Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson tarafından açılan konferansa, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan video mesajla katıldı.
6 Şubat’ta yaşanan depremlerin yarattığı yıkım ve toparlanma ile yeniden inşa süreçlerine ilişkin öncül değerlendirmeler, ilkeler ve önceliklerin ele alındığı konferansta kurumlar ve ülkeler, Türkiye ve Suriye’ye ayrı ayrı bağışlarını açıkladılar.
Leyen’in konferansın kapanışında yaptığı açıklamaya göre, iki ülke için toplanan para 7 milyar euro oldu.
Bu paranın 6 milyar 50 milyonu Türkiye’ye, 950 milyonu ise Suriye’ye aktarılacak.
Çavuşoğlu da yaptığı açıklamada, Türkiye’ye aktarılacak paranın 4.3 milyar eurosu uygun kredi olarak uluslararası finansal kuruluşlar ve yatırım bankaları tarafından sağlanacak.
Hibe olarak ise 1.75 milyar euro verilecek.
Bu kapsamda Dünya Bankası 1.78 milyar euro, EBRD 1.5milyar euro, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası 500 milyon euro ile en çok yardım ilan eden kuruluşlar oldu.
Avrupa Komisyonu’nun 1 milyar euro verdiği konferansta AB, hem üye ülkeler hem de kuruluşlarla birlikte toplam 3.3 milyar eurolukbir bağış verdi.
Almanya, önceki yardımlarıyla birlikte toplamda 240 milyon Euro bağışta bulunurken Hollanda, İsveç ve Fransa gibi önde gelen ülkeler de ortalama 50 milyon Euro civarında yardım açıkladı.
AB yetkilileri, bu konferansta açıklanan bağışların ötesinde de deprem sonrası yaraların sarılması sürecinde yardımların devam edeceğini, başta üyelik öncesi fonlar (IPA) ve Suriyeli mültecilere için yapılan mali yardımların da yeniden düzenleneceğini ve yeniden inşa sürecinde kullanılabileceğini kaydettiler.
Türkiye’nin harekete geçirebileceği bir başka olanak da Avrupa Dayanışma Fonu.
Konferans öncesi yapılan değerlendirmelerde Türkiye’de yaklaşık 14 milyonu insanı etkileyen, 11 kentte çok büyük oranda yıkıma neden olan afet için sağlanması gereken bağış oranın 10 milyar Euro’ya yakın olması öngörülüyordu.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, başta AB olmak üzere uluslararası toplum tarafından sağlanan yardımdan memnun olduğunu ancak bu sürecin sürdürülebilir bir anlayışta devam etmesini beklediklerini kaydetti.
UNDP ve Dünya Bankası’nın hazırladığı rapora göre, ilk değerlendirmelerin Türkiye’nin uğradığı yıkımın 103.6 milyar euroluk bir yatırım gerektirdiğini kaydeden Çavuşoğlu, böyle bir sorunun sadece uluslararası dayanışma ve destekle çözümlenebileceği mesajını verdi.
AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Oliver Verhalyi de böyle büyük bir yatırım gerektiren yıkım karşısında 6 milyar euroluk bağışın “okyanusta bir damla” gibi görünebileceğini kaydederken, “Ama öyle değil. Burada sağlanan desteğin bundan sonraki süreçte çok önemli bir katkısı olacak” ifadelerini kullandı.
Konferansta sağlanan bağışın hangi süreçte Türkiye’ye aktarılacağı ve nasıl kullanılacağı da ele alınan konular arasında oldu.
Çavuşoğlu basın toplantısında, depremzedelerin barınma başta olmak üzere insani gereksinimlerinin karşılanması gerektiğini, bunun Avrupalı muhatapları tarafından da bilindiğini belirtirken, “Dolayısıyla hibe edilen miktarların bir an önce gönderilmesinde yarar var” dedi.
Hibe olarak açıklansa da ülkelerin bu paraları doğrudan Türk hükümetine aktarmak yerine Mülteciler Yüksek Komiserliği, Dünya Gıda Programı gibi farklı BM kurumları üzerinden aktarmaları bekleniyor.
Uygun kredi ile sağlanacak 4.3 milyar euronun ise Türkiye’deki kurumlarla yatırım yapacak uluslararası kurumlarla, tek tek anlaşmalara göre proje bazlı olacağını anlatan Çavuşoğlu, “Bu paralar -bizim de yaptığımız gibi- projeler hayata geçtikçe aktarılacak.
Bakan Çavuşoğlu, bu paraların hükümetin teklifiyle geçen hafta Meclis’te yasalaşan yeni afet fonu üzerinden aktarılacağını ve hepsinin denetime açık, şeffaf şekilde sadece depremle ilgili olarak kullanılacağını söyledi.
Brüksel’deki diplomatik kaynaklar ise Meclis’ten çıkan yeni yasayı incelediklerini ancak AB düzenlemelerine uyması için ikincil yasalara ve regülasyonlara gereksinim duyulabileceğini kaydetti.
Yetkililer, bu konuda Türk hükümeti ile görüşmelere devam edeceklerini belirtti.
Konferansta deprem sonrası toparlanma ve yeniden inşa sürecine ilişkin ilkeler ve öncelikler de değerlendirildi.
Yerleşim alanlarının “yenisini daha iyi inşa et” ilkesine göre yapılacağını, böylece evlerin hastanelerin ve diğer yapıların daha sağlam olacağını belirleyen ilkeler arasında afet riskinin azaltılması, yeniden inşa sürecinde depremden etkilenen birey ve kuruluşların da katılımcı olarak yer alması gibi unsurlar bulunuyor.
Yeşil ve doğa dostu şehirlerin kurulması ve sürdürülebilir bir geleceğin kurulması da altı çizilen ilkeler arasında.
Leyen, kapanış toplantısında, “Bugün iyi bir gün oldu, Türkiye ve Suriye haklarına karşı dayanışmamızı gösterdi. Önümüzde yapmamız gereken daha çok iş var. Bu sadece bir başlangıç” ifadelerini kullandı.