İngiltere’de bir yıllık bir çalışma sonucu hazırlanan raporda Londra Emniyet Müdürlüğü, “kadınları ve çocukları koruyamayan; ırkçılık, kadın düşmanlığı ve homofobinin hakim olduğu bir erkekler kulübü” olarak nitelendirildi.
2021 yılında, Londra’da Sarah Everard adlı bir kadının, polis Wayne Couzens tarafından kaçırılıp, tecavüz edildikten sonra öldürülmesi üzerine Barones Louise Casey, Emniyet Müdürlüğü’nde egemen ortam ve standartları incelemesi ve bir rapor hazırlamakla görevlendirilmişti.
Barones Casey’in soruşturması devam ederken, Londra Emniyeti’nde görevli bir başka polis David Carrick, çok sayıda kadına yönelik taciz, tecavüz ve işkence suçlarından yargılanıp hüküm giydi.
Barones Casey’nin raporu açıklandıktan sonra Londra Emniyet Müdürü Mark Rowley, Londralılardan özür diledi ve “Dehşet verici. Oturup okuyorsunuz ve bir çok duyguyu art arda yaşıyorsunuz. Öfke, çaresizlik, utanç yaratıyor” dedi.
Rowley, buna karşılık polis teşkilatı içindeki sorunlar hakkında bilgi veren, şikayette bulunan polis memurlarıyla gurur duyduğunu da ekledi. Kendisi de dahil bütün yetkililerin durumun vahametini neden göremediğini düşünmesi gerektiğini kabul etti, raporun bu konuda yeni bir sayfa açmasını umduğunu söyledi.
İngiltere İçişleri Bakanı Suella Braverman ise “Okuması zor bir rapor” dedikten sonra “fakat sistemik sorunların fazlasıyla uzun süre varlığını sürdürdüğü açık” diye ekledi.
Braverman şu an Londra Emniyet Müdürlüğü görevini sürdüren Mark Rowley’in polis teşkilatını dönüştüreceğine güveninin tam olduğunu kaydetti.
Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan da raporun kendisini şaşırtmadığını, sistemsel sorunların mutlaka giderilmesi gerektiğini söyledi.
Raporda neler var?
Barones Casey’in raporu, polis tarafından tecavüze uğrayıp öldürülen Sarah Everard’ın annesine teşekkür ve onun mahkemede verdiği ifadeden bir alıntıyla başlıyor. “Bu suçlar ve güvene ihanetlerin”, bu soruşturmanın sebebi olduğu kaydediliyor.
363 sayfalık raporda Londra Emniyet Müdürlüğü’nün kurumsal olarak “ırkçı, kadın düşmanı ve homofobik” olduğu kaydediliyor. Görevlilerin sık sık cinsiyetçilikle karşılaştıkları, ırkçı polisler ve memurlar olduğu ve örgütün tamamında derin bir eşcinsel fobisi olduğu belirtiliyor.
Barones Casey, Londra’da “halkın rızasıyla görev yapan polis” fikrinin, yani insanların polisin doğru davranacağı ve davranmaması halinde hesap vereceğine olan güveninin yok olduğunu kaydediyor.
Londralıların, öncelikler sıralamasında sona düştüğü ve kentin artık işlerliği olan bir yerel polis hizmetine sahip olmadığı kaydedilen raporda, sorunların etnik azınlıklar açısından daha da vahim boyutlarda olduğu not edilerek “beyaz olmayan topluluklar aşırı polis kontrolünde ama yeterince korunmuyor” deniyor.
Londra Emniyet Müdürlüğü’nün lider kadrosunun onlarca yıldır sorunları inkar ettiği ve ayrıncı ve zorbaca davranışların ayıklanması konusunda sistemin tamamının başarısız olduğu belirtiliyor.
Emniyet teşkilatının kamuoyunu kadınları taciz eden polis memurlarından korumayı da başaramadığı kaydediliyor.
Barones Casey, hâlâ görev yapan polisler arasında Couzens ve Carrick gibi polislerin bulunup bulunmadığı yolundaki bir soruya “Olmadıkları konusunda size ikna edici güvenceler veremem” yanıtını verdi.
Tespitler ve tavsiyeler
Barones Casey şikayetlerin sık sık kulak ardı edildiğini ve siyah ve etnik azınlıklardan polis memurlarına karşı şikayetlerin takibata uğramasının beyazlara kıyasla yüzde 81 daha muhtemel olduğunu da kaydediyor. Başkent polis teşkilatının nüfusun çeşitliliğini yansıtması girişimlerinin da başarılı olamadığını ekliyor.
Raporun şok edici bulgularından bazıları şöyle:
- Geçen yaz sıcak dalgası sırasında adli tıp kanıtlarının bulunduğu, aşırı doldurulmuş bir dolabın bozulması neticesinde içindeki bütün deliller de yok olmuş oldu. Bu nedenle çok sayıda tecavüz dosyası, takip edilemeden kapatıldı.
- Kadın polis memurlarına yönelik tacizler arasında araçlarına idrarla doldurulmuş torbalar atıldığı, erkek memurların birbirinin cinsel organlarına dokunduğu, kahve fincanlarına seks oyuncakları konduğu bildirildi.
- Soruşturma sırasında yeni göreve başlayan polislerin üzerine duşta işenmesi gibi bir icad edilmiş tören de olduğu duyuldu.
- Sih azınlığa mensup bir polis memurunun sakalı kesilirken, bir başkasının türbanı ayakkabı kutusuna kondu, bir Müslüman polis memurunun botlarının içine domuz pastırması kondu.
- Görüşülen her beş Londra polis memurundan biri kişisel olarak homofobiyle karşılaştığını anlattı.
Barones Casey Londra polisinin on yıldır devam eden bütçe kesintilerinden olumsuz etkilendiğini kabul ediyor. Fakat 1999 yılında hazırlanan Macpherson rapoundan bu yana, o raporun tespitleri ve önerileri konusunda yeterince adım atılmadığını söylüyor.
Stephen Lawrence adlı siyah bir gencin ırkçı saldırıya uğrayarak öldürülmesi ardından polisin failleri bulma, olayın mahiyetini tespit etme, aileye destek verme ve faillerin yargı önüne çıkarılmasını sağlama konularındaki eksikliklerini belirleyen MacPherson raporunda Londra Emniyeti’nde ırkçılığın kurumsal olduğu tespiti yapılmıştı.
Barones Casey raporunun sonunda Londra polis teşkilatının radikal bir şekilde değişebilmesi için 16 tavsiyede bulunuyor.
Bunlar arasında bağımsız uzmanların oluşturduğu bir denetim kurulu, polis adaylarının sıkı bir geçmiş araştırmasından geçirilmesi, işi özel olarak kadınların korunması olan bir bölm oluşturulması ve çocukların korunması için yeni ve kapsamlı bir strateji hazırlanması da var.
Ev içi şiddet vakalarının, son 10 yıl içinde iki misline çıkmasına rağmen bu konuyla ilgilenen polis ekiplerinde yeterli personel ve deneyim bulunmadığına dikkat çekilerek bu eksikliğin giderilmesi isteniyor.
Haber:BBC Türkçe