Koronavirüs vakalarında ve ölümlerinde ciddi bir artışla karşı karşıya olan Avrupa’nın en büyük iki ekonomisi, Fransa ve Almanya, ulusal sokağa çıkma kısıtlamalarına geri döndü.
Koronavirüs vakalarında ve ölümlerinde ciddi bir artışla karşı karşıya olan Avrupa’nın en büyük iki ekonomisi ulusal sokağa çıkma kısıtlamalarına geri döndü.
Cuma gününden itibaren Fransa’da yaşayanlar yalnızca iş ya da sağlık sorunları nedeniyle evlerinden ayrılabilecekler.
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkenin “birincisinden daha zor olacağı şüphe götürmeyen ikinci bir dalga altında ezilme” riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Bu arada Almanya da, Fransa’daki kadar kapsamlı olmasa da ulusal karantina önlemleri getirdi.
Başbakan Angela Merkel, Pazartesi gününden itibaren restoranlar, barlar, spor salonları ve tiyatroların bir ay boyunca kapatılacağını açıkladı.
Yeni vaka sayıları, Çarşamba günü 310 can kaybı ve 24.701 vaka açıklayan İngiltere de dahil olmak üzere, Avrupa’da hızla artıyor.
İngiltere’de yayımlanan, her gün yaklaşık 100.000 kişinin virüse yakalandığını gösterdi. Ülkede bölgesel bir yaklaşımdan uzaklaşarak ulusal sokağa çıkma kısıtlamaları getirmesi için hükümete baskı artıyor.
Fransa’da günlük Covid-19 ölümleri Nisan ayından bu yana en yüksek seviyede. Ülkede Çarşamba günü 36.437 yeni vaka ve 244 can kaybı bildirildi.
Alman sağlık yetkilileri Perşembe günü, son 24 saat içinde 89 kişinin daha öldüğünü ve 16.774 ile vaka sayılarında rekor kırıldığını açıkladı.
Avrupa Birliği’nin en büyük ekonomilerine getirilen yeni sokağa çıkma kısıtlamaları haberleri Çarşamba günü finans piyasalarında keskin düşüşlere yol açtı.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “İkinci dalganın derinliklerindeyiz” dedi. “Bence bu yılki Noel farklı bir Noel olacak.”
Avrupa bu noktaya nasıl geldi?
Koronavirüsün bu yılın başlarında yaşanan ilk dalgasından bazı Avrupa ülkeleri sert etkilenirken, diğer ülkeler çok kötü bir tablodan kaçmayı başardı.
İtalya, İspanya, Fransa ve İngiltere salgının birinci dalgasından en kötü etkilenen ülkeler arasındaydı, zamanla vakaları, hastaneye kabulleri ve ölümleri çok düşük bir seviyeye indiren ancak ekonomilerini harap eden katı ulusal sokağa çıkma kısıtlamaları uyguladılar.
Kısıtlamalar, temel ihtiyaçları sağlayanların dışındaki mağazaların, barların ve restoranların yeniden açılması ve seyahatlerin yeniden başlamasıyla yazın başlarında kalkmaya başladı. Ancak Ağustos ayında vaka sayıları yeniden artmaya başladı, son haftalarda ise siyasetçileri alarma geçiren büyük bir yükseliş yaşandı.
İlk dalgadan kötü etkilenmeyen ülkeler – Çekya ve Polonya gibi – bu sefer salgından kaçabilecek gibi durmuyor. Uzmanlar, kıtanın büyük bir kısmında endişe verici vaka sayıları konusunda uyarıda bulunuyor.
Fransa ve Almanya ne gibi önlemler alıyor?
Macron, Mart ayındaki ilk sokağa çıkma kısıtlamalarında olduğu gibi, yeni kurallara göre insanların evlerinden ayrılmak için bir form doldurmaları gerektiğini söyledi. Sosyal amaçlı bir araya gelmeler yasaklandı.
Ancak kamu hizmetlerinin süreceğini ve fabrikaların açık kalacağını açıkça belirten Macron, ekonominin “durmaması veya çökmemesi gerektiğini” de sözlerine ekledi.
Başbakan Jean Castex Perşembe günü parlamentoya hitaben yaptığı konuşmada, altı yaş ve üstü tüm öğrencilerin, “tüm çocuklarımızı, öğretmenlerimizi ve ebeveynlerimizi korumak için” sınıfta yüz maskesi takmaları gerekeceğini söyledi. Şimdiye kadar maskeler yalnızca 11 yaş ve üstü öğrenciler için zorunluydu.
Castex, çalışanlarını “haftada beş gün” evden çalıştırmaları için şirketlerin kuvvetli bir şekilde teşvik edileceğini söyledi.
