Filistinliler için Sağlık Çalışanları (HW4P), Filistinli Gençlik Hareketi ve Soykırım Karşıtı Doktorlar isimli sivil toplum kuruluşlarınca düzenlenen eyleme katılanlar, Londra’nın ikonik Westminster Köprüsü’nden Başbakanlık Ofisi 10 Numara’nın bulunduğu Downing Sokağı girişine yürüdü.
Hiçbir slogan atılmadan yapılan yürüyüşte eylemciler, Gazzeli gazetecilerle dayanışma göstermek için “basın” yazılı kasklar ve çelik yelekler giyerken ellerinde öldürülen çocukları simgeleyen kanlı örtüler ve İsrail saldırılarında öldürülen çocukların isimlerinin yazılı olduğu sembolik tabutlar taşıdı.
Yürüyüşün sona erdiği Downing Sokağı girişinde kurulan platformdan protestoculara seslenen Sınır Tanımayan Doktorlar İngiltere Başkan Yardımcısı Rachel Craven, İsrail’in Gazze’de kimsenin güvende olamayacağı bir ortam oluşturduğunu belirtti.
Han Yunus’taki meslektaşlarının kendisine yazdıkları bir mesajda saldırılar nedeniyle saatlerce aynı odada kalarak görevlerini yürütmeye çalıştıklarını anlattığını belirten Craven, sağlık çalışanı ve hastaların 9 kere bir hastaneden diğerine taşınmak zorunda kaldığının altını çizdi.
“Sağlık çalışanları ve hastalar gözaltına alındı, öldürüldü veya saldırıya uğradı.” diyen Craven, tüm bunların dünyanın gözü önünde yaşandığına vurgu yaparak, sağlık çalışanları açısından Gazze’de görev yapmanın imkansız hale geldiğini kaydetti.
Craven, İsrail’in Gazze’nin güneyindeki Refah’a kara birlikleriyle saldırı düzenleme planına da işaret ederek, “İsrail’in Refah’a kara operasyonu yapması felaket olacaktır bu yüzden yapılmamalı. Bölgeye hava saldırısı devam ederken bölgede çadırlarda yaşayan 1 milyondan fazla insan katliamın daha da artmasıyla karşı karşıya.” dedi.
İşgal Karşıtı İngiliz Yahudileri Platformundan (Na’amod) Emily Stevenson da konuşmasında 2022’de yapılan bir ankete göre 20’li yaşlardaki Yahudilerin yüzde 57’sinin Siyonist olduğunu belirtirken bu oranın 7 Ekim’den bu yana daha da düştüğü görüşünde olduğunu paylaştı.
Stevenson, “Akıntı tersine dönüyor. Yahudi toplumunun, İsrail’in katliamlarına, apartheid uygulamalarına, işgaline ve soykırımına desteği azalıyor ve her zamankinden daha az hale geldi.” diye konuştu.İngiliz hükümetini, İsrail’e verdiği askeri destek nedeniyle soykırımda işbirliği yapmakla suçlayan Stevenson, “İngiliz toplumunun yüzde 71’i ise ateşkesi desteklerken yalnızca yüzde 12’si İsrail saldırılarının devamını destekliyor. (Hükümet) Kimden aldığı hakla bunu yapıyor?” diye sordu.
Stevenson, Yahudilikte en önemli kuralın hayatın korunması olduğunu kaydederek, “Bunun Gazze’de yaşanmadığını görüyoruz. Hiçbirini seçmediğimiz toplum liderlerimizin bu ilkeye bağlılık göstermediğini görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Üyesi olduğu İşçi Partisinin ateşkes çağrılarını desteklememesi üzerine partisinden istifa eden Güney Afrika kökenli Oxford Belediye Meclisi Üyesi Jabu Nala-Hartley, Uluslararası Adalet Divanında ülkesinin İsrail’e karşı soykırım suçlamasıyla yaptığı başvuruya değindi.
İsrail’i ırkçı ve faşist olmakla suçlayan Nala-Hartley, Güney Afrika ve Filistin’in hikayesinin benzer olduğunu ifade ederek, “(Güney Afrikalı lider Nelson) Mandela, Filistin’i hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Biz Filistin’in yanında yer aldık. Mandela’nın dediği gibi ‘Filistin özgür olmadan biz tam manasıyla özgür olamayız.’ Biz de apartheidin birçok zulmüne maruz kaldık. Bugün Gazze’de yaşananlar ise hayal edilebileceğin çok ötesinde.” dedi.
ABD’li ve İngiliz siyasilerin İsrail’e verdikleri desteğe de tepki gösteren Nala-Hartley, “Özel şirketlerin desteğini de unutmamalıyız. İngiltere’deki 100’den fazla şirket, bu soykırımın ortağıdır.” ifadelerini kullandı.