Türkiye’de faaliyet gösteren İngiliz iş adamlarını temsil eden Türkiye’de İngiliz Ticaret Odası (BCCT) Başkanı Chris Gaunt, Brexit süreci sonrasında Türkiye ile İngiltere arasındaki ticarette doğabilecek sorunlara karşı her iki ülkenin yetkililerinin çözüm aradığını belirterek, “İki ülke arasındaki ticaret hacmi 23 milyar dolar seviyesinde. Bu hacmi kesinlikle korumak ve artırmak istiyoruz. Karşılıklı ticaret hacminde en ufak bir kayıp yaşamak istemiyoruz.” dedi.
BCCT’nin Türkiye’deki faaliyetlerini ve Brexit sürecini AA muhabirine değerlendiren İngiliz Ticaret Odası (BCCT) Başkanı Chris Gaunt, Türkiye ve İngiltere arasında her zaman çok güçlü bir ilişki bulunduğunu söyledi. Son dönemde Brexit’e bağlı olarak bazı belirsizlikler yaşansa da ikili ilişkilerin güçlenerek devam etmesini istediklerini dile getiren Gaunt, İngiltere merkezli yaklaşık 500 şirketin Türkiye’de yatırımları bulunduğunu ifade etti.
Gaunt, bu yatırımların gıda, kimya, sanayi, enerji, kozmetik ve savunma teknolojileri sektörlerinde yoğunlaştığını belirterek, “İngiltere’deki şirketlere Türkiye’nin sadece iç pazarını ve potansiyelini değil, coğrafi konumu sebebiyle bu şirketlerin bölgedeki üssü olabileceğini de anlatıyoruz. Bu yüzden, İngiliz şirketleri Türkiye’yi faaliyetleri için bir merkez olarak görüyor.” diye konuştu.
İki ülke ve şirketlerin yeni yatırımlar ve projeler için sürekli iletişim halinde bulunduğunu söyleyen Gaunt, şöyle devam etti:
“Şu anda İngiltere’deki şirketler için de çok kafa karıştıran ve belirsiz bir süreç olan Brexit söz konusu. Şirketler de bu belirsizlikten kurtulmak istiyorlar. İngiltere, Avrupa Birliği’nden (AB) anlaşmalı mı yoksa anlaşmasız mı ayrılacak, bilemiyoruz fakat 31 Ekim’de kesin olarak bir ayrılık yaşanacak. Bu yüzden de bazı ülkelerle karşılıklı ticarette sorunlar yaşanabilir. Türkiye de gümrük birliği anlaşmasının bir parçası olduğu için İngiltere AB’den anlaşmasız ayrılırsa, gümrük birliği anlaşması Brexit sonrası döneme aktarılamayacak. Bu yüzden iki ülkenin diplomatları ve üst düzey yetkilileri, karşılıklı ticarette ve gümrük birliğinde doğabilecek sorunlara çözüm arıyorlar. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 23 milyar dolar (18 milyar dolar sterlin) seviyesinde. Bu hacmi kesinlikle korumak ve artırmak istiyoruz. Karşılıklı ticaret hacminde en ufak bir kayıp yaşamak istemiyoruz. Özellikle Brexit sonrası süreci İngiltere’deki şirketlere anlatmaya çalışıyoruz ama her anlamda zor bir süreç.”
Gaunt, bu kapsamda yıl sonuna kadar İngiltere’de iki konferans düzenleyeceklerini ifade etti.
Bir yandan da yatırım potansiyeli bulunan sektörleri takip ettiklerini belirten Gaunt, İngiltere’nin offshore (denizüstü) rüzgar enerjisinde önemli kapasitesi bulunduğuna dikkati çekti. İngiltere’nin offshore teknolojisini Türkiye’ye de getirmek istediğini söyleyen Chris Gaunt, “Türkiye’de offshore rüzgarda ciddi bir potansiyel olduğunu düşünüyoruz. Bu alanda henüz bir yatırım yapılmadı fakat eninde sonunda olacak ve İngiltere’deki şirketlerin bu süreçle çok ilgili olduğunu söyleyebilirim. Diğer yandan, güneş enerjisi potansiyeli çok yüksek olan Türkiye’de batarya teknolojileri de önemli bir pazar. Tabii burada Türkiye’nin iç pazar potansiyelinin yanı sıra bölgede de büyük bir potansiyel var. Batarya teknolojilerinde bölgedeki fırsatları değerlendiren İngiliz şirketler var.” diye konuştu.
Şimdiye kadar genellikle İngiliz şirketler için Türkiye’deki fırsatları araştırdıklarını fakat artık bu sürecin karşılıklı olacağını belirten Gaunt, “Türk şirketlerine de İngiltere’deki yatırım fırsatlarını anlatarak, İngiltere’de yatırım yapmak isteyenlere hizmet vereceğiz.” dedi.
Gaunt, şirketlerin yatırımlarının Türkiye ve İngiltere ile sınırlı kalmaması gerektiğinin de altını çizerek şunları kaydetti:
“İngiliz Eximbank, Türkiye’ye 3 milyar dolar bütçe ayırdı. Bu bütçe sadece Türkiye’deki yatırımlar için değil, Türk ve İngiliz şirketlerin üçüncü ülkelerde yapacağı santral, inşaat veya farklı sektörlerdeki yatırımlar için de kullanılabilir. İngiliz Eximbank, yatırım maliyetinin yüzde 85’ine kadar finansman sağlıyor fakat yatırımda kullanılan ekipmanların yüzde 20’sinin İngiliz menşeli olması şartıyla. Bu şekilde, hem Türkiye’de hem de üçüncü ülkelerde yatırımların yapılabileceğini düşünüyoruz.”