İngiltere İçişleri Bakanlığı, Home Office, 2009-2013 yılları arasındaki son beş yıllık dönemde toplam dokuz Türk vatandaşı hükümlü ve sanığın, Türkiye Cumhuriyeti adli mercilerinin talebi üzerine, Türkiye’ye iade edildiklerini açıkladı.
Londra Gazete’nin sorularını yanıtlayan bakanlık, söz konusu dönemde toplam 29 Türk vatandaşı hakkında, Türkiye’nin başvurusu üzerine iade amaçlı tutuklama kararı verildiğini ve bu kişilerin büyük bir bölümünün mahkeme süreçlerinin devam ettiğini bildirdi. Home Office, Türk makamlarının talebi üzerine iade edilenler arasında terör ilintili suçlardan kimsenin bulunmadığını da kaydetti.
Söz konusu dönemde İngiltere’nin talep ettiği iade sayısı ise 6 oldu. Türkiye, iki İngiliz vatandaşının iadesine karar verirken, taleplerden birisini reddetti. 3 iade talebinin ise halen derdest olduğu biliniyor.
Türkiye’nin 1957’de, İngiltere’nin ise 1990’da taraf olduğu ‘Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi’ kapsamında ülkeler, hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ya da devam eden soruşturma ve kovuşturmalarda, şüpheli veya sanık olarak aranan kişilerin iadesini talep edebiliyorlar.
Türkiye ile İngiltere arasında suçluların iadesine dair prosedür, adli makamlarca iadesi istenen kişiye ilişkin bilgilerin diplomatik yollardan, İngiltere’de Home Office, Türkiye’de ise Adalet Bakanlığı’na gönderilmesi ile başlıyor. Home Office son 5 yılda Türk adli makamlarınca yapılan 45 civarındaki iade başvurusu üzerine, İngiltere yetkili adli mercileri tarafından, 29 kişi hakkında tutuklama kararı verildi. İade davalarında yetkili ve görevli mahkeme Westminster Magistrates Mahkemesi olurken, iade davalarının tamamlanması zaman zaman iki yılı aşabiliyor.
Beş yılda İngiltere’deki cezaevlerinde bulunan ve kendi talepleri doğrultusunda Türkiye’ye transfer edilen hükümlü sayısı ise 14 oldu.
İKİ ÜLKE ARASINDA ADLİ İŞBİRLİĞİ
Home Office’in verilerini değerlendiren Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği Adalet Müşaviri Ömer Faruk Altıntaş,iki ülke arasındaki adli konularda sağlanan uluslararası adli yardımlaşmanın, genel olarak memnuniyet verici düzeyde olduğuna işaret etti. Cezai meselelerde uluslararası adli yardımlaşmanın, hükümlülerin transferi, suçluların iadesi ve ceza konularını kapsadığını belirten Altıntaş, cezai meselelerle ilgili olarak Türkiye’nin İngiltere’den yılda ortalama 400 dolayında adli yardımlaşma talebinde bulunduğunu kaydetti. Aynı şekilde İngiltere için de Türkiye’nin söz konusu alanda en çok işbirliği talebinde bulunulan ülkeler arasında olduğunu belirten Adalet Müşaviri, ‘suçluların iadesine dair Avrupa Sözleşmesine’de atıfta bulunarak iade taleplerinin, iadeyi talep eden ve kendisinden iade talebinde bulunulan her iki ülkede de suç olarak kabul edilen fiiller üzerine mümkün olabildiğini aktardı.
Aralarında Asil Nadir’in de bulunduğu ve İngiliz cezaevlerinde tutuklu mahkümların, Türkiye’ye transfer başvurularınna yönelik sürecin, kişilerin bireysel talepleri sonrası başlayacağını vurgulayan Ömer Faruk Altıntaş, transfer işlemlerinin her iki devletin onay vermesi ve hükümlünün rızasının sağlanması halinde tamamlandığına dikkat çekiyor.
POLİTİK DAVALARDA İADE YOK
Geçmişte Türkiye’ye iadesi yapılan mahkumlar arasında en çok tanınanı hiç kuşkusuz Orhan Aslıtürk olmuştu. Şişli Belediye Başkanı olduğu dönemde yolsuzluk yaptığı iddialarıyla gündeme gelen eşi Gülay Çokay ile 1998 yılında yurt dışına çıkan Aslıtürk, ancak 2011 yılında iade edilebilmişti. Westminster Mahkemesi’nin aldığı kararla iade edilen işadamı, vergi yolsuzluğu gibi suçlardan aranıyordu. 2010 yılının Nisan ayında tutuklanarak Londra’daki Wandsworth Cezaevine konulan Aslıtürk, bir sonraki yılın Mart ayında ise Türkiye’ye gönderilmişti.
İngiltere’nin de aralarında bulunduğu Avrupa ülkeleri, Türkiye’nin terörle ilintili suçlar veya siyasei davalardan yargıladığı kişilerin iadesine sıcak bakmıyor. Geçmişte söz konusu gerekçelerle iltica eden çok sayıda Türk vatandaşına oturum veren İngiltere ve diğer Batılı ülkeler, iade taleplerini adil yargılamanın olmayacağı, öne sürülen dellilerin yetersizliği gibi gerekçelerle reddediyorlar.
Bu yılın Nisan ayında yaşanan bir örnek, İngiltere’nin siyasi davalara yönelik tutumunu gösteren çarpıcı bir örnek oldu. İade taleplerini değerlendiren Westminister Sulh Mahkemesi, Türkiye’nin iadesini talep ettiği işadamı Deniz Akgül davasında Türkiye’ye aleyhine karar vererek talebini reddetti. Dava hakimi, yaklaşık iki yıl süren davada sunulan delillerin, İngiltere’de yaşayan Deniz Akgül’ün Türkiye’ye iade edilmesi halinde adil yargılanmayacağı ve kötü muamele görebileceğini gösterdiğini savundu. Hakim, Akgül’ün iadesinin istendiği dönemde, gıyabında yargılandığına işaret ederek, İngiltere’deki mahkemenin iadesi kararının beklenmeden yargılamanın hukuka aykırı olduğunu savundu.
Mahkemeye yanısyan bilgilere göre halen gıda sektöründe faaliyet gösteren Deniz Akgül 1994 yılında İngiltere’ye politik sığınmacı olarak iltica etmiş, 1990’lı yıllarda gözaltına alındığında işkence ve kötü muamele ile karşılaştığını ifade etmişti. İltica talebi kabul edilen ve bir süre sonra İngiliz vatandaşlığına geçen Akgül, 2010 yılında ziyarete gittiği köyünde tutuklanmıştı. Teslim olan bir PKK mensubunun ifadesi üzerine yardım ve yataklık suçundan içerde tutulan Akgül, mahkeme’de yapılan yüzleştirmede; örgüt mensubunun kendisini suçlamamasında ve savcılığın elinde başka bir delil olmamasına rağmen uzun bir zaman tutuklu kaldığını ileri sürmüştü. Önce cezaya çarptırılan, daha sonra temyize başvuran Akgül, aleyhine tanıklık eden kişinin ifadesini geri çekmesi üzerine serbest bırakılmış, bu arada da İngiltere’ye dönmüştü.
Buna karşın Türk makamları Deniz Akgül’e yönelik yargılamayı sürdürürken 27 Ocak 2011’de Malatya 3.Ağır Ceza Mahkemesi, Akgül’ü PKK /Kongra-Gel örgütüne yardım etmekten suçlu bulup 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırmış ve Türkiye’de 2012’de Akgül’ün İngiltere’den iadesi talep etmişti.