Aralık’ta Çin’in Vuhan kentinde başlayan koronavirüs salgını, tüm dünyada hızla yayılıyor. Hastalıkların çoğu hafif şiddette seyrediyor. Ancak dünya genelinde 6.500’e yakın insan yaşamını yitirdi.
Peki, virüs vücuda nasıl saldırıyor? Neden bazı insanlar ölürken, bazıları iyileşiyor.
Kuluçka dönemi
Bu, virüsün vücuda yerleştiği dönem. Virüs, önce hücrelere yerleşiyor ve ardından bunları ele geçiriyor.
Resmi adı Sars-CoV-2 olan koronavirüs, nefesle (yakınımızda bir kişinin öksürmesiyle) ya da virüs bulaşmış yüzey ya da yüzümüze temasla vücudumuza giriyor.
Virüs önce boğaza, solunum yollarına ve akciğerlere yerleşiyor. Bu bölgeler, uzmanların ifadesiyle kısa sürede “koronavirüs fabrikalarına” dönüşüyor. Buralardan yayılan çok sayıda yeni virüs diğer hücrelere sirayet ediyor.
Bu erken aşamada, insanlar hastalık belirtisi göstermiyor. Hatta bazı vakalarda hiçbir zaman belirti görülmüyor.
Enfekte olmakla ilk semptomların görüldüğü zaman arasındaki kuluçka dönemi, kişiden kişiye değişiklik göstermekle birlikte ortalama beş gün kabul ediliyor.
Hafif vakalar
Koronavirüs vakalarının çok büyük bölümü bu grupta.10 kişiden sekizi hastalığı hafif geçiriyor. Ortak belirtiler ateş ve öksürük.Vücutta kırıklık, boğaz ve baş ağrıları görülmesi de mümkün. Ama bunlar görülmeyebilir de.Ateş, bağışıklık sisteminin enfeksiyona tepkisinden kaynaklanıyor. Bağışıklık sistemi, sitokin adlı kimyasallar salgılayarak vücudumuzun diğer bölümlerini uyarıyor. Bu sırada ağrı, acı ve ateş ortaya çıkıyor.Koronavirüs öksürüğü, başlangıçta kuru oluyor. Bunun nedeni enfekte hücrelerin tahriş olması.
Bazı hastalar daha sonra içinde virüsün öldürdüğü akciğer hücreleri olan balgam çıkarmaya başlıyor.
Bu belirtiler, yatak istirahati, bol miktarda sıvı tüketimi ve parasetamol ile ortadan kalkabiliyor. Bunun için hastaneye gitmek gerekmiyor.
Bu aşama yaklaşık bir hafta sürüyor. Birçok kişi bağışıklık sistemi virüsü yendiği için bu aşamada iyileşiyor. Ama bazı kişilerde durum ağırlaşabiliyor.
Mevcut bilgilere göre, kuluçka aşaması bu belirtilerle tanımlanıyor. Fakat bazı yeni çalışmalar, bu dönemde burun akıntısı gibi soğuk algınlığı belirtilerinin de görülebildiğine işaret ediyor.
Ağır vakalar
Bağışıklık sistemi virüse aşırı tepki gösterirse hastalık ilerliyor.
Vücuda gönderilen kimyasal sinyaller inflamasyona yol açıyor. Bu sinyallerin hassas bir şekilde dengelenmesi gerekiyor. Aşırı inflamasyon tüm vücuda zarar veriyor.
Londra King’s College Üniversitesi’nden Dr. Nathalie MacDermott, “Virüs bağışıklık sisteminin tepkisinde dengesizliği tetikliyor, aşırı inflamasyon oluşuyor. Virüsün bunu nasıl yaptığını henüz bilmiyoruz” diyor.
Akciğerlerdeki inflamasyon zatürre olarak adlandırılıyor.
Ağızdan giren virüs soluk borusundan akciğerlere inince akciğerlerde küçük hava kesecikleri oluşuyor.
Kana oksijen karışınca dışarı karbondioksit çıkıyor. Ama zatürrede bu keseciklerin içi suyla dolmaya başlıyor ve bu da nefes alma güçlüğüne neden oluyor. Bazı insanların bu aşamada solunum cihazına bağlanması gerekiyor.
Çin’den gelen verilere göre hastalıkların yüzde 14’ü bu seviyede seyrediyor.
Kritik vakalar
Koronavirüste hastalıkların yüzde 6’sını kritik vakalar oluşturuyor.
Bu aşamada vücut, fonksiyonlarını yerine getirememeye başlıyor ve ciddi ölüm riski ortaya çıkıyor. Bu dönemde bağışıklık sistemi kontrolden çıkıyor ve tüm vücuda zarar vermeye başlıyor.
Kan basıncı tehlikeli derecede düşünce ya da organlar çalışmamaya başlayınca septik şok yaşanabiliyor.
Akciğerlerdeki aşırı inflamasyonun sonucu ortaya çıkan akut solunum sıkıntısı sendromunda vücut, hayatta kalabilmek için ihtiyaç duyduğu kadar oksijen alamıyor.
Bunun sonucu olarak böbrekler kanı temizleyemiyor, bağırsakların çeperleri zarar görüyor.
Dr. Bharat Pankhania “Virüs, karşı konulamayacak kadar bir inflamasyona yol açıyor ve çoklu organ yetmezliği ortaya çıkıyor” diyor.
Ve bağışıklık sistemi virüsü yenemezse, virüs vücudun her yerine yayılıyor ve çok daha fazla hasara yol açıyor.
Bu aşama büyük oranda invaziv tedavi gerektiriyor ve bu, ECMO’yu da (Ekstrakorporal membran oksijenizasyonu) içerebiiyor.
ECMO tedavisinde akciğerin görevini bir makine üstleniyor.
Makine, borular yardımıyla vücuttan kanı alıyor, oksijenizasyonunu sağlayıp vücuda geri gönderiyor.
Ama hastalığın çok ilerlediği durumlarda organlar vücudu canlı tutamıyor.