Site icon Londra Gazete

İngiltere’de sağlık sisteminin tüm çarkları büyük baskı altında

İngiltere’de hastanelerdeki personel eksikliği, acil servislerdeki bekleyişler, sosyal bakım hizmetlerindeki eksiklikler, uzun çalışma saatlerine karşı düzenlenen grevler, sağlık sektörünü her yönden kilitledi.

Ülke çapında bazı hastaneler, aşırı talep nedeniyle normal işleyişini sürdüremeyeceğini belirterek, “olağanüstü durum” ilan etti.

İngiliz Tabipler Birliği (BMA) de sağlık sistemi üzerindeki baskının “dayanılmaz ve sürdürülemez” olduğunu açıklayarak, hükümete bir an önce harekete geçmesi ve acil önlem alması çağrısında bulundu.

AA muhabiri, ülkede, olağanüstü baskı altındaki sağlık sistemine ilişkin son durumu, sağlık çalışanlarını temsil eden sendika yetkililerine, acil tıp uzmanlarına ve hastanelerin acil servislerinde tedavi için bekleyen hastalara sordu.

“Sağlık sisteminde kriz nedeniyle hastaların hayatı her gün risk altında”

İngiltere’de sağlık çalışanlarını da temsil eden Unite Sendikası Baş Müzakerecisi Önay Kasab, sağlık sistemindeki kriz, ülke çapında devam eden grevler ve hükümetle yürütülen müzakere sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kasab, sağlık sisteminde kriz nedeniyle “hastaların hayatının her gün risk altında” olduğuna dikkati çekerek, farklı kuruluşlardan sağlık sistemindeki personel eksikliği ve acil servislerdeki ölümlere ilişkin veriler topladıklarını söyledi.

Yalnızca İngiltere’de 133 bin sağlık personeli kadrosunda boşluk olduğunu aktaran Kasab, öte yandan gerekli ve yeterli bakımı alamadığı için hayatını kaybeden hasta sayılarına ilişkin de verilerin bulunduğunu kaydetti.

Kasab, “Normalin üzerinde ölümlere ilişkin rakamları görüyoruz. Normal şartlarda ölmemesi gereken ama ölen insanları kastediyoruz. 300 ila 500 kişinin öldüğü rakamlarla başladık ve bugün bunun daha da fazla olabileceği yönünde haberler var. Yani bunlar normal şartlarda hayatlarını kaybetmemesi gereken insanlar.” ifadelerini kullandı.

Sistemdeki krize ilişkin sağlık çalışanlarıyla yaptıkları görüşmelere de değinen Kasab, şöyle devam etti:

“Her gün eve gidip, onca çabaya rağmen istediği bakımı veremediği için ağlayan, bazen normal çalışma saatlerinin çok ötesinde 18 saatlik mesai yapan hemşirelerle konuştuk. Artık kiralarını ödeyemedikleri için gıda bankalarına bel bağlayan üyelerimiz (sağlık çalışanlarımız) var. Hastane personelinin gıda bankalarına yöneldiği bir aşamaya geldiğinizde, bu belki de insanların ‘grevlere evet’ demelerindeki çoğu şeyi açıklıyor.”

“18 saat çalışan bir hemşire daha nasıl üretken olabilir aklım almıyor”

Sağlık Bakanı Steve Barclay’le yaptıkları son görüşmenin başarısız olduğunu dile getiren Kasab, hükümetin maaş artışı konusunu görüşmek istemediğini söyledi.

Kasab, “Maaş artışı önerisiyle ilgili masada hiçbir şey yoktu. Öfkeye neden olan ve beni kızdıran şey şuydu; sağlık çalışanlarının üretkenliği ve verimliliği hakkında konuşmak istediler. 18 saat çalışan bir hemşire daha nasıl üretken olabilir aklım almıyor.” dedi.

Gelecek günlerde pratisyen hekimler ve fizyoterapistlerin de greve gidebileceğine işaret eden Kasab, sadece sağlık sistemi değil ülke genelinde farklı sektörlerdeki birçok çalışanın greve gitmek istediğini anlattı.

“Ambulanstaki hastamızı hastaneye bırakmak için 3 saat bekledik”

Acil tıp uzmanı Scott Taylor da ambulans çalışanlarının greve gitmesinin tek nedeninin maaş artışındaki anlaşmazlık olmadığını vurgulayarak, “İhtiyaç duydukları randevuları alamayan ve hastanelerde bekleyen hastalarımız var. Sağlık sisteminin her yerinde bir baskı var ve bu birikmiş iş yükü, personel üzerinde daha fazla baskıya neden oluyor.” diye konuştu.

Hükümete, sağlık sisteminin ihtiyacı olan fon desteğini sunması çağrısında bulunan Taylor, “Bunun bir kısmı sadece maaşlarımız için değil aynı zamanda hastane içinde ve dışında mevcut olan hizmetlerin finansmanını artırmak çünkü sistemin tamamı şu anda zor durumda ve hepsi sonuçta bizim üzerimizde baskı oluşturuyor.” ifadesini kullandı.

Scott, hastanelerin acil servislerindeki yoğunluğa ve hastaların bekleme sürelerine ilişkin şunları söyledi:

“Vardiyamızdan yeni çıktık ve bir hastaneye ambulanstaki hastamızı bırakmak için 3 saat bekledik. Bu sadece bugün ve bir hasta için yaşadığımız durum. Ambulansla hastaneye vardık ve hastaneden 3 saat sonra ayrılabildik. Hastamızı ambulanstaki yatağından hastane yatağına götürmemiz bu kadar süre aldı.”

“Şu anda insanlar ambulans hizmeti alamıyor”

Ambulans çalışanlarını, hastaların hayatını riske atmakla suçlayan hükümet yetkililerinin açıklamalarına tepki gösteren Taylor, “(Grev günleri dışında) Şu anda insanlar, ambulans hizmeti alamıyor ve hala sağlık hizmeti bekliyor. Yani hastaların hayatını riske atan (greve giden) bizler değiliz. Hastaların hayatı zaten risk altında. Biz de bu konuya dikkat çekmek için grev yapıyoruz.” ifadesini kullandı.

Taylor, çevresinde pek çok kişinin tedavi amacıyla yurt dışına gittiğini ve bunu sosyal medya hesaplarından paylaştığını belirterek, şunları kaydetti:

“Bir kısmı İngiltere Ulusal Sağlık Sistemi’nin (NHS) karşılayamayacağı kozmetik nedenlerle yurt dışına gidiyor. Bu yüzden bazı insanların muhtemelen daha ucuz bir seçeneği tercih ettiğini anlıyorum. Ancak tanıdığım bazı insanlar, NHS’de diş tedavisi alamadı ve bu onları yurt dışına çıkmaya zorladı çünkü İngiltere’de özel hastanelere gitmek zorunda kalacaklardı. Daha ucuz olduğu için özel diş tedavisi almak amacıyla yurt dışına seyahat etmek zorunda kaldılar. Ya NHS’de tedavi olamadıkları ya da bekleme listelerinin çok uzun olması ve acil tedaviye ihtiyaç duymaları nedeniyle yurt dışında gidip buralarda tedavi oluyor.”

“Acil servislerde uzun bekleyiş var. İnsanlar bıktı”

Tedavi için başkent Londra’daki University College London (UCL) hastanesinin acil servisine gelen hastalardan Olene, sağlık çalışanlarının grevini kesinlikle desteklediğini belirtti ancak sağlık hizmetinin insan hayatı açışından önemi göz önünde bulundurulduğunda bu durumun fazlasıyla karışık olduğunu dile getirdi.

Hükümetin sağlık çalışanlarını temsil eden sendikaların taleplerini dinlemesi gerektiğine işaret eden Olene, “Açıkçası her iki taraf da tam olarak istediğini alamayacak ancak iki tarafın da orta yolu bulmasını destekliyorum.” dedi.

Acil bakım servislerindeki duruma ilişkin Olene, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Uzun bir bekleyiş var. İnsanlar biraz bıktı. Yani yaşlı aile üyelerim var ve Noel’de bu durumdan şikayet ettiler fakat üstesinden gelmek zorundasınız. Açıkçası kimse grevlerin devam etmesini istemiyor ve herkes bundan çok bıkmış durumda. Oldukça bıktım çünkü doktorların grevinin yanı sıra demir yolu çalışanlarının grevi de var. Bütün ülke grevde gibi görünüyor. Bu yüzden normal bir hayata ve rutine sahip olmak oldukça zorlaştı.”

“Başbakan ise özel sağlık hizmeti alıp almadığını söylemeyi reddediyor”

University College London (UCL) hastanesinin acil servisine gelen hasta Toby William da personel eksiliği nedeniyle acil servisteki hemşirelerin sürekli bir yerden başka bir yere koşuşturduğuna tanıklık ettiğini dile getirerek, özellikle ağır iş yükü altında ezilen hemşirelerin durumunun ciddi boyutlara ulaştığını vurguladı.

William, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hemşire olan birkaç arkadaşım var. Açıkçası onların ve aynı anda birçok sendikanın greve gitmesini tamamen destekliyorum. Önemli sektörlere sunulması gereken hükümet fonunun gerçekten alınmadığı çok açık. Öte yandan özel uçakla seyahat eden (İngiltere Başbakanı) Rishi Sunak özel sağlık hizmeti alıp almadığını söylemeyi reddediyor. NHS’nin finansmanını kontrol eden kişi olacaksanız, özel sağlık hizmeti alıp almadığınıza ilişkin bu kadar basit bir soruya kesinlikle cevap verebilmelisiniz.”

Sağlık çalışanlarının grevinin, greve giden diğer sektörler arasında en önemli konumda olduğuna dikkati çeken William, “Şu anda (İngiliz posta servisi) Royal Mail çalışanları da grevde ama en net olanı kesinlikle sağlık hizmetlerindeki grevler diyebilirim çünkü eğer ambulans sorunu varsa, ambulansların 1 saat geç gelmesi sıkıntıya neden olur. Ne yazık ki bu nedenle birisi hayatını kaybedebilir.” ifadelerini kullandı.

Exit mobile version