İngiltere merkezli haber sitesi Independent’ın Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn, Türkiye’nin Afrin’e yönelik olarak başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı’nın, Suriyeli Kürtlerin siyasi geleceğini belirsiz hale getirdiğini yazıyor:
“Suriyeli Kürtlerin Rojava olarak adlandırdığı yarı bağımsız bölgenin geleceği pamuk ipliğine bağlı. ABD 2014’te Kobani IŞİD kuşatması altındayken Kürtlerin yanında durdu.
“Bölgesel aktörler, ‘IŞİD yenilgiye uğratıldıktan sonra ABD Kürtlere desteğe devam edip Türkiye’yi öfkelendirecek mi yoksa askeri danışmanlarını Suriye’den çekip YPG’yi kaderiyle baş başa mı bırakacak?’ konusunu merak ediyordu.
“ABD hiçbir zaman Afrin’de askeri varlığı olmadığını, o bölgenin Rusya’nın denetim alanına girdiğini, Afrin’de Rus askeri danışmanların bulunduğunu söyledi. Ancak ne olursa olsun, Afrin’in düşmesi, ABD’nin Kürtleri savunmak istemediğinin ya da savunacak durumda olmadığının bir sinyali olacak algılanacaktır. Mevcut krizi yaratan da ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki durumu hafife alması oldu.
“Bu ayın başlarında ABD, büyük kısmını YPG’nin oluşturduğu 30.000 kişilik bir sınır güvenlik gücü oluşturulacağını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson açıklamanın Türkiye tarafından yanlış anlaşıldığını söyledi. Ancak Türkler, ABD’nin Suriye politikasının Kürt yanlısı bir biçimde şekillendiğini görerek hayal kırıklığına uğramıştı.
“Tillerson Türkiye ile ilişkileri toparlamaya çalışırken, ABD’nin öngörülebilir gelecekte Suriye’de 2.000 askeri danışman tutmaya devam edeceğini söyleyerek daha büyük bir krizin önünü açtı.
“ABD askeri danışmanlarının ülkede tutulma amacı IŞİD’in yeniden güç kazanmasını önlemek ve belki de daha önemlisi Beşar Esad ile İran’ın pozisyonunu zayıflatmaktı.
“Tillerson her neyi amaçlamış olursa olsun, sözleri Suriyeli Kürtlere uzun vadeli bir askeri garanti mahiyeti taşıyordu.
“Bu uzun vadeli garanti Erdoğan’ı çileden çıkardı, Kürtlerin ABD ile tam bir işbirliği içine girdiğini düşünen Rusya , Suriye ve İran’ı kızdırdı.
“Son kriz öncesinde Kürtler Rusya ve ABD arasında bir denge politikası güderek, sürekli Esad’ın düşmanı olarak kalmayacakları mesajını vermeye çalışıyorlardı.
“Rusya 200.000 nüfuslu Afrin’de güvenliğin sağlanmasına destek veriyordu. Afrin’de birliklerini bulunduruyor, Suriye’deki hava gücü ve hava savunma sistemleri sayesinde Moskova’nın izni olmadan Türkiye’den gelebilecek askeri adımları önlüyordu.
“Ancak Kürtlerin ABD’ye yakınlaşması üzerine Moskova’nın, Türklere Afrin’de düzenlenecek bir operasyona karşı çıkılmayacağı güvencesini verdiği ifade ediliyor.
“Bu sayede Türkiye Afrin’de hava gücünü kullanabildi.
AFRIN İZOLE VE SAVUNMASI ZOR
“Her şeye rağmen YPG oldukça etkin bir silahlı güç ve Türk ordusuna ya da müttefiki olan muhaliflere ağır kayıplar verdirebilecek kapasitede.
“Suriyeli Kürtler için daha genel olan sorun ise kendi topraklarının dışında kalan geniş bir alanı kontrol ediyor olmaları.
“ABD politikasını benimseyerek Deyr ez Zor’un doğusundaki petrol sahaları gibi ekonomik açıdan stratejik önemi bulunan bölgeleri ele geçirdiler. Şimdi Esad bu bölgeleri geri istiyor.
“Esad, Türk askerlerinin Suriye topraklarına girmesinden hoşlanmıyor olabilir. Fakat eğer Türkiye’nin harekâtı Kürtlere ABD’ye sırtlarını dayamayacaklarını gösterirse, Esad da bu durumdan çıkar elde edebilir.
“Suriye’deki Kürtlerin fazla seçeneği yok. Etrafları düşmanlar tarafından sarılı. IŞİD’e karşı artık Kürtlere ihtiyaç duyulmuyor çünkü IŞİD zaten yenilgiye uğratılmış durumda.
“IŞİD ile savaşı yarı bağımsız devletçiklerini kurmak için kullanan Iraklı Kürtlerin hesapsızca referanduma gidip tüm kazanımlarını nasıl bir anda yitirdiklerine şahit oldular.
“YPG güçleri Peşmerge’ye kıyasla daha organize. Fakat Afrin’nin Rojava’nın kalanıyla bağlantısı bulunmuyor ve savunması da zor. Afrin’in kaybedilmesi Suriyeli Kürtler için nihai bir yenilgi olmaz ama yeni gelişmelerin bir habercisi haline gelebilir.” (BBCTÜRKÇE)