İngiltere 23 Haziran 2016’da ‘Evet’ kararı verdiği Brexit anlaşmasından sayılı günler kalmasına rağmen hala kaos yaşıyor. İngiliz Parlamentosu’nda Ocak ayında Başbakan Theresa May’in 18 aylık bir müzakere sonucunda AB ile üzerinde anlaştığı 585 sayfalık anlaşma tarihi bir farkla reddedilmişti. May bunun üzerine anlaşma üzerinde revizeler yapmış ve dün akşam da tekrar parlamentoya sunmuştu. Ancak May’in revize edilmiş anlaşması da 242’ye karşı 391 oyla kabul edilmedi ve sancılı süreç daha da sıkıntılı bir hal aldı. Brexit’e sadece 16 gün kala yaşanan bu hezimet İngiltere için yeniden referandum sorularını akıllara getirdi.
May’in koltuğu da tehlikede
May’in Ocak ayındaki ve dün akşamki oylamalarda büyük farkla hezimeye uğraması da 1924’ten beri hükümetin aldığı en büyük mağlubiyetler arasında yer aldı. Bu da May’in planlanan 2022 yılından da önce başbakanlık koltuğunu bırakabileceği ihtimalini güçlendiriyor.
Anlaşma ertelenmesi de reddedilirse çıkmaz sokağa girilecek
Theresa May ve AB bir süreçle daha karşı karşıya. İngiliz parlamentosu bugün ‘anlaşmasız ayrılık’ seçeneğini oylayacak. İngiltere, eğer anlaşmasız Brexit seçeneği onaylanırsa, 29 Mart’ta anlaşamadan AB’den ayrılacak. Eğer parlamento anlaşmasız ayrılığı da reddederse, 14 Mart’ta Brexit Anlaşması’nın ertelenmesi oylamaya sunulacak.
Brexit Anlaşması’nın ertelenmesi durumunda May yine AB liderleri ile görüşmek zorunda. Bu durumda May uzatma talep edecek ve AB liderleri İngiltere’nin bu talebini oylayacak. Anlaşma ertelenmesi de reddedilirse İngiltere için çıkmaz sokağa girilecek. Bu seçenekte anlaşmasız çıkma, ikinci bir referandum ve May’in istifası gibi pek çok sancılı ihtimal oluşuyor.
Peki iki tarafın da ‘kaos’ olarak nitelendirdiği ‘anlaşmasız Brexit’ tam olarak ne?
Anlaşmasız Brexit
‘Anlaşmasız Brexit’ aslında tam olarak İngiltere’nin ve AB’nin bir anlaşmaya varamadığı anlamına geliyor. Bu durum da, 21 aylık bir geçiş dönemi olmayacağı anlamına geliyor. Anlaşmasız bir Brexit’te, tüketiciler, işletmeler ve kamu kuruluşlarının AB’den ayrılma sonucunda meydana gelen değişikliklere derhal cevap vermek zorunda kalacaklar.
Ticaret
İngiltere artık AB kurallarına bağlı kalmasa da, AB’nin gümrük dış tarifesi ile yüzleşmesi gerekecek. İşletmelerin AB’den ithal edilen mallara gümrük tarifeleri koyması gerekeceğinden, Britanyalılar için marketlerideki ürünlerin fiyatı yükselebilir. İngiliz yapımı bazı ürünler AB tarafından reddedilebilir, çünkü yeni yetkilendirme ve sertifikalandırma gerekebilir. Üreticiler, sınırdan geçen bileşenlerde gecikmeleri önlemek için merkezlerini AB’ye taşıyabilirler.
İnsanlar
İngiltere, AB vatandaşları tarafından göç konusunda kendi kontrollerini belirlemekte özgür oluyordu. Pasaport ve gümrük kontrollerinin artırılması halinde sınırlarda uzun gecikmeler olabilir. AB, İngiliz vatandaşlarının yaşama ve çalışma hakları açısından belirsizliğini sürdürüyor.
Para
Hükümet, AB bütçesine yıllık 13 milyar sterlin katkı payı ödemek zorunda kalmayacak. Ancak İngiltere bazı AB sübvansiyonlarını kaybedecek. Örneğin Ortak Tarım Politikası çiftçilere 3 milyar sterlin veriyor. Ekonomide yüzde 8 daralma ve para biriminde yüzde 25 değer kaybı oluşabileceği belirtiliyor. Enflasyon ve işsizlik oranının yükselmesi de bir diğer risk.
İrlanda sınır problemi
Kuzey İrlanda ile sınır sorunu çözülmeden kalmaya devam edecek. Gümrük ve göçmenlik kontrollerinin uygulanması için baskı uygulanacak.