BBC Siyaset Editörü Laura Kuenssberg, İngiltere’de yarın başlayacak ve üç gün sürecek G7 zirvesini analiz etti. Kuenssberg, böyle zirvelerin işe yarayıp yaramadığına dair eski bir hükümet çalışanının “Bazen” yanıtı verdiğini aktarıyor.
Küresel toplantıların yapıldıkları mekan ne kadar şaşaalı olsa da, belirli bir konu acil çözüm gerektirse de, binlerce katılımcıya verilen eşantiyonlar ne kadar iyi olsa da, boş konuşmalarla dolu bir etkinliğe dönüşebileceği uyarısında bulunuyorlar.
Dünyanın en güçlü seçilmiş liderleri Cornwall’daki küçük bir koyda birkaç günlüğüne kalmaya hazırlanırken, bu herhangi birimizin yaşamında fark yaratacak bir toplantı mı, yoksa boş konuşmalarla mı geçecek?
Üst düzey bir diplomat zirvenin “çok anlamlı olacağını” aktardı.
Bu toplantıda ABD’nin yeni başkanı Joe Biden, İngiltere Başbakanı Boris Johnson’la tanışacak.
Aynı zamanda dünyanın en büyük demokrasileri Covid-19 pandemisi başladığından beri ilk defa bir araya gelecek.
Bu yeni liderler ve özellikle Beyaz Saray’ın yeni patronu, zirve öncesinde, pandemi hala bizimle birlikte olsa da biraz hafiflerken, hakikaten birlikte çalışmak istedikleri izlenimini verdi.
Önümüzdeki birkaç günde bunu cidden isteyip istemedikleri görülecek.
Video toplantılarının ve online mesajlaşmaların dünyasında zirveler halen liderlerin ve ekiplerinin yüz yüze konuşabildiği toplantılar olması açısından kritik.
Bir diplomata göre asıl iş, “koridorlardaki sohbetler ve barlarda içilen içkiler sırasında” yapılıyor.
Kamunun ilgisinin ise bir baskı unsuru olduğu kesin. Şüphesiz, yakın temas alınan kararlar üzerinde etkili olabiliyor.
Zirvelerde liderlerin sonuç bildirgesi metnindeki kelimeler üzerinde uzun uzun tartıştığı da görülüyor.
Zirveler, ev sahibi ülkenin aylarca süren çabası neticesinde düzenleniyor; dikkatli planlanmalarının arkasında ülkelerinin kendilerini göstermesi için bir fırsat olması yer alıyor.
Çin’deki havai fişek gösterisinden Arjantin First Lady’sinin çay partilerine çok sayıda etkinlik de zirvelere eşlik ediyor.
Zirvelerin kendi dilleri de var; liderlerin beraber görüntülendiği aile fotoğrafları bunlardan biri.
Liderlerin ikili ya da üçlü görüştüğü toplantılar da önem arz ediyor.
Zirvelerin sonunda yayımlanan bildiri, aylarca her ülkenin kıdemli yetkilileri tarafından hazırlanıyor ancak son anda liderlerin onay vermesiyle açıklanıyor.
Ancak her ne kadar önceden planlansa da dünyanın en büyük liderlerinin bir araya geldiği bu toplantılarda senaryo dışı anlar da yaşanıyor.
Örneğin bir otelin koridorlarında kaybolmuş bir şekilde dolaşan Avrupalı bir başbakan, röportaj vermeyi kabul edebiliyor ve bodrumda kayıt altına alınan bu sözleri manşetleri süsleyebiliyor.
Sıcak bir iklimde üst düzey bir yetkili ise sahilde kendisine eşlik eden bir kişiyle görülebiliyor, o sırada denizde olan bir meslektaşı ise denizanası saldırısının ardından bu lidere rastlayabiliyor.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson ise Fransa’nın Biarritz kasabasında düzenlenen ilk zirvesinde Atlantik kıyılarında yüzmeye gitmişti.
Ancak bu anı gizli tutmayarak Brexit yanlısı destekçilerine büyük bir kayaya doğru attığı kulaçlarla kahraman bir imgesi vermişti.
Yarın başlayacak zirve ise Boris Johnson ile yeni evlenen Carrie Johnson’ın First Lady olarak ilk zirvesi.
Bu G7 zirvesinde ciddi meseleler tartışılacak.
İngiltere hükümeti, ABD ile ilişkilerin teyit edildiği bir toplantı olmasını umut ederken gelişmekte olan ülkelere aşı yardımı ve iklim değişikliği konuları da masada olacak.
G7 dışındaki ülkeler olan Hindistan, Güney Kore, Güney Afrika ve Avustralya ile yapılacak toplantılar ise etkisi gün geçtikçe artan Çin’e karşı önem arz edecek.