Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, Kıbrıs müzakere sürecinde Cenevre’ye gidilecek olmasının değil, Cenevre gidildiğinde ne yapılacağının önemli olduğunu belirtti.
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, Kıbrıs müzakere sürecinde Cenevre’ye gidilecek olmasının değil, Cenevre gidildiğinde ne yapılacağının önemli olduğunu belirtti ve bazı önerilerde bulundu. Kıbrıs Tv’de katıldığı televizyon programında Kıbrıs müzakerelerinin Cenevre’ye taşınmasıyla ilgili olarak değerlendirmelerde bulunarak Sevim Basri’nin sorularını yanıtladı.
Cenevre’ye gitmek için Rum liderin bir takım ön şartları öne sürdüğünü, Kıbrıs Türk tarafının da haklı olarak bunları kabul etmeyeceğini açıkça ortaya koyduğunu anımsatan Özersay, “İlk bakışta, Anastasiadis’in Cenevre’ye gidişle ilgili koyduğu ön şartların sulandığı, bir kısmının da ortadan kalktığı görülüyor. Öte yandan Cenevre’ye gitmemek için hala daha elinde bazı enstrümanlar olduğunu, bazı şeyleri bahane olarak kullanıp Cenevre’ye gitmeyebileceğini, bunun hala daha bir olasılık olduğunu bir kenara yazmak lazım” dedi.
Özersay konuşmasına şöyle devam etti:
“Yapılan BM açıklaması, halen daha Anastasiadis’in Cenevre’ye gitmekten vazgeçmesi için kendi açısından istismar edilebilecek unsurlar içeriyor. Bu ön şartlar sulandırılmış veya ortadan kalkmışsa da, Cenevre’de müzakere etmek için ortaya koydukları, ya da sonuca ulaşmak için ortaya koydukları ön şartlar duruyor. Bunları açalım. Cenevre’nin öncesinde, BM Genel Sekreteri açıklamasına bakacak olursak, Cenevre’ye gitmezden önce tarafların Güvenlik ve Garantiler konusunda bir ortak belge ya da ortak bir kağıt hazırlamaları ihtiyacından bahsediyor. Bunun için de Eide’ye bir görev verilmiş durumda. Sayın Eide böyle bir ortak belgenin hazırlanması için çalışacak. Sayın Eide yaptığı açıklamada, Cenevre öncesinde hazırlanacak bu ortak belgeyi, orada yapılacak müzakerelere bir zemin oluşturmak üzere bir çalışma olarak tanımlıyor. Yani Kıbrıs Rum tarafı, eğer Cenevre’ye dahi gitmek istemiyorsa, hatta Cenevre’ye gitmezden önce Güvenlik ve Garantiler ile ilgili kendi istediklerini alıp cebine atmak istiyorsa, bu çalışma kağıdı niteliğindeki kağıdı “önce
Güvenlik ve Garantiler’de bir tür anlaşmaya varacağız da sonra Cenevre’ye gideceğiz” şekline dönüştürmeye çalışabilir. Nitekim ve maalesef, Kıbrıs Rum tarafının sözcüsünün yaptığı bir açıklama var. Diyor ki; bu kağıt BM’nin kağıdı olmayacak. Tarafların kağıdı da olmayacak. Ortak bir kağıt olacak. Yani üzerinde anlaşmaya varılması gereken önemli bir belgeye dönüştürme niyeti var sanki. Buna dikkat etmek lazım.”
“Öze dair bir anlaşma değil, bir hazırlık kağıdı olduğu sürekli tekrarlanmalı”
Tarafların bu çalışma kağıdının üzerinde uzlaşılması gereken öze dair bir anlaşma olarak lanse edilmesi durumunda Cenevre’ye gitmenin koşullarının ortadan kalkabileceği uyarısı yaptı. Kıbrıs Rum tarafının “Cenevre’ye gitmeye tamam dedik ama ortak kağıdı oluşturamadık” gibi bir bahaneye yaratmaya kalkışmasının sürpriz olmayacağına dikkat çeken Özersay, “O yüzden buna dikkat etmek gerekir. Kıbrıs Türk tarafının ve BM’nin, aslında bunun, Cenevre öncesinde güvenlik ve garantilerde konunun özüne dair bir antlaşma anlamına gelmediğini, bunun bir hazırlık kağıdı olduğunu, müzakere için bir zemin teşkil edecek çalışma kağıdı olduğunu defaaten tekrarlamaları, altını çizmeleri gerekir” diye konuştu. Özersay, Kıbrıs Türk tarafının BM ile istişare içerisinde buna müsaade etmemesi gerektiğini kaydetti. Özersay ayrıca “Kıbrıs Türk tarafının sırf böyle bir kağıt hazırlanmalı diye bu kağıtta güvenlik ve garantilere ilişkin pozisyonunu erozyona uğratacak ya da sulandıracak ifadelerden de kaçınması gerekir” dedi.
Kudret Özersay konuşmasının devamında şunlara dikkat çekti:
“BM Genel Sekreteri’nin açıklamasının içerisinde Güvenlik ve Garantiler ile ilgili ilerleme vurgusu muhtemelen Sayın Anastasiadis dönüp iç politikasında ‘görüyorsunuz, orada da belirttim. Güvenlik ve Garantilerde ilerleme önemlidir’ diyebilsin diyedir. Bu konuda da bir uyarı yapmak istiyorum. Rum sözcünün bir açıklaması var ve diyor ki, Anastasiadis’e yapılan eleştiriler temelsizdir. Diğer konulara güvenlik, garantiler ve toprak başlığından sonra geçilecektir diyor. Şimdi Kıbrıs Rum tarafının, BM’nin bu açıklamasını istediği şekilde, yani şartlı şekilde okumasına ve yorumlamasına kesinlikle müsade edilmemesi ve bugünden tedbir alınması lazım. Yani BM Genel Sekreteri’ne de, özel danışmanına da, Rum tarafının bu açıklamayla ‘bunu bir ön şarta dönüştürmeye çalışıyor, buna müsade etmeyin’ diye Kıbrıs Türk tarafı ikaz etmelidir. Cenevre’de yakın geçmişte yaşadıklarımızı hiç bir biçimde unutmamamız gerekiyor. Neden? Bu müzakere sürecinde, başka bir Cenevre süreci yaşandı.
Başka bir İsviçre süreci yaşandı ve orada neyi gördük? Rum tarafı ile Yunanistan’ın iyi polis ile kötü polisi oynadıklarını gördük. Kıbrıs Rum lideri benim için tamam ben giderim derken, Yunanistan’ın ben gelmem dediğini gördük. Kıbrıs Türk tarafı daha önceki örneği BM’ye hatırlatıp, Yunanistan’ın da geleceğini güvence altına alın demesi gerekir.”
“Çözene kadar kalalım perspektifi canlı tutulmalı”
Özersay “Bu Cenevre kararı alınmazdan önce iki tarafın açıklamalarında örtüşen bir nokta vardı. Kıbrıslı Rum lider ‘benim şartlarım yerine gelirse çözene kadar Cenevre’de kalmaya hazırım’ diyordu. Kıbrıs Türk tarafı da, ‘Cenevre’ye şartsız giderim çözene, kadar orada kalırım’ diyordu. Çözene kadar kalmaya hazırız cümlesi Genel Sekreter’in açıklamasında yer almadı. Aslında başlangıçta taraflar arasında örtüşen bir perspektif olmasına rağmen BM’nin açıklamasında bu nokta maalesef yer almadı” dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Cenevre ile ilgili “bu artık bir ara aşama değil, son aşamadır” açıklamasının doğru bir tutum olduğuna ve bunu da muhafaza etmek gerektiğine vurgu yapan Özersay, Kıbrıs Türk tarafının BM ile birlikte ‘çözene kadar orada kalma’ perspektfini canlı tutması gerektiğini söyledi. Özersay, Kıbrıs Rum liderinin, Rum tarafında yapılacak seçimlerde aday olacağını ve bunun belli olduğunu ifade ederek, adaylığını güçlü bir biçimde ayakta tutabilmesi için bir taraftan merkez sağ ve milliyetçi seçmene hitap etmek istediğini söyledi. “Ve emin olun, seçim süreci geldiğinde bu geçen müzakere sürecinde ne var ne yok hepsini ortaya dökecek. Harita konusunu açacak, ben müzakere ettirdim diyecek. Bunları istismar edeceği endişesini taşıyorum” diye konuşan Kudret Özersay, Anastasiadis’in başka bir kesime daha hitap etmesi gerektiğine dikkat çekti. O kesimin de Kıbrıs’ta kapsamlı çözümü destekleyenler olduğunu belirten Özersay, o kesimin de desteğini alabilmek için Anastasiadis’in en azından müzakereleri çökerten taraf olmak istemediğini söyledi.
“Hesaplayamadığı bir zaman sapması var”
Rum liderin hesaplayamadığı bir zaman sapması olduğuna işaret eden Özersay “Müzakereler, doğal gaz kazıları başlamazdan önce bitme veya tıkanma noktasına geldi. Bir aralık doğdu ortada. Eğer bu ikisini bağlayamazsa ve müzakereler doğalgaz kazılarından önce sonuçlanırsa, doğal gazla ilgili başı ciddi anlamda ağrıyacak demektir. Sadece Kıbrıs Türk tarafının vereceği tepkiden dolayı değil, aynı zamanda şirketler bağlamında ortaya çıkacak olan belirsizlik ortamından da” diye konuştu.
Özersay, bu yüzden de Anastasiadis’in Cenever’yi doğalgaz takvimine bağlamaya çalışacağını ve erken tamamlamaktan kaçınacağını söyledi. Rum liderin, Cenevre’nin güvenlik-garantilerden ve topraktan başlamasını istediğini belirten Özersay, “Çünkü tıkanıklık olacaksa orada olmasını istiyor. Çünkü bu olursa çözüme Türkiye izin vermedi, engelledi demek ve suçlama oyununa girmek istiyor” diye konuştu. (KIBRIS)