“Mümkün olduğu kadar çalışmaya devam etmeliyiz, ancak tabii ki virüsün yayılmasını engelleyen katı hijyenik koşullar altında” dedi ve ekledi: “İşsizlik ve yoksulluk da öldürebilir.”
Bu arada Almanya’da, Başbakan Merkel “Kış zor olacak – dört, uzun, zor ay” dedi.
Perşembe günü parlamentoda yaptığı konuşmada Merkel, “Bu salgın özgürlük sorusunu ön plana çıkarıyor. Özgürlük her insanın kendisi için mevcut değildir, bu bir sorumluluktur – kişinin kendisi, ailesi, işyeri için. Bu bize bir bütünün parçası olduğumuzu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Merkel konuşması sırasında, kısıtlamalara karşı çıkan aşırı-sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi üyeleri tarafından eleştirildi. Parti lideri Alexander Gauland, hükümeti “korona diktatörlüğü” ile suçladı.
Buna cevaben Merkel, dezenformasyon ve komplo teorilerinin pandemiye karşı verilen mücadeleyi baltaladığı konusunda uyarıda bulundu.
Almanya, diğer ülkeler gibi, kısıtlamaların yersiz olduğunu iddia eden insanların protestolarına tanık oldu.
Avrupa’nın diğer birçok bölgesine göre daha düşük enfeksiyon oranına sahip Almanya’da, virüsün son haftalardaki yayılma hızı hükümeti alarma geçirdi.
Almanya’da kısmi sokağa çıkma kısıtlamaları 2 Kasım’da başlayacak ve Merkel ile 16 eyalet başbakanı tarafından kabul edilen şartlar uyarınca 30 Kasım’a kadar devam edecek.
Barlar ve restoranlar paket servisi haricinde hizmet sunmayacak, ancak okullar ve anaokulları açık kalacak. İki haneden en fazla 10 kişi bir araya gelebilecek, turizm faaliyetleri durdurulacak.
Ekonomik açıdan, küçük şirketlere ve önlemlerden kötü etkilenen serbest çalışanlara, Kasım 2019’daki kazançlarının yüzde 75’ine kadarı geri ödenecek.
Avrupa’nın başka yerlerinde durum ne?
Avrupa’da vakalar artıyor olsa da, tüm ülkeler ulusal sokağa çıkma kısıtlamalarını tercih etmiyor. Salgının ilk dalgasının başlangıcında virüsün Avrupa’daki merkez üssü olan İtalya, şimdiden bir ay boyunca uygulanacak yeni kısıtlamalar getirdi.
Ülkedeki tüm barlar ve restoranlar saat 18: 00’de kapılarını kapatacak, bu saatten sonra sadece paket servisi sağlayabilecek.
Spor salonları, yüzme havuzları, tiyatrolar ve sinemalar kapanmak zorunda, ancak müzeler açık kalacak. Düğün, vaftiz ve cenaze için toplanmalar da yasaklandı.
Okullar ve işyerleri kapanmıyor ancak birçok ortaokul uzaktan eğitime geçecek.
İspanya, hükümetin yeniden olağanüstü hal ilan etmesinin ardından 25 Ekim’de ülke çapında sokağa çıkma kısıtlamalrını başlattı. Kanarya Adaları’nda yaşayanların dışındakiler 23: 00 ile 06: 00 saatleri arasında evde kalmak zorunda.
Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’ne göre Çekya, 14 gün içinde 100.000 kişi başına 1.448 vaka ile kıtadaki en kötü vaka oranına sahip ülke. Çekya da kısmi sokağa çıkma kısıtlamaları getirdi.
Avrupa’nın kişi başına düşen en kötü ikinci vaka oranına sahip olan Belçika’da, 6 Nisan’dan bu yana en yüksek hastaneye başvuruları görüldü.
Belçika’da sadece hastalık belirtisi gösterenlere test yapılmasına rağmen, koronavirüs vakalarındaki artış sürüyor.
Günlük ortalama 600’den fazla kişi hastaneye kabul ediliyor. Hastanelerde şu anda yaklaşık 6 bin kişi tedavi altında. Belçikalı uzmanlar yoğun bakım servislerinin dolmak üzere olduğunu belirterek, doktorların, iyileşme umudu daha fazla olan hastalara öncelik vereceğini söylüyor.
Yoğun bakım ünitesi yöneticilerine göre Belçika, afet ve savaş tıbbı ilkelerini uygulaması gereken bir duruma hazırlanıyor.
Hasta yoğunluğu nedeniyle son 3 haftada 476 hasta, başka hastanelere hatta yurtdışına gönderildi. Eupen’deki 4 yoğun bakım hastası da, Almanya’nın Aachen kentine nakledildi