İngiltere Maliye Bakanı Philip Hammond, ülkesinin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma sürecinde (Brexit) mevcut çıkmazı aşmanın tek yolunun yeniden halka danışmak olabileceğini söyledi. BBC’ye konuşan Hammond’a göre halka ancak iki şekilde danışılabilir: Yeni bir Brexit referandumuyla ya da erken genel seçimle.
İngiltere’nin mevcut koşullarda AB’nden ayrılma tarihi olan 31 Ekim’e sadece 5 ay var. Bu süre içinde, iktidardaki Muhafazakar Parti yeni liderini ve başbakanı seçecek, Daha sonra Parlamento yaz tatiline girecek, partiler yıllık olağan kongrelerini yapacak. Öte yandan AB de temel kurumlarının yeni başkanlarını belirleme süreciyle meşgul olacak.
AB liderleri, İngiltere’nin talebi üzerine ülkenin birlikten ayrılma tarihini ertelemiş, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, “Bu zamanı boşa harcamayın lütfen” diye uyarıda bulunmuştu. Peki önümüzdeki 5 ayda Brexit konusunda ne tür gelişmeler olabilir?
İngiltere Parlamentosu’nda Brexit anlaşmasıyla ilgili çıkmaz açılmış değil. Uzlaşma sağlayacak çoğunluğa ulaşılamıyor. Önümüzdeki 2 ay ise Muhafazakar Parti’nin liderlik yarışıyla geçecek. Zira Başbakan Theresa May 7 Haziran itibariyle parti liderliğinden istifa edeceğini, yeni lider belirleninceye kadar da başbakanlık görevini sürdüreceğini açıklamıştı.
Yani partinin yeni lideri aynı zamanda yeni başbakan olacak ve Temmuz ayı sonunda Parlamento yaz tatiline girmeden önce bunun belirlenmesi gerekiyor. AB liderleri 20-21 Haziran tarihlerindeki olağan zirvede Brexit konusundaki gelişmeleri değerlendirecek. Ancak May’in yerini alacak yeni başbakan o tarihte henüz belirlenmemiş olacak.
Ağustos ayında herkes tatilde olacak. AB’de de aynı şey olacağı için İngiltere’nin Brexit konusunda AB kurumları ve diğer ülke liderleri ile müzakere olanakları çok sınırlı olacak. Eylül’de normal hayata dönüldüğünde ise Brexit’in gerçekleşeceği tarihe sadece 2 ay kalmış olacak. Oysa Eylül ortalarından itibaren siyasi partiler yıllık olağan kongrelerini yapmaya başlayacağı için Parlamento yine çalışma yapamayacak.
AB ise kendi sorunlarını çözmekle meşgul olacak. Brexit AB’nin temel gündemini oluşturmuyor. Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin ardından yeni parlamento 2 Temmuz’da toplanacak. AB’nin ana gündemi, temel kurumlara yeni liderlerin atanması konusunda uzlaşma sağlanması olacak. Zira Avrupa Komisyonu, AB Konseyi ve Avrupa Merkez Bankası’nın yeni başkanları belirlenecek.
Yani 31 Ekim’den önce ne AB ile ne de Parlamento’da Brexit konusunda müzakereler için fazla zaman olmayacak. Yani AB’den çıkışın ertelendiği 31 Ekim tarihi öncesi süreç de tıpkı 29 Mart öncesi gibi oldukça telaşlı bir süreç, siyaseti ve iş dünyasını etkisi altına alan büyük belirsizliklerle dolu bir süreç olacak.
Ekim ayı sonuna kadar parlamentonun normal işleyiş süresi ancak 50 gün kadar olacak. Bu sürenin ise sadece yarısı yeni başbakanın önderliği altında gerçekleşecek.
İster bir anlaşma ile ister anlaşmasız olsun Brexit’i sağlayacak yasal düzenlemeler için fazla zaman yok. Muahfazakar Parti liderliği (ve başbakanlık) için yarışan birçok aday, Brexit anlaşmasının AB ile yeniden müzakere edileceğini söylüyor. Oysa AB üyesi ülkeler yeni müzakerelerin olmayacağına dair görüşlerini defalarca tekrarladı.
Üstelik hükümetin Brexit tarihini 31 Ekim’e erteleme konusunda AB ile vardığı anlaşmada, May’in AB ile yaptığı Brexit anlaşmasının yeniden müzakere edilmeyeceği ve İngiltere’nin anlaşmanın “lafzı ve ruhuna” aykırı bir şey yapmaması gerektiği açık olarak belirtiliyor. AB Konseyi’nin İngiltere ile yaptığı bu erteleme anlaşması yasal bir metin, ancak kanun değil. Konsey yeniden toplandığında müzakere konusunda farklı bir siyasi karar alabilir. Ancak bunun olacağına dair herhangi bir belirti yok. Muhtemel bir değişiklik, çıkış anlaşmasından ziyade, sadece gelecekteki ilişkilere yönelik ve bağlayıcı olmayan siyasi bildirge konusunda olabilir.
Muhafazakar Parti’nin yeni lider adaylarından bazıları da, İngiltere’nin gerekirse AB’den herhangi bir anlaşma olmadan ayrılabileceğini söylüyor. Ancak bu yönde adım atan bir başbakan, parlamentoda büyük bir muhalefeti karşısında bulacak, hatta kendi partisinden vekillerin de desteklediği bir güvensizlik oylamasıyla karşı karşıya kalabilecektir.
Ayrıca anlaşmasız çıkışa hazırlanmak için ticaret, göç, tarım, balıkçılık ve finansal hizmetler gibi konularda yasal düzenlemeler de gerekiyor. Ancak milletvekilleri, anlaşmasız çıkışı engellemek amacıyla, parlamentonun onayına sunulan herhangi bir tasarıya değişiklik önerileri getirebilir. Avam Kamarası Başkanı John Bercow da, anlaşmasız Brexit’in önlenmesi için parlamentonun üzerine düşen rolü oynayacağını söylüyor.
Ancak mevcut düzenlemeler, parlamentoda herhangi bir anlaşmaya varılmaması halinde İngiltere’nin 31 Ekim’de AB’den anlaşma olmadan ayrılma ihtimalini mümkün kılıyor. Önümüzdeki kısa sürede parlamentoda bir anlaşmanın onaylanması ihtimali uzak görünüyor. Bu durumda İngiltere’nin AB’den anlaşma olmadan ayrılmasının tek alternatifi Brexit sürecinin yeniden ertelenmesi olabilir.