Myanmar’da ordunun yönetime el koymasına başta ABD olmak üzere dünyanın birçok ülkesinden tepki geldi. Beyaz Saray Aung San Suu Kyi ve diğer siyasi liderlerin serbest bırakılması çağrısı yaptı.
Myanmar’da ordu Aung San Suu Kyi liderliğindeki hükümete darbe yaparak yönetime el koydu. Olağanüstü hal ilan edilen ülkede Nobel Barış Ödülü sahibi Suu Kyi’nin de aralarında olduğu birçok siyasetçi gözaltına alındı. Eski general ve devlet başkan yardımcısı Myint Swe devlet başkanı ilan edildi. Asıl güç ise darbeye liderlik eden Myanmar Silahlı Kuvvetleri Komutanı General Min Aung Hlaing’e geçmiş oldu.
Başkent Naypyidaw ve ülkenin en büyük kenti Yangon’da pazartesi sabahı sokaklarda askerlerin devriye gezdiği görüldü. Telefon hatlarının ve internetin başkentte kapatıldığı belirtiliyor. Darbe sonrasında herhangi bir arbede ya da çatışma yaşandığına dair bir bilgi bulunmuyor.
Suu Kyi’nin partisi iktidardaki Ulusal Demokrasi Birliği partisinin sözcüsü Myo Nyunt, Alman haber ajansı dpa’ya bir açıklama yaptı. Nyunt görevden alınan Devlet Başkanı Win Myint ve siyasi partilerin üst düzey yöneticilerinin de gözaltına alınmasının beklendiğini söyledi.
Myanmar’da ordu ile sivil hükümet arasında 8 Kasım 2020 tarihinde yapılan genel seçimlerde hile yapılıp yapılmadığına ilişkin anlaşmazlık yaşanıyor. NLD seçimi açık bir biçimde kazanmış ordu ise bu sonucu tanımamıştı. Yeni parlamentonun ise ilk kez bugün toplanması bekleniyordu. Geçen hafta üst düzey bir ordu sözcüsü medyaya yaptığı açıklamada hükümetin seçimlerde yolsuzluk yapıldığı iddialarını araştırmaması halinde darbe olabileceğini söylemişti.
ABD: Sorumlulara karşı harekete geçeceğiz
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ise “her tür tahrik ya da kışkırtmadan” uzak durulması çağrısı yaparak seçim sonuçlarının tanınmasını istemişti. Darbe sonrası yeni bir açıklama yapan Guterres, Suu Kyi ve diğer siyasi liderlerin gözaltına alınmasını kınadı. Yönetimin orduya geçmesinden “derin endişe” duyduğunu belirten Guterres, “Bu gelişmeler Myanmar’daki demokratik reformlara ağır darbe anlamına geliyor” ifadelerini kullandı. Genel Sekreter, NLD’nin demokrasi, barış, insan hakları ve hukuk devletine özlem duyan halk tarafından önemli bir temsiliyete kavuştuğunu söyledi.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Myanmar’da tekrar demokrasinin hayata geçirilmesi çağrısı yaptı. Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, “ABD son yapılan seçimlerin sonuçlarını değiştirme ya da Myanmar’ın demokratik geçişine engel olma girişimlerine karşıdır ve bu yönde atılan adımlar geri döndürülmezse sorumlulara karşı harekete geçecektir” ifadelerini kullandı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de Myanmar ordusuna, “tüm hükümet yetkililerini ve sivil toplum liderlerini serbest bırakma, Burma halkının 8 Kasım tarihindeki demokratik seçimlerde ifade ettiği iradesini tanıma” çağrısı yaptı.
Türkiye askeri müdahaleyi kınadı
Myanmar’da gerçekleştirilen askeri darbe Türkiye tarafından da kınandı. Dışişleri Bakanlığı’nın konuyla ilgili açıklamasında,
“Myanmar Silahlı Kuvvetlerinin bugün yönetime el koymasını derin endişeyle karşılıyor ve şiddetle kınıyoruz. Türkiye her türlü darbeye ve askeri müdahaleye karşıdır. Gözaltına alındığı bildirilen tüm seçilmiş liderlerin, siyasi şahsiyetlerin ve sivillerin derhal serbest bırakılmalarını bekliyoruz.
Myanmar’da halkın serbest iradesiyle oluşan yeni Parlamentonun en kısa sürede toplanması, seçilmiş liderlerin ve demokratik kurumların önüne konulan engellerin süratle kaldırılması çağrısında bulunuyoruz. Bu vahim gelişmenin Myanmar’da ağır şartlar altında yaşayan Rohinga Müslümanlarının durumunu daha da kötüleştirmemesini temenni ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Avustralya ve Hindistan’dan tepkiler
Avustralya Dışişleri Bakanı Marise Payne de “Orduya hukukun üstünlüğüne saygı gösterme, anlaşmazlıkları yasal mekanizmalar aracılığıyla çözme ve hukuksuz bir biçimde gözaltına alınan sivil liderleri derhal serbest bırakma çağrısı yapıyoruz” dedi.
Hindistan Dışişleri Bakanlığı da, “Myanmar’daki gelişmeleri derin bir endişe ile izliyoruz. Hindistan Myanmar’daki demokratik geçiş sürecine destek konusunda her zaman kararlı olmuştur. Hukukun üstünlüğü ve demokratik sürecin sürdürülmesi gerektiğine inanıyoruz” açıklamasını yaptı.