Dünya nüfusunun yüzde 42’si en az bir doz aşılandı. Afrika kıtasında aşılanma oranı ise henüz yüzde 5,3 seviyesinde seyrediyor. Konuyla ilgili raporda, geliri yüksek ülkelerin yıl sonuna kadar 1 milyar doz aşı fazlası olacağı ortaya konuldu. Dünya, 2019’un son ayında Çin’in Wuhan kentinden çıkan COVID-19 virüsüyle mücadelesine devam ediyor. Virüsün en tehlikeli özelliklerinden biri olan bulaşıcılık, maske ve mesafe gibi tedbirlerle önlenmeye çalışılsa da aşının bulunmasıyla en iyi tedbirin aşılama olduğu biliniyor.
Şu anda dünya çapında 5,73 milyar doz aşı uygulanmış durumda. Her gün de yaklaşık 32,79 milyon doz aşılama yapılıyor. Ancak 1 buçuk yıldır mücadele edilen salgında, bugüne kadar tüm dünya nüfusunun yüzde 42,1’i en az bir doz COVID-19 aşısı oldu. Düşük gelirli ülkelerdeki insanların ise sadece yüzde 1,9’u en az bir doz aşı yaptırabildi. Ayrıca, Afrika’da virüse karşı en az bir doz aşılananlarının oranı yaklaşık yüzde 5,3 iken, bu oran yüzde 42,1’lik dünya ortalamasının oldukça gerisinde.
Aşı bulundu ama bu kez de “aşı milliyetçiliği” gündemde
Salgın döneminde, aşının bulunmasıyla virüsün tehlikesi azaltılmış olsa da bu sefer de aşı tedariki konusu gündeme geldi. Geliri yüksek ve yoksul ülkelerde aşı alımlarında yaşanan büyük farklar, yeni bir kavram olarak da aşı milliyetçiliğini ortaya çıkardı. Aşı milliyetçiliği, ülkelerin aşı üretimi için temel bileşenleri biriktirmesi ve aşı kaynaklarını paylaşmayı reddetmesi olarak tanımlanıyor. Kavramın anlattığı ise bazı ülkelerin kendi nüfusunu aşılamak için ilaç firmalarıyla anlaşma yaparak, diğer ülkelerin aşılanmalarının önüne geçmesi.