Gelecek nesillerin DNA’ları üzerinde değişiklik yapma iznimiz olmalı mı olmamalı mı?
İngiltere’de bağımsız bir tıbbi gözlemci kurumu, bir insan embriyosunu genetik olarak değiştirme konusunda etik olarak bir sakınca bulunmadığına karar verdi.
The Nuffield Council on Bioethics isimli kuruluşun komisyonunun hazırladığı raporda, genom değiştirme yasalaşmadan önce tıbbi ve sosyolojik olarak daha fazla araştırma yapılması ve gerekli önlemlerin alınması çağrısı yapıldı.
Komisyon Başkanı Profesör Karen Yeung, “Toplum için sonuçları geniş çaplı, derin ve uzun dönemli” dedi.
İngiltere’de insan embriyolarının genlerinin değiştirilmesi üreme çalışmaları alanında yasal değil, ancak bazı araştırmalar için izin verilebiliyor.
Genom düzenleme, embriyolardaki, spermlerdeki ya da yumurtalardaki sorunlu kodları kalıcı olarak değiştirerek ya da silerek, genetik hastalıkların önüne geçilmesi amaçlı kullanılabilir.
Aynı zamanda tasarım bebeklerin önünü açacağı endişesiyle etik tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Human Genetics Alert isimli bağımsız gözlemci grubundan Doktor David King, raporu sert bir dille eleştiriyor:
“Bu kesinlikle utanç verici. Öjenik genetik mühendisliği hakkında 30 yıldır uluslararası yasak var. Ancak bu bilim insanları, tıbbı bir faydası olmasa da, kendilerinin işin doğrusunu bildiklerini düşünüyorlar. The Nuffield Council on Bioethics ‘Tasarım bebeklere hayır’ demeyi bile gerekli görmüyor. İngiltere halkı 15 yıl önce genetiği değiştirilmiş besinleri istemediklerine karar verdi. Genetiği değiştirilmiş bebekleri isterler mi sanıyorsunuz?”
Konsey kararların iki temel prensibe dayanması gerektiğini savunuyor:
- Gelecek nesle ait bireyin refahı
- Toplumun refahı
Kararda, genom düzenlemenin “toplumda dezavantajları, ayrımcılığı ya da bölünmeyi artırmaması gerektiği” belirtiliyor.
Konsey, bu konuda toplumda geniş ve kapsayıcı bir toplumsal tartışma olması gerektiğini de kaydediyor.
NASIL OLUYOR?
CRISPR (Gen değiştirme teknolojisi) 2012 yılında keşfedildi.
CRISPR teknolojisinde, Cas9 proteinini DNA’yı kesebilmek için bir moleküler makas olarak kullanılıyor.
Bilim insanları bu teknolojiyi laboratuvarlarda insan hücrelerindeki hastalıklara yol açan DNA’ları kesmek için kullanıyor.
Ancak uzmanlara göre, bu yöntem mükemmel olmaktan çok uzakta.
Zira çok fazla DNA’nın kesilmesiyle sonuçlanabiliyor.
Bu da diğer önemli genlerin değişmesine yol açarak, kanseri tetikleyebiliyor.
Genom değiştirmenin en tartışmalı konusu ise, gelecek jenerasyonlara aktarılacak genler üzerinde değişiklik yapılması potansiyeli.
Wellcome Sanger Enstitüsü’nden bilim insanlarının yakın zamanda yaptığı bir araştırmaya göre, CRISPR/Cas9 gen değiştirme yöntemi tahmin edildiğinden daha fazla gene zarar verebilir.
The Nuffield Council on Bioethics üyeleri Pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada, bu konuda daha ileri çalışmaların yapılması gerektiğini söylediler ve genom düzenlemenin kullanılabilir hale gelmesinin 20 yılı bulabileceğini kaydettiler. (BBCTÜRKÇE)