İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve “Just Fair” isimli sivil toplum örgütünün, aileler ve refakatsiz çocukların kaldıkları otel ve benzeri yerlerde yaşadıklarına dair ortaklaşa yürüttüğü araştırmaya dair rapor yayımlandı.
Raporda, sığınmacıların barınma yerlerinde uluslararası standartlar ve İngiltere yasalarının getirdiği gerekliliklerin çok gerisinde kalan şartlarda yaşadığı belirtildi.
İngiltere’de sığınmacıların barınma, gıda, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi insan haklarını ihlal eden ciddi eksikliklerin tespit edildiği bilgisi paylaşılan raporda, hükümetin bu sorunları gidermek yerine “ülke genelinde sefaleti ve hak ihlallerini artıracak şekilde sığınmacıların barınmasına yönelik halihazırda sorunlu olan geçici düzenlemeleri genişleterek başarısız ve düşmanca ortamı artıran politikalar izlediği” aktarıldı.
Raporda, mavnalar ve yeniden düzenlenmiş kışlalar gibi yerlerin barınma yeri olarak kullanılmasının “bir çözüm olmadığı” belirtilirken, aksine daha fazla hak ihlaline yol açacağı bildirildi.
Söz konusu yerlerin yaşamaya elverişli olmadığı ve mahremiyeti sağlamadığı anlatılan raporda, bunların yerleşim yerlerinden ve temel hizmetlerden uzakta bulunduğuna dikkati çekildi.
Raporda tüm bu sorunların kişilerin ruh sağlığında zarara yol açacağı kaydedilirken, konu hakkında All-Party Parliamentary Group on Immigration Detention’ın vardığı sonuca atıfta bulunularak, “bu tarz ortamların buralarda barındırılan kişilerin ruh sağlığını ve refahını tehlikeye attığından sığınma barınağı olarak kullanım için temelden uygunsuz olduğu” ifade edildi.
Bu gibi yerlerin yalnızca kısa süreli konaklamalar için uygun olduğu belirtilirken, yetkililerin mavna ve kışla gibi yerlerin sığınmacılar için barınma yeri olarak tahsil edilmesinin “maliyetleri düşüreceğini” iddia etmesi eleştirildi.
Araştırma kapsamında görüşülen kişilerden 36 yaşındaki Libyalı Nesreen R, ailesiyle İngiltere’ye vardığında 1880’lerde açılan bakımsız bir otelde kaldığını söyledi. Nesreen R, “Çok eski ve kirli bir yerdi. Çarşaflar ve halılar çok pisti. Yatakların hepsi kırıktı.” ifadelerini kullandı.
Otelde bazen 3-4 gün boyunca odadan hiç çıkmadığını belirten Nesreen R, her geçen gün ailesinin ruh sağlığının bozulduğunu fark ettiğini anlattı.
Raporda, görüşülen pek çok kişinin söz konusu otellerde verilen yiyecekleri “yetersiz” ya da “sağlıksız” olarak nitelendirdiği bildirilirken, çocuklarının kilo kaybettiği, bazı durumlarda doktorlarının çocukların sağlığı ve gelişimi konusunda endişelendiği aktarıldı.
Yasaların göçmenlik statüsüne bakılmaksızın ilk ve orta öğretim hakkını güvence altına aldığının anımsatıldığı raporda, söz konusu otellerde kalan çocukların pek çok nedenden dolayı sistematik olarak uzun süreler boyunca eğitimden uzak kaldığı ortaya koyuldu.
İnsanları kendi yemeklerini hazırlayamayacakları yerlere yerleştirme, çocukların yetersiz beslenmesine yol açılması ve sığınma talebinde bulunan çoğu kişinin çalışmasının engellenmesinin “bağımlılık ve sefalet yarattığı” ve “yoksulluğa yol açabileceği” konusunda uyarıda bulunulan raporda, İngiltere’nin “insanlıktan çıkarıcı ve zararlı ortama katkıda bulunan politika kararlarını tersine çevirmesi gerektiği” vurgulandı.
Raporda, “İlk adım olarak, İçişleri Bakanlığı, çocuklu ailelerin mümkün olan en kısa sürede ev veya apartman daireleri gibi uygun konaklama yerlerine yerleştirilmelerini sağlamalı ve 19 günlük kılavuzunu sıkı bir şekilde uygulamalıdır. Refakatsiz çocuklar, hakları olan bakım ve korumayı sağlayacak barınma yerlerine yerleştirilmelidir.” ifadeleri yer aldı.