Londra’da bulunan Milli Savunma Bakanlığı ve Türkiye AB Bakanlığı heyetleri için Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği tarafından düzenlenen resepsiyona AB Bakanı Sayın Ömer Çelik onur konuğu olarak katıldı. İngiliz ve Türk Savunma Sanayi’nin önde gelen iş adamlarının da davet edildiği resepsiyonda Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç konuklarını ağırladı.
AB Bakanı Ömer Çelik davetlilere yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Biz Brexit kararını çok olumlu karşılamadık. Türkiye’nin AB’ye girmesini savunan İngiltere gibi bir müttefikimizin AB içinde olmasını isterdik. Tabii ki İngiliz halkının kararına saygı duyuyoruz. Ama siyasi pozisyonumuz İngiltere ile AB içinde bir arada olmaktan yanadır. Dolayısıyla AB’den İngiltere’nin ayrılması sürecinin AB’yi de köklü bir şekilde değiştireceğini düşünüyoruz ve bunu yakından takip ediyoruz. İngiltere Avrupa’nın Atlantik’e açılan kapısı, biz de Akdeniz ve Asya’ya açılan kapısıyız. Dolayısıyla Avrupa’nın geleceği, Avrupa’nın güvenliği, Türkiye ve İngiltere’den sorulur. Bu böyledir ve böyle olmaya devam edecektir. Bu yüzyıl bittiğinde yani 80 yıl sonra, bu yüzyılın en büyük çelişkisi nedir diye sorulduğunda bence şu yazılacak, müttefiklerimizin bazıları, teröre karşı beraber mücadele ettiğimiz, özgürlükleri korumak için dünyanın her tarafında beraber ölümü göze aldığımız müttefiklerimizin bazıları bugünlerde Türkiye’ye silah ambargosu uygulamaktan söz ediyorlar, fakat bir NATO müttefiki olan Türkiye’yi tehdit eden terör örgütü PYD’ye silah vermekten geri durmuyorlar. Düşünebiliyor musunuz bir terör örgütüne silah verenler bize silah ambargosu uygulamaktan söz ediyorlar. Bununla ilgili bir kaygımız var mı? Yok. Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlettir. Her koşul altında güvenliğini sağlar. Hiçbir konuda güvenliği konusunda bir zaafa düşmez. Ama bu sözlerden bahsedenler şunu unutmasınlar; Türkiye, 55 Ülke’nin DAEŞ’le mücadelesi sırasında başaramadığını tek başına başarmıştır. Darbe girişiminden 1 ay sonra, ordumuz yara almışken Türk Ordusu Suriye’ye girmiştir, DAEŞ’i Türkiye’nin sınırlarından temizlemiştir. Bu DAEŞ terör örgütünün Türkiye sınırlarından temizlenmesi demek, NATO sınırlarından temizlenmesi demektir, Avrupa sınırlarından temizlenmesi demektir. Biz bunu yapmaya devam ederiz.
Peki doğru yaklaşım nedir? Doğru yaklaşım Birleşik Krallığın yaklaşımıdır. Bir NATO müttefiki olarak, bir NATO müttefiki olan Türkiye ile bir araya geliyor, Milli savaş uçağı geliştiriyor ve savunma sanayi konusunda, ortak güvenliğimiz için daha çok proje üretmemiz için istekli davranıyor. Birleşik Krallığın yaklaşımının bugün aleyhimize konuşanlara da örnek olmasını diliyoruz. Bakın, bizim bugün S-400 savunma sistemleri ile bizi eleştiriyorlar. Bugün bir NATO müttefiki olarak biz, hava savunma sistemimizi güçlendirmek zorundayız. Suriye’den, Irak’tan ve bölgeden gelen tehditler var. Herhangi bir NATO müttefiki bize, sizin hava savunma sisteminizi geliştirmenize yardımcı olmak istiyoruz dedi de biz mi kabul etmedik? Biz öncelikle kendi müttefiklerimizle bu konuyu konuştuk ama yeterli ar-ge paylaşımı olmayınca, Türkiye’yi sıradan bir tüketici konumuna sokmaya çalıştıkları için, biz muhakkak daha iyi koşullar arayacağız. İkincisi Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ta S-400 Savunma Sistemi’nin olması eleştiri konusu olmuyor da bizim S-400 Savunma Sistemimiz neden eleştiri konusu oluyor. Türkiye’nin güvenlik kapasitesi, Avrupa’nın, NATO’nun ve müttefiklerimizin güvenlik kapasitesi anlamına geliyor. Bunun böyle anlaşılması lazım. Burada yabancı yok, gazeteciler de yok. Biz bizeyiz. O yüzden rahat konuşacağım. Herhangi bir müttefikimiz bize, size savunma sanayi ve güvenlik konusunda nasıl yardımcı olabilir derse, ‘Gidin İngilizlere sorun, onların yaptığı gibi yapın’, diyeceğiz.”