Tüm dünyada uzun yıllardır dünya dışı yaşamın varlığına dair tartışmalar süregelmiş, konu üzerine sayısız makale, kitap yazılmış filmler çekilmiştir. Bu seferki iddia ise içimizden birine ait, Türk UFO araştırmacısı Farah Yurdözü yaşadıklarıyla buna cevap bulduğunu iddia ediyor.
“Evrende yalnız mıyız?” insanlık tarihinin cevabını en çok merak ettiği sorulardan bir tanesi. Peki gerçekten yalnız mıyız? Kendisini ‘UFO-Metafizik araştırmacısı’ olarak tanıtan Farah Yurdözü’ne göre hayır. Zaman zaman servis edilen bazı görüntülerle UFO’ların varlığına ilişkin iddialar ortaya atılıyor olsa da bunların büyük bölümünün asılsız olduğu biliniyor. Resmi otoritelerin yayınladığı bazı görüntüler ise bu konudaki merakı artırıyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu konuya ilgi duyanlar var. Farah Yurdözü de o isimlerden biri.
Farah Yurdözü İstanbul’da doğup büyüdü. Ortaokul yıllarında aile büyüklerinden duyduklarının da etkisiyle dünya dışı varlıklar ve UFO’lara ilgi duymaya başladı. İstanbul Üniversitesi’nde İspanyol Dili ve Edebiyatı okuyan Yurdözü, 10 yılı ABD’de olmak üzere 30 yıl İspanyolca öğretmenliği yaptı. ABD’de bulunduğu süre boyunca burada dünya dışı varlıklar ve UFO’lar hakkında düzenlenen birçok konferansa katıldı.
‘İLK BAŞTA İNANMADIM’
İşte bir şekilde Türkiye’ye gelen Bahar Hanım’ın yaşadığı olaylar bir gazeteci aracılığıyla bana kadar ulaştı. Ben ilk önce buna inanmadım. Çünkü bu konuda ciddi bir bilgi kirliliği ve sahtekarlık boyutunda bir dezenformasyon var. Bu sebeple kafamda bazı şüpheler ile İstanbul Eyüp tarafında bulunan eve gittik. Bir apartmanın dördüncü katında yaşayan ailenin dairesine misafir olduk. Ailenin çocuğunun genetik bir rahatsızlığı vardı ve tüm yolları deneyen aile son çare olarak bu kişiye başvurmuştu. Bizi gözlerimiz bağlı şekilde bir odaya alacaklarını ve dünya dışı varlıkların ancak bu şekilde geleceğini belirttiler. Nedenini sorduğumda dış görünüşlerinin insanların alışık olmadığı kadar korkunç olduğunu ifade ettiler. Biz odaya girdik ve kandırmaca yaşanmaması için bir arkadaşımızı da kapının dışında beklettik. Odanın penceresi doğrudan denizi görüyordu. Bahar Hanım kendi lehçesinde bir şeyler söyledi. Hemen ardından vakum sesine benzer bir ses eşliğinde pencereden içeri bazı canlılar girdiğini hissettik.
‘BİZE DOKUNDULAR, KONUŞTULAR’
Varlıklar içeri girdikten sonra bizimle temas kurdular, sorularımıza cevap verdiler ve bize dokundular. Sesleri oldukça yaşlı bir insanın sesine benziyordu. Dokunuşlarından anladığım kadarıyla tenleri oldukça yumuşak, parmakları küçük bir çocuğunki gibiydi. Sanki kemiksizdi. Boylarının da oldukça kısa olduğunu düşünüyorum çünkü biz o sırada yataklarda uzanıyorduk ve başlarının bizim seviyemizde olduğunu hissettim. Ziyaretçilerin bir kokusu yoktu ve nefes almıyorlardı. Yaklaşık 10 dakika süren görüşmede telepati de kullanıldı. Görüşme sona erdikten sonra tıpkı geldikleri gibi vakum sesine benzer bir sesle pencereden gittiler. Hızla gözümü açıp baktığımda penceren çıkan ve denize doğru giden bir ışık huzmesi gördüm. Yaşadığım olay bu.