak çok önemli. Bizim kendi iç kaynaklarımızı da harekete geçirmemiz ve Türkiye’nin desteğini devam ettirmesi son derece önemli. Şu ana kadar yalnız tek taraflı gitti, Türkiye’nin desteğiyle gitti. Türkiye diyor ki ‘Siz de buna katkıda bulunun’. Oradaki hükümetler de, bizim hükümetlerimiz de sadece şimdiki değil, bundan önceki de buna çare arayışı içinde. Bir çaba var ama birçok işimizde olduğu gibi sonuç yok.”
Cumhurbaşkanı Akıncı, bu sorunun çözümlenmesi için toplantılar düzenlediğini ve bu toplantıya tarafların çağrıldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu konuyu askıda bıraktığımız takdirde, çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalabileceğimizi görebiliyorum. Çözüm ihtimalinin arttığı dönemlerde başvurular azalır, ama çözümden umutların kesildiği dönemlerde de başvurular artar. Neden? Çünkü artık 43 yıl geçti, 1974’ten günümüze. İnsanlar mallarıyla ilgili tazminat almak istiyorlar. Bu kadar insani ve anlaşılır bir durumdur bu. Bir fikir edinmeniz için söyleyeyim. 1974 itibarıyla geçerli tapular dikkate alındığında Kuzey Kıbrıs’ta kalan tapulu Rum mallarının yekunu 1,5 milyon dönüm civarındadır. Bizim güneyde bıraktığımız 500 bin civarındadır. Dolayısıyla 1 milyon dönüm civarında fark var arada. Bir şekilde bunu tanzim etmemiz var. Bir yolu takastır, bir yolu tazminattır, bir yolu da çözüm olduğu takdirde bir kısmını da iade etmektir. AİHM’nin ön gördüğü çerçeve de budur aslında. Mecbur etmiyor Kıbrıs Türklerini ‘İlla ki bu spesifik yeri iade edeceksiniz’ diye… Seçenekler bu saydıklarımdır; takas, tazminat, mümkünse iade.
DOĞAL GAZ İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR
Akıncı, doğal gaz yataklarıyla ilgili soruya da, bu alanda gerginlik yerine işbirliğine ihtiyaç olduğunu vurguladı. Bu konunun da gerginlik vesilesi olmaya devam ettiğine değinen Akıncı, İsrail’de ve Kıbrıs’ta tespit edilen doğal gaz bölgeleri olduğunu ifade etti.
Kıbrıslı Türkler olarak adanın geleceğinde siyasal hak bakımından ortaklaşmayı önerdikleri kadar, ekonomik getiriler anlamında da ortaklaşma istediklerini dile getiren Akıncı, “Kıbrıs’ın doğal gazının ortak olduğu görüşündeyiz” dedi.
Türkiye’den KKTC’ye gelen yıllık 75 milyon metreküp suyun da ortak kullanılabileceğini belirten Akıncı, güneye de bu sudan yararlandırma fırsatı verebileceklerini söyledi.
Doğal gazın Avrupa’ya ulaşması için Türkiye’nin en kısa, en ucuz ve en pratik güzergah olacağının altını çizen Akıncı, “Tabi bunu yapmak isterseniz en mantıklısıdır. Yapmak istemezseniz İsrail, Güney Kıbrıs, Yunanistan, İtalya diye başka güzergahlar kurarsınız. AB de bunun projesini destekler. Daha pratik yollar varken buna kaynak ayırır ve bunun gerçekleştirilmesi için Akdeniz yerine daha derin Ege sularından bu borunun geçirilmesi planlanır” diye konuştu.
Akıncı, aynı durumun elektrik konusunda da geçerli olduğunu belirterek, enerji kaynaklarının taşınmasında Türkiye’yi tecrit eden formüller üzerinde çalışıldığının altını çizdi.
TÜRKİYE’YE ENTEGRASYON
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs meselesinin çözümünde Türkiye’ye entegrasyonun düşünülüp düşünülmeyeceğine yönelik soruya da şu yanıtı verdi:
“İki seçenek ne Türkiye’nin ne Kıbrıs Türklerinin gündeminde yok. Nedir bunlar? Bir; biz Kıbrıs Türkleri olarak her şeyden önce Güney Kıbrıs’ın üniter yapısı içinde azınlık olmak istemiyoruz. Aynı şekilde Türkiye’nin 82. vilayeti olmak da istemeyiz. Bunu samimi olarak söylüyorum. Halkımız bu tercihte değil. Türkiye’nin de 82. vilayete ihtiyacı yok. Yeni dertlere de gerek yok siyasal anlamda. Bunları gündem yapıp da gereksiz yere Türkiye’nin başını ağrıtmaya da ihtiyacımız yok. Bunları konuşmaya gerek yok. Ama Türkiye ile çok yakın, sağlıklı bir ilişki içinde olmaya çok büyük ihtiyacımız var. Türkiye ile hem siyaset anlamında hem ekonomi anlamında işbirliği, dayanışma ruhu içinde hareket etmemize çok büyük ihtiyaç var. Bu ihtiyacın da devam edeceğini görüyoruz, hissediyoruz.”
Kıbrıs’ta federal bir yapı isteklerinde de samimi olduklarını dile getiren Akıncı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Formül basittir. Ya tek çatı altında bu iki kurucu devletli yapıyı oluşturacağız, çünkü onlar kabul etse de etmese de KKTC bir varlık, bir gerçekliktir. Bu bir devlettir, tanınmıyor olabilir ama bir yapıdır. Meclisiyle hükümetiyle cumhurbaşkanı ve en önemlisi halkıyla bir devlettir, demokrasidir. Eksiklerimiz, yanlışlarımız var. Ama bu varlığın orada olduğu da bir vakıadır, bir gerçekliktir. Bunu kimse görmezden gelemez. Ya bu varlığı bir çözüm çerçevesinde onlara eşdeğer bir yeni kurucu devlet yapılanması haline getirip federal çatıda buluşacağız ya da yan yana iki ayrı çatı olarak devam edeceğiz. Bunun yolu yok. Ben bunu söyleyince sesler yükselir. ‘Vay Akıncı ayrılıkçı mı oldu.?’ Ben yıllardır çözüm için, Kıbrıs’ta birleşme için, federal bir yapı için mücadele etmiş bir insanım. Ama bu sadece bizim gayretlerimizle olmuyor. Olmadığı noktada da kendi varlığımızdan vazgeçecek değiliz, gidip Rum tarafının azınlığı olacak da değiliz.”
KIBRIS ROZETİ
Akıncı, bir katılımcının, görüşmelerde Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis’in yakasında bir Kıbrıs rozeti taktığını belirterek, bundan rahatsızlık duyup duymadığını sorması üzerine, “Onu coğrafi bir işaret olarak görüyorum. Siyasi bir olgu olarak değerlendirmiyorum. O nedenle oradan bir rahatsızlığım yok. O benim orada, yanında durmamdan, o adanın kendine ait olmadığını zaten hem kendi görüyor hem de bütün dünya görüyor” ifadelerini kullandı. (KIBRIS.COM)