Buna karşılık, 2020’de aynı dönemde 31 bin 966 ve 2019’da 35 bin 737 sığınma başvurusu gerçekleşti.
Eylül 2021’e kadar yapılan 37 bin 562 sığınma talebi, Avrupa’da göç krizinin zirvede olduğu 2015-2016’da kaydedilen 36 bin 546 rakamını da geride bıraktı. İçişleri Bakanlığı, bu yılki artışın, Kovid-19 salgını sırasında getirilen küresel seyahat kısıtlamalarının hafifletilmesinin yanı sıra İngiltere’ye küçük teknelerle geçmeye çalışanların sayısındaki artışla bağlantılı olduğunu bildirdi.
Bakanlığın verilerine göre, bu yıl şimdiye kadar 23 binden fazla kişi Fransa’dan İngiltere’ye tekneyle geçmeyi denedi.
Öte yandan, 67 bin 547 sığınma başvurusu için henüz ilk değerlendirme yapılmazken, 125 binden fazla kişi ise haklarında verilecek kararı ya da ülkeden çıkarılmayı bekliyor. Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) tarafından yayınlanan diğer veriler ise Kovid-19 seyahat kısıtlamaları ve Brexit nedeniyle geçen yıl İngiltere’ye net göçte büyük düşüş olduğunu ortaya koydu.
“Sığınmacı başvurularının değerlendirilmesi süreci yavaş ilerliyor”
Oxford Üniversitesi Göç Gözlemevi’nden (Migration Observatory) Dr. Peter William Walsh, konuya ilişkin BBC’ye yaptığı açıklamada, dün Manş Denizi’nde düzensiz göçmenleri taşıyan teknenin batarak 27 göçmenin hayatını kaybettiğini anımsatarak, bunun “tarif edilemez bir trajedi” olduğunu dile getirdi.
Walsh, “Sığınma taleplerindeki artış, İngiltere’de iltica için çok yüksek kabul oranlarına sahip olan Eritre, İran ve Suriye’den gelenlerden kaynaklanıyor. Hem bu artışın hem de sığınma başvurularının yavaş işlemesinin bir sonucu olarak sığınmacı sayısındaki yığılım da artıyor.” dedi.
Uyruk ve Sınırlar Yasa Tasarısı
Bir hükümet sözcüsü, sığınma başvurularına ilişkin bakanlığın yayımladığı istatistiklerin “küresel göç krizinin karmaşık ölçeğini gösterdiği” değerlendirmesinde bulundu.
İngiliz hükümeti, iltica etmek maksadıyla ülkeye yasa dışı yollardan girmenin suç sayılmasını öngören ve parlamentoda ele alınan tartışmalı “Uyruk ve Sınırlar Yasa Tasarısı”nın, insan kaçakçılarının ağlarını çökerteceğini savunuyor.
Buna karşılık, ana muhalefetteki İşçi Partisi ise tasarının mültecilerle ilgili uluslararası hukuku ihlal edeceği ve İngiltere’nin itibarına zarar vereceği görüşünü paylaşıyor.
“Uyruk ve Sınırlar Yasa Tasarısı”, düzensiz yollarla İngiltere’ye ulaşan herkesin suçlanmasını öngören düzenlemeler içeriyor. Bu yasa tasarısındaki bir madde, mültecileri taşıyan küçük teknelere müdahale eden yetkilileri “olası cezai işlemlerden” muaf tutuyor. Bu durumun, mülteci teknelerine müdahalelerin ölümlerle sonuçlanmasına yol açabileceği değerlendiriliyor.