Brexit’in, BK’deki göç sorununu çözecek hiçbir etkisi olmadı. Buna rağmen bazıları bunun o kadar da kötü görünmediğini düşünüyor. Ama kimse bir şeylerin yanlış olduğunu söylemeye cesaret edemiyor. Dolayısıyla kimse hiçbir şeyin sorumluluğunu almıyor.
Britanya ve Fransa, Fransa’nın kuzey kıyılarından Manş Denizi’ni geçen göçmenlerin sayısını azaltmak amacıyla son birkaç yıldır birlikte çalışmak için çok çaba sarf ediyor.
Rishi Sunak, Ruanda önerisinin göçmenleri BK’ye gelmekten caydıracağını umarken, göçmenlerin denizi geçmesini engellemesi için Britanya’nın Fransa’ya üç yılda 500 milyon sterlin vereceğini de Mart 2023’te açıklamıştı.
Bu para Fransız sınır muhafızlarının yanı sıra güvenlik kameraları, drone’lar ve gece görüş dürbünlerinin finansmanına harcanacaktı.
Ancak The Independent’ın yaptığı son araştırmalar, Fransız sınır muhafızlarının aslında göçmenlerin BK’ye gitme kararlarını desteklediğini ortaya koymuştu.
Fransa kıyılarındaki bir Afgan mülteci “BK’ye gitmek zorundayım çünkü Fransa bizi kabul etmiyor” demişti.
En kötüsü de her birkaç haftada bir polis gelip çadırlarımızı, battaniyelerimizi, her şeyimizi yıkıyor ve sonra yağmur altında hiçbir şeyimiz kalmıyor. Sadece çalışmak ve güvenli bir yaşam sürmek istiyorum. Huzurlu bir yaşam istiyoruz, umarız BK’de buna sahip olabiliriz çünkü burada buna sahip değiliz. Neden her birkaç haftada bir çadırlarımızı sökmek gibi bitmek bilmeyen bir işkenceye maruz kalıyoruz?
Sunak’ın sözcüsüyse Macron’un yorumlarına karşılık vererek Britanya’nın yasadışı göçe karşı çıkmaya “öncülük ettiğini” söyledi:
Uzun süredir Brexit yanlısı olan Sunak’ın aynı fikirde olmayacağı açık. AB’den sınırlarımızı kontrol altına almak için ayrıldık ve bunu yaparken de suç çetelerinin işleyişini bozmak için ortaklığımızla öncülük ediyoruz. Ekonomi açısından, size geçmiş performansımızı göstereceğim. Britanya halihazırda Fransa’yı geride bırakarak dünyanın en büyük 4. ihracatçısı olmuş durumda.