İngiltere Parlamentosu’nun muhalefet ve iktidar partisi üyeleri, Afganistan politikaları yüzünden Başbakan Boris Johnson ve ABD Başkanı Joe Biden’i eleştiri yağmuruna uttu.
İngiltere Parlamentosu, Afganistan’daki gelişmeleri görüşmek üzere özel bir oturumda toplandı. Oturumda söz alan İngiliz parlamenterin önemli bir kısmı, Afganistan’ın Taliban’ın eline geçmesinde Biden ve Johnson’un da payı olduğu eleştirisini getirerek, iki devlet adamının da “zeka, liderlik ve ahlaki görev anlayışı açısından başarısız olduğu” yolunda suçlamalar yöneltti.
Johnson ise Londra’nın Taliban’ı verdiği sözlere göre değil eylemlerine göre değerlendireceğini söyledi.
İngiltere Başbakanı, “Bu rejimi, sözlerine göre değil tercihlerine, eylemlerine; teröre, suça ve uyuşturucuya karşı tutumuna; insani yardıma erişim, kız çocuklarının eğitim alma haklarına göre değerlendireceğiz.” ifadesini kullandı.
İşçi Partisi lideri Keir Starmer, Johnson yönetimine Afganistan konusunda umursamaz bir politika izlediği suçlamasında bulundu.
Keir Starmer, “Afgan güçlerinin dayanıklılığı konusunda büyük bir yanlış hesaplama ve hükümetimizin Taliban konusunda şaşırtıcı bir gönül rahatlığı var.” diyerek tepkisini dile getirdi.
Muhafazakar Parti’nin eski Başbakanı Theresa May, yaptığı konuşmada, iktidarın pazar günü Kabil’i yıldırım saldırısıyla ele geçiren Taliban’ın gücünü nasıl bu kadar yanlış hesapladığını sordu.
Halefine sert eleştiriler yönelten May, “Afgan hükümeti hakkındaki anlayışımız bu kadar mı zayıftı? Sahadaki konum hakkındaki bilgimiz bu kadar mı yetersizdi? Yoksa ABD’yi takip etmemiz gerektiğini hissettik ve bir dua ile bir gecede her şeyin yolunda olacağını mı umduk?” ifadesini kullandı.
Muhafazakar Parti’nin Dış İlişkiler Komitesi Sözcüsü ve kendisi de bir dönem Afganistan’da savaşmış olan Tom Tugendhat, gelişmeleri büyük bir öfkeyle izlediğini belirterek, “İyi insanların, içimden bir parça, hepimizden bir parça alarak toprağa gidişini izledim. Biden’ın birlikte savaştığım insanların cesaretini sorgulamasını görmek ve kaçtıklarını iddia etmesi utanç verici. Bayrağı için hiç savaşmamış olanlar, bunları yapanları eleştirirken dikkatli olmalı.” diyerek ABD Başkanı’na sert bir şekilde yüklendi.
İngiltere, daha önce ilk yıl için 5 bine kadar Afgan mülteci alabileceğini, dana sonra ise çoğunluğu kadın, kız ve dini azınlıkların üyesi olmak üzere bu rakamın 20 bine çıkacağını bildirmişti.
Oturumda söz alan İşçi Partisi üyesi Chris Bryant, ülkeye alınacak mültecilerle ilgili programın derhal hızlandırılmasını istedi ve “Diğer 15 bin kişi ne olacak onlar öldürülmeyi mi bekleyecek.” dedi.
Başbakanı Boris Johnson, konuşmasında, ABD’nin güçlerini geri çektikten sonra İngiltere’nin tek başına Afganistan’ın çöküşünü önleyebileceğini düşünmenin “illüzyon” olduğunu söyledi.
Şu anda önceliklerinin geride kalan İngiliz vatandaşları ve müttefiklerini tahliye etmek olduğunu belirten Johnson, ABD’nin çekilme niyetini açıklamasının ardından “zor bir gerçeklikle” karşı karşıya kaldıklarını ve müttefiklerin ABD’siz devam etme isteği olmadığını savundu.
Batı’nın ABD liderliğindeki bu görevi sürdüremeyeceğini kaydeden İngiliz Başbakan, “Müttefiklerimiz arasında askeri varlığın devam etmesi veya Afganistan’da NATO tarafından uygulanan bir askeri çözüm için istek olduğuna inanmanın gerçekten bir illüzyon olduğunu düşünüyorum. Bu fikir, 2014’te çatışmaların sona ermesiyle bitti.” dedi.
İngiliz askerlerinin yeniden görev almasının beklenmemesi gerektiğini söyleyen Johnson, “İnsanlar ne kadar içtenlikle savunursa savunsun, bugün on binlerce İngiliz askerini Taliban’a karşı savaşmak için konuşlandırmanın bir seçenek olduğuna inanmıyorum.” değerlendirmesinde bulundu. İngiltere Başbakanı, hükümetin gelişmelere hazırlıksız yakalandığı yönündeki iddiaları ise reddetti.
Planlamanın birkaç aydır devam ettiğini ve Kabil Havalimanı’nda bir acil durum merkezi kurulması kararının iki hafta önce alındığını söyleyen Johnson, “çöküşün Taliban’ın öngördüğünden bile daha hızlı olduğunu” savundu.
Taliban’ın şu anda bu tahliyenin devam etmesine izin verdiğini söyleyen Johnson, “En önemli şey, bunu elimizden geldiğince hızlı bir şekilde yapmamız ve şu anda yaptığımız da bu.” dedi.
Bu arada İngiltere’de Afganistan’ın ele alındığı parlamento oturumu sırasında gösteri düzenleyen savaş karşıtları, bölgede yaşananlardan ders alınması gerektiğini belirterek, savaşların son bulması çağrısı yaptı.
Savaş karşıtı grup “Savaşı Durdurun Koalisyonu (Stop the War Coalition)” iş birliğinde başkent Londra’da düzenlenen gösteride, aktivistler, İngiltere’nin Afganistan halkını yalnız bırakmaması gerektiğini ifade ederek, mültecilerin ülkede memnuniyetle karşılanacağını dile getirdi.
ABD ile Taliban arasında Şubat 2020’de varılan barış anlaşması çerçevesinde bu yıl uluslararası güçlerin Afganistan’dan geri çekilme süreci başladı. Anlaşma, yabancı güçlere saldırılmamasını öngörürken Taliban’ın Afgan güvenlik güçlerine yönelik eylemlerine dair hüküm getirmedi.
Afgan hükümetiyle Doha’daki müzakereleri devam ettiren Taliban, eş zamanlı şekilde, hazirandan bu yana şiddetli saldırılarla Afganistan’da birçok ilçeye, son bir ayda da vilayet merkezlerine hızla hakim oldu. Başkent Kabil’i kuşatan Taliban, 15 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin ülkeyi terk etmesinin ardından kenti çatışmasız şekilde kontrolüne aldı.