Yunanistan’da aralarında muhalif liderler ve gazetecilerin de olduğu çok sayıda kişinin casus yazılımlarla telefonlarının takip edildiğinin ortaya çıkması üzerine muhalefetten hükümete tepki yükseldi.
Yunanistan büyük bir dinleme skandalı ile sarsılıyor. Yunanistan’ın üçüncü büyük partisinin liderinin telefonunun dinlenmesi Atina’da siyasi çalkantıya neden oluyor. Dinleme skandalından muhafazakâr hükûmete mesafeli yaklaşan gazeteciler de nasibini alıyor.
Yunanistan’ın istihbarat şefi ve özel kalem müdürünün istifa ettiği dinleme skandalı; “karanlık uygulamaların” gündeme yansımasıyla beraber istifa çağrılarının havada uçuştuğu ABD’deki Watergate skandalına benzetilen bir casusluk krizine dönüşmüş durumda.
MİÇOTAKİS’E TEPKİ
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, ülkenin üçüncü büyük partisinin lideri olan siyasi rakibinin cep telefonunun, doğrudan kendisine bağlı olan istihbarat servisi ‘EYP’nin emriyle dinlendiğinin ortaya çıkmasının ardından 2019 yılından itibaren yürüttüğü başbakanlık görevindeki en zor saatlerini yaşıyor.
Başbakanlık ofisi, cuma günü dinleme skandalı nedeniyle, o zamana kadar saygı duyulan EYP başkanı Panagiotis Kontoleon’un istifasını açıklamak durumunda kaldı. Kontoleon’un istifasını, Miçotakis’in yeğeni ve en güvendiği yardımcısı Grigoris Dimitriadis’in istifası takip etti. Pazar günüyse Miçotakis dinlemenin “büyük ve affedilemez bir hata” olduğunu kabul etti.
Hükûmet sözcüsü Yannis Oiknomou ise hükûmetin en başından beri skandalın yasaların belirlediği çerçevede eksiksiz bir şekilde soruşturulmasından yana olduğunu, gelişmelere kurumsal saygı ve kamu çıkarını koruma bakış açısıyla yaklaştığı açıklamasında bulundu.
TELEFONU DİNLENEN LİDERDEN AÇIKLAMA
Aynı zamanda Avrupa Parlamentosu üyesi olan Pasok başkanı Nikos Androulakis, skandalın boyutları ortaya çıkmaya başladığı cuma günü geç saatlerde gerçekleştirdiği konuşmasında “Yunan hükümetinin en karanlık uygulamaları kullanarak beni gözetleyeceğini hiç beklemezdim” diyerek “Yunan vatandaşlarının insan hak ve özgürlüklerini korumak bizim demokratik görevimizdir. Bugün, kibirleri ve cezasızlık duygularıyla her şeyi yapabileceklerini düşünenler için bir hakikat anıdır” diye ekledi.
Androulakis, daha sonra sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşımda, üçüncü ülkelerin kendisinin dinlenmesini talep ettiği iddialarına atıfla Ermenistan ve Ukrayna gibi adı geçen ülkeler tarafından telefonlarının dinlenilmediğini açıkladı.
ÇİPRAS: ‘ONA KİM İNANABİLİR?’
Androulakis ile muhalif gazetecilerin telefonlarının dinlenmesi Atina’da muhalefet partilerinin sert tepkilerine neden oluyor.
Dinleme skandalının ardından kameralar karşısında yaptığı açıklamada Aleksis Çipras, Başbakan Mitsotakis’i kasıtlı olarak yalan söylemekle suçladı. Çipras açıklamasında, “Kendisi ilk günden beri istihbaratın başındayken neyi kanunlaştırdığını bilmiyor muydu? Ona kim inanabilir?” sorularını yöneltti.
KKE: TELEKULAK SKANDALI UNUTULAMAZ
Yunanistan Komünist Partisi (KKE) konuyla ilgili olarak “KKE’nin defalarca kınadığı karanlık bir ortamı ve delik deşik olmuş bir kurumsal çerçeveyi su yüzüne çıkardığı için telekulak skandalı ne unutulabilir ne de birkaç özür ve birkaç istifayla geçiştirilebilir” açıklamasını gerçekleştirdi.
MERA 25’TEN ‘ORBAN’ BENZETMESİ
Eski Maliye Bakanı Yanis Varofakis liderliğindeki ‘Mera 25’ ise ilgili açıklamasında “Mera25, 2019 yazından bu yana Parlamento içinde ve dışında Kiriakos Miçotakis ve hükûmetinin ülkeyi Viktor Orban’ın Macaristan’ına benzetmeye yönelik siyasi tercihini kınamaktadır. Gazetecilere yönelik zulüm, göçmenlere karşı denizde işlenen suçlar, milletvekillerine barışçıl gösteri yapma yasağı, tahammül edilemez ve gereksiz polis şiddeti, suç şebekeleri – ve şimdi de istihbarat tarafından yapılan bir dizi izleme” mesajını verdi.
‘YUNANİSTAN SAĞININ GÖZETLEME SİCİLİ’
Dinleme skandalına muhalefet partileri gibi Yunanistan basını da tepkili. Hükûmete yakın basın organlarının şimdilik odaklanmaktan çekindiği skandal bağımsız medya kuruluşlarının ve köşe yazarlarının sert tepkisine neden oluyor.
Ana muhalefetin yayın organı ‘Avgi’ gazetesinde yayımlanan bir köşe yazısında skandal ABD’de 1970’li yılların başlarında gündeme yansıyan ‘Watergate’ skandalına benzetildi.
Söz konusu köşe yazısında “Yunanistan sağının yasadışı gözetleme konusunda ağır bir siyasi sicili vardır ve bu kötü alışkanlıklarından vazgeçmiş değildir. Başbakanın en yakın çalışma arkadaşı, yeğeni ve ofis müdürü ile kişisel tercihi olan ulusal güvenlik servisi müdürünün istifaları, suçun geri dönülemez bir şekilde itiraf edilmesi anlamına gelmektedir” denildi.
Yazıda ayrıca, “Bugün çok karanlık bir hikâyenin sadece bir kısmından haberdarız. Tüm boyutları gün ışığına çıkana kadar sebat edeceğiz. Sayın Mitsotakis’in artık kendi kişisel Watergate’i var. Sonu da Nixon’dan farklı olmayacaktır” çıkışı dikkat çekti